ABDÜLKERÎM el-CÎLÎ

عبد الكريم الجيلي

Kutbüddîn Abdülkerîm b. İbrâhîm b. Abdilkerîm el-Cîlî (ö. 832/1428)

el-İnsânü’l-kâmil adlı eseriyle tanınan âlim ve mutasavvıf.

767’de (1365-66) Bağdat yakınlarındaki Cîl kasabasında doğdu. Kâtip Çelebi ve ona dayanan Brockelmann’a göre Abdülkadir-i Geylânî’nin torununun oğludur. Brockelmann tarafından sadece el-Cîlânî nisbesinin verilmesi bu yüzden olmalıdır. Hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. Tahsil durumu, ailesi, çevresinde kimlerin yer aldığı, toplum içindeki mevkii gibi hususlar tamamen karanlıktır. Bununla beraber bazı eserlerinde, özellikle el-Kehf ve’r-rakım adlı risâlesinde, Zebîd’de yanında kaldığı Şerefüddin el-Cebertî’nin müridi olduğunu, bazı arkadaşlarıyla birlikte 799 (1396-97) yılında onun mescidinde toplandıklarını söyler ve el-Kelimâtü’l-ilâhiyye adlı eserini 805 (1402-1403) yılında tamamladığını kaydeder. Eserlerinden Hanbelî mezhebine ve Kadiriyye tarikatına mensup olduğu anlaşılmaktadır. İlmî yönden oldukça verimli bir ömür süren Cîlî Bağdat’ta vefat etmiştir.

Abdülkerîm el-Cîlî, eserlerinin büyük bir bölümünü İbnü’l-Arabî’nin fikirlerinin şerhine ayırmış, bazı konularda ona muhalif kaldığını ifade etmekle birlikte, tasavvufun ana meselelerinde, vahdet-i vücûd* ve hazarât-ı hams* gibi telakkilerde tamamen onun izinden gitmiştir. Tasavvufî ıstılahlarla yüklü el-İnsânü’l-kâmil* adlı eserinde geniş şekilde işlediği küllî ve cüz’î bütün âlemleri, ilâhî ve kevnî kitapların tamamını kendinde toplayan, ruhu, kalbi, aklı ve nefsi ile mükemmelleşip mutlak tasarruf sahibi olan, kusursuz bir ayna gibi maddî-mânevî her şeyin yanı sıra ilâhî vasıfları ve kudretleri de yansıtan insân-ı kâmil* fikrini ve izah tarzını Muhyiddin İbnü’l-Arabî’den almıştır. Cîlî’ye göre kâmil insanın en mükemmel örneği Hz. Muhammed’dir; ondan sonra gavs* ve kutub*lar gelir. Diğer insanların ruhları, insân-ı kâmilde tecellî eden ilâhî sıfat ve kudretlerden birer kopya, Cîlî’nin ifadesiyle birer “nüsha”dırlar ve asl*a nisbetleri ve bağlılıkları ölçüsünde kâmil insan olurlar. Şairlik yönü de bulunan, fikirlerini açıklarken uygun gördüğü veya konuyla ilgili olarak kendisinin yazdığı sûfiyâne şiirlerden de faydalanan müellif, bu bakımdan da İbnü’l-Arabî’yi taklit eder.

Eserleri. Abdülkerîm el-Cîlî’nin eserleri İslâm dünyasında özellikle Doğu Hindistan’da dikkati çekmiş, dinî inanç ve fikirlerin teşekkülünde büyük bir tesir icra etmiştir. Günümüze kadar gelen otuzdan fazla eserinden bazıları şunlardır: el-Kehf ve’r-rakım (Haydarâbâd 1323, trc. M. Yuluğ, İstanbul 1979); el-İnsânü’l-kâmil. Kahire’de birçok defa basılan eserin bazı bölümleri R. A. Nicholson (The Perfect Man, Cambridge 1921) ve Titus Burckhard (‘Abd al-Karîm el-Jîlî, L’homme Universel, Paris 1975) tarafından tercüme edilmiştir. Bu iki tercümede eser hakkında birer inceleme yazısı yer almaktadır. el-İnsânü’l-kâmil ile Hakıkatü’l-yakın adlı eserleri Alizâde adlı bir şahıs tarafından Türkçe’ye tercüme edilmiştir (bk. Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud, nr. 3018, 3157; Uşşâkî Tekkesi, nr. 411). Eserin Latin harfleriyle yayımlanmış bir Türkçe tercümesi daha vardır (İnsân-ı Kâmil, I, trc. A. Akyıldız, İstanbul 1972; II, trc. A. Akçiçek, ts.). Şerhu müşkilâti’l-Fütûhâti’l-Mekkiyye; Menâzırü’l-ilâhiyye; Hakıkatü’l-yakın; en-Nâmûsü’l-azam ve’l-kamûsü’l-akdem; Merâtibü’l-vücûd; Kabe kavseyn ve mülteka’n-nâmûseyn; ed-Dürretü’layniyye (veya Kasîdetü’l-ayniyye); Keşfü’l-gayât şerhu Kitâbi’t-Tecelliyât (diğer eserleri için bk. GAL, II, 264-265; GAL Suppl., II, 283-284).

BİBLİYOGRAFYA:

Keşfü’z-zunûn. I, 740; II, 1525; Hediyyetü’l-ârifîn, I, 610-611; R. A. Nicholson, The Perfect Man, Cambridge 1921; Serkîs, MuǾcem, I, 728, 729; Brockelmann, GAL, II, 264-265; Suppl., II, 283-284; Titus Burckhard, L’homme Universel, Paris 1975; Goldziher, “Abdülkerim”, İA, I, 90; H. Ritter, “Abd al-Karım al-Djılı”, EI² (İng.), I, 71.

M. Nazif Şahinoğlu