ABDULLAH b. CAHŞ

عبد الله بن جحش

Ebû Muhammed Abdullah b. Cahş b. Riâb b. Ya‘mer el-Esedî (ö. 3/624)

Hz. Peygamber’in halasının oğlu ve ilk seriyye kumandanı.

Hz. Peygamber Dârülerkam’a sığınmadan önce, iki erkek kardeşiyle birlikte müslüman oldu. Habeşistan’a yapılan hicretlerin ikisine de katıldı; dönüşte Mekke’de bir müddet kaldıktan sonra ailesiyle birlikte Medine’ye hicret etti. Resûlullah onunla Âsım b. Sâbit arasında kardeşlik bağı (muâhât*) kurdu.

Hz. Peygamber, hicretin on yedinci ayında Nahle’ye gönderdiği seriyyeye Abdullah’ı kumandan tayin etti ve kendisine iki gün sonra açılmak üzere bir de mektup verdi. Mektupta, Nahle’ye gidip Kureyş’i gözetlemesi ve edindiği bilgileri Medine’ye ulaştırması emrediliyordu. Seriyye Nahle’ye varıp Mekkeliler’e ait bir ticaret kervanı ile karşılaşınca, müslümanlar kervanı ele geçirmeye karar verdiler; içlerinden biri de kervanbaşı Amr b. Hadramî’yi öldürdü. Bu arada iki kişi esir edildi; kervan da ganimet olarak ele geçirildi. Abdullah, ganimetlerin taksimini bildiren âyetin henüz gelmemiş olmasına rağmen, beşte birinin Hz. Peygamber’e ayrılmasını emretti. Daha sonra nâzil olan âyet de (bk. el-Enfâl 8/41) aynı hükmü getirdi. İslâm tarihinde ilk defa düşman kanı dökülen, esir ve ganimet alınan bu seriyye, aynı zamanda Batn-ı Nahle seferi diye de anılmıştır.

Bu sefer haram aylar*dan biri olan recebde meydana geldiği için müşrikler Hz. Peygamber’in haram ayda savaşı helâl saydığını ve ganimet aldığını etrafa yaydılar. Resûlullah Abdullah’a böyle bir emir vermemiş olduğu için olanları tasvip etmediği gibi, kendisine ayrılan ganimet hissesini de almadı. Ancak, insanları Allah yolundan alıkoymanın, küfürde ısrar etmenin, Mescid-i Harâm’ın ziyaretine engel olmanın ve sakinlerini oradan çıkarmanın haram ayda savaşmaktan çok daha büyük günah olduğunu bildiren âyet (bk. el-Bakara 2/217) nâzil olunca, seriyyeye katılanların haklılığı anlaşıldı.

Abdullah, Bedir ve Uhud savaşlarına katıldı. Uhud Savaşı’nda kahramanca çarpıştıktan sonra kırk yaşlarında iken şehid oldu. Düşman askerleri tarafından


burnu ve kulakları kesilen naaşı, dayısı Hamza’nınkiyle birlikte aynı kabre defnedildi. Ahmed b. Hanbel, Abdullah b. Cahş’dan rivayet edilen iki hadisi, Müsned’inin iki ayrı yerinde (V, 139, 350) mükerreren zikretmiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn İshâk, es-Sîre (nşr. Muhammed Hamîdullah), Rabat 1967 1 Konya 1401/1981, s. 124, 156, 209, 241, 244; Vâkıdî, Kitâbü’l-Megaa zî (nşr. M. Jones), London 1965-66 1Beyrut, ts. (Âlemü’l-Kütüb), I, 13-19, 154, 274, 291, 300; İbn Hişâm, es-Sîre (nşr. Mustafa es-Sekka v.dğr.), Kahire 1375/1955, I, 257, 324; II, 470, 601-605, 679; III, 122; İbn Sa‘d, et-Tabakatü’l-kübrâ (nşr. İhsan Abbas), Beyrut 1388/1968, III, 89-91; Müsned, V, 139, 350; İbn Abdülber, el-İstî‘âb (el-İsâbe içinde), Kahire 1328, II, 272 -275; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-gabe (nşr. Muhammed İbrâhim el-Bennâ v.dğr.), Kahire 1390-93/1970 -73, III, 194; İbn Hacer, el-İsâbe, Kahire 1328, II, 286-287; W. M. Watt, “Abd Allah b. Djahsh”, EI² (İng.), I, 44.

İsmail L. Çakan