ABDULLAH HAN

(ö. 1006/1598)

Özbek hanı (1583-1598).

Şeybânî hânedanına mensuptur. Muhtemelen 1532 veya 1533’te Âferinkent’te doğdu. Babası İskender buranın hâkimi idi. Daha sonra babası ile birlikte gittiği Karmine’de yaptığı mücadelelerle bir devlet adamı hüviyetine sahip olduğunu ispat etti. Taşkentli Nevruz Ahmed Han ve Semerkantlı Abdüllatif Han’ın saldırılarına karşı koyarak topraklarını Buhara ve Karşi taraflarına doğru genişletmeye çalıştıysa da önceleri başarısızlığa uğradı ve 1556’da ülkesini terketmek mecburiyetinde kaldı. Fakat kısa süre sonra Nevruz Ahmed Han’ın ölümü üzerine yeniden Karmine ve Şehr-i Sebz’de hâkimiyet kurdu. Mayıs 1557’de Buhara’yı alarak merkez yaptı; Mayıs 1561’de de babası İskender’i bütün Özbekler’in hanı ilân ettirdi; ancak idareyi babası namına kendisi elinde tutuyordu. Hânedan mensupları arasındaki karışıklıkları ortadan kaldırdıktan sonra 1574’te Belh’i, 1578’de Semerkant’ı, 1582’de Taşkent ve Siriderya’nın kuzeyini, ertesi yıl da Fergana’yı alarak ülkesinin topraklarını genişletti. Aynı yılın baharında steplere sefer düzenleyerek Kazakistan’a kadar ilerledi. Abdullah ancak babasının ölümünden sonra resmen tahta geçebildi (22 Haziran 1583).

Abdullah Han, 1588’de Taşkent’te çıkan isyanı bastırdıktan sonra Bedehşan, Horasan, Gîlân ve Hârizm’de bazı yerleri fethetti. Bu arada Sünnî bir lider olarak Safevî tehlikesine karşı Osmanlılar’la sürekli irtibat kurmak için elçiler ve mektuplar gönderdi. 1578’de göndermiş olduğu elçi vasıtasıyla Osmanlılar’ı Ejder Han’a karşı yeniden sefer açmak için teşvik etti. 1588’de Ferhad Paşa’nın Karabağ ve Gence harekâtı sırasında İran’a karşı taarruza geçerek Herat’ı zaptetti, oğlu Abdülmü’min de Meşhed ve civarını aldı. Bu Özbek taarruzu, Safevîler’i Osmanlılar’la barış yapmak mecburiyetinde bıraktı. Ayrıca, Hârizm fütuhatını bildirmek üzere 1594’te İstanbul’a bir de elçi gönderdi. Diğer taraftan Hint-Bâbür Devleti ile iyi münasebetler kurmaya çalıştı. Halkı isyan eden Hârizm’i 1596’da yeniden zapteden, Doğu Türkistan’a da bir sefer düzenleyen Abdullah Han’ın son yılları, 1582’den beri Belh’in idaresini babası adına elinde bulunduran Abdülmü’min ile ihtilâf içinde geçti. 1598 yılı başlarında vefat etti.

Özbekler’in büyük hükümdarlarından biri olan Abdullah Han, Sibir Hanı Küçüm Han’a yaptığı yardımlarla Müslümanlığın Uzakdoğu’da yayılmasında önemli rol oynamıştır. Ülkesinin topraklarını genişlettiği gibi, idarede ve para sisteminde de ıslahat yapmış, ticareti geliştirmeye çalışmıştır. İlim adamlarıyla sanatkârları korumuş, köprü, çeşme, kervansaray gibi çeşitli sosyal hizmetlere önem vermiştir. 1588 yılına kadar olan hayatı Hâfız Tâniş tarafından Şerefnâme-i Şâhî veya ‘Abdullahnâme (Leningrad, Asya Müzesi Ktp., nr. 574) adlı eserde ayrıntılı olarak anlatılmıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Feridun Bey, Münşeât, İstanbul 1274-75, II, 143, 145, 147, 149, 151; Selânikî, Târih, İstanbul 1281, s. 229-230; Bekir Kütükoğlu, Osmanlı-İran Siyasî Münâsebetleri 1578-1590, İstanbul 1962, s. 183, 190; A. Nimet Kurat, Türkiye ve İdil Boyu, Ankara 1966, s. 95, 158, 164, 166; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/2, s. 254-255; T. Yılmaz Öztürk, “Abdullah”, İTA, II, 311-313; W. Barthold, “Abdullah”, İA, I, 34-35; a.mlf., “Abd Allah b. Iskandar”, EI² (İng.), I, 46-47; R. Rahmeti Arat, “Küçüm Han”, İA, VI, 1071; Yu. Bregel, “Abdallah Khan b. Eskandar”, EIr., I, 198-199.

Mehmet Saray