ABDÜRRAHİM HAN

Hân-ı Hânân Mirza Abdürrahîm Han (ö. 1627)

Bâbürlüler devrinde âlim ve şairlerin koruyucusu olarak şöhret kazanan devlet adamı ve kumandan.

1556’da Lahor’da doğdu. Karakoyunlular’ın önemli oymaklarından Baharlu Türkmenleri’ne mensuptur. Babası Bayram Han, Han Baba lakabıyla meşhurdu. Bayram Han, Gucerât’ın Patan şehrinde bir Afganlı tarafından öldürülünce, 1562’de Celâleddin Ekber’in sarayına götürüldü ve orada yetişti. Celâleddin Ekber’in himayesinde uzun süre Gucerât’ta bulunan Abdürrahim, Sarnâl Meydan Savaşı’nda kumandası altındaki Bâbürlü merkez kuvvetleriyle âsi Baykara Mirza’yı mağlûp etti. 1576’da Vezir Han Herevî’nin gözetiminde “mîr-i arzlık”la Gucerât valiliğine tayin edildi. Bir müddet Şehzade Selim’in atalığını yaptı; bu arada Gucerât Sultanı III. Muzaffer’in yola getirilmesinde gayretleri görüldü. Sarkiç ve Nâdôt zaferlerinden sonra da babası gibi “hân-ı hânân”lığa yükseltildi. 1588’de Kanpûr, 1591’de Multan valiliklerinde bulundu ve Sind’in Argunlu hâkimi Canibeg meselesinin halledilmesinde önemli rol oynadı. Nûreddin Cihangir devrinde (1605-1627) Şehzade Hürrem ile birlikte Dekken’de kalan Abdürrahim, Delhi’ye döndükten bir müddet sonra vefat etti. Delhi’de Emîr Hüsrev-i Dihlevî’nin şeyhi Nizâmeddin Evliyâ’nın türbesi yanına defnedildi.

Zeki, kabiliyetli bir kumandan ve devlet adamı olan Abdürrahim, aynı zamanda iyi bir eğitim görmüştü. Babası gibi geniş bir kültüre sahip olup Arapça, Farsça ve Hintçe’yi çok güzel konuşur, yazar ve bu dillerin birinden diğerine tercüme yapabilirdi. Kaynaklarda Batı dillerine de âşina olduğu kaydedilmektedir. Şiirlerinde Rahîm mahlasını kullanmıştır. Celâleddin Ekber’in emri ve arzusu üzerine, Bâbür’ün Türkçe hâtıratını Vâkıât-ı Bâbûrî adıyla Farsça’ya çevirmiştir. Sünnî olmakla birlikte Şiîler’e ve ayrıca sûfîlere karşı oldukça yumuşak bir siyaset takip etti. Son derece cömert olup âlim, sanatkâr ve şairleri korumuş, sarayı âdeta bunların akınına uğramıştır. Tabakat-ı Ekberî’nin yazarı Nizâmeddin Ahmed’i himaye etmiş ve ona bahşı*lık görevini vermiştir. Abdülbâkı-i Nihâvendî de Meâsir-i Rahîmî’sini onun adına kaleme almıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Ebü’l-Fazl-ı Allâmî, Ekbernâme (nşr. Sâdıq Ali), Cawnpore 1881-83; Şah Navaz Han, Meâsirü’l-ümerâǿ, Calcutta 1888-90, I, 693-713; Abdülbâkı-i Nihâvendî, Meâsir-i Rahîmî, Calcutta 1924; Nizâmeddin Ahmed, Tabakat-ı Ekberî, Calcutta 1927-35, II, 375-391; Faruk Sümer, Karakoyunlular, Ankara 1984, s. 26, nr. 40; A. S. Beveridge, “Abdürrahim Han”, İA, I, 104-105; Nurul Hasan, “Abd al-Rahım Khan”, EI² (İng.), I, 80-81; N. H. Zaidi, “Abd-al-Rahım Kan(-e) Kanan”, EIr., I, 141-143.

Enver Konukçu