ALÂEDDİN BEY CAMİİ

Bursa Kalesi içinde Türk devrinin ilk eseri olan cami.

Âşıkpaşazâde ve Neşrî gibi erken Osmanlı devrini anlatan kaynaklar, Osman Gazi’nin oğullarından ve Orhan Bey’in kardeşi Alâeddin Bey’in Bursa Hisarı içinde bir mescid yaptırdığını ve evinin de bu mescidin yanında olduğunu bildirirler. Halen Alâeddin caddesinin sonunda bulunan caminin kapısı üstünde kâğıt üzerine yaldızla yazılmış 1306 (188-889) tarihli bir levhada, ilk yapısının 726 (1326), ikinci yapısının 1278 (1861-62) tarihine ait olduğu ifade edilmektedir. Bursa Vakfiye Defteri’ndeki 733 (133-233) tarihli vakfiyesinden Çatalburgaz ve Fotra adlı köylerin bu mescide vakfedildikleri öğrenilmekte ve böylece Alâeddin Bey Mescidi’nin (veya cami) Bursa’nın 1326’da fethinden çok kısa bir süre sonra yapıldığı anlaşılmaktadır.

Alâeddin Bey Camii, Bursa’da çok büyük zararlara sebep olan 1 Mart 1855’teki zelzelede hayli hasar görmüş, bu arada son cemaat yeri revakı da yıkılmıştır. 1278’de (1861-62) yapılan tamirinde, cami bazı kısımları değiştirilip revakı yeniden yapılmak, cephesine Türk sanatına çok yabancı üçgen biçiminde bir alınlık eklenmek ve herhalde kısmen yıkılan minaresi tamamlanmak suretiyle ihya edilmiştir. 1960 yılında Bursa Eski Eserleri Sevenler Kurumu tarafından bir tamir yaptırılmış ise de 1278 tamirinde esas mimariyi bozan bazı unsurlar kaldırılmamış, orijinal biçime dönmeye gayret edilmemiştir.

Cami, içten 8.13 x 8.30 m. ölçüsünde kare planlı bir yapıdır. Girişte dört sütunlu ve üç bölümlü bir son cemaat yeri vardır. Sol taraftaki minarenin kürsü kısmı son cemaat yeri duvarına gömülmüştür. Revak sütunlarının başlıkları devşirme Bizans başlıklarıdır. Bunlardan iki yanlardaki Bizans-İyon tipi, ortadakiler ise oymalı sepet biçimi başlıklardır. 1855 zelzelesinde yıkıldıktan sonra eskisine göre daha değişik biçimde alınlıklı olarak yapılan son cemaat yeri, 1960 tamirinde de bu esaslar dahilinde restore edilmiş, alınlık kaldırılmış, iki yan bölüm aynalı tonozlar, orta bölüm ise küçük bir kubbe ile örtülü kalmıştır. Kasnaksız bir kubbenin örttüğü harim* kısmının zemini zamanla yükseltildiğinden gerçek nisbetler kaybolmuştur. Yuvarlak gövdeli tuğla minarenin şerefe çıkması tuğladan kaba mukarnaslarla sağlanmıştır. Bu mukarnasların üst kenarından itibaren minarenin yenilenmiş olduğu tahmin edilebilir. Caminin içinde herhangi bir süsleme olmadığı gibi kapı, mihrap vb. unsurlar da gayet sadedir. Minberi ise Mevlevîhane’den getirilmiştir. Dış duvarlarda taşların etrafları tuğlalarla çerçevelenmek suretiyle renkli bir görünüm elde edilmiştir. Yan cephelerde 1278 tamirinde bozulan esas pencerelerin tuğla kemer kalıntıları görülür. Bu tamirde yapılan taş söveli ve yuvarlak kemerli pencereler caminin mimarisine çok yabancı kalmaktadır. Ayrıca bugün mevcut caminin batısında bir de hamamı vardı. Bursa’nın en eski hamamlarından olan bu yapı 1519’da 3900 akçe sarfedilerek tamir edilmiş, fakat XVII. yüzyıldan itibaren terkedildiği için harap olmuştur. Avlu duvarına bitişik sivri kemerli çeşmesi ise 1960’ta restore edilerek korunmuştur. Bursa’da yine kale içinde Kaplıca Kapısı’nın hemen iç tarafında Alâeddin Bey’in bir mescidinin daha olduğu biliniyor ise de bugün yeri bile belli değildir.

Alâeddin Bey Camii, Bursa’da Türk hâkimiyetinin ilk eseri ve işareti olarak


özel bir değere sahiptir. Bu bakımdan ilmî esaslara göre dikkatli bir araştırmadan sonra esas şekline göre ihyası arzu edilir.

BİBLİYOGRAFYA:

Kâmil Kepeci, Bursa Hamamları, Bursa 1943, s. 27-28; Sedat Çetintaş, Türk Mimari Anıtları: Osmanlı Devri Bursa’da İlk Eserler, İstanbul 1946, s. 31-32; Kâzım Baykal, Bursa ve Anıtları, Bursa 1950, s. 66-67; a.mlf., Bursa Eski Eserleri Sevenler Kurumu 1960 Çalışmaları, İstanbul 1960, s. 17-19; A. Gabriel, Une capitale turque: Brousse, Paris 1958, s. 49-50; Ayverdi, Osmanlı Mi‘mârîsi I, s. 49-56.

Semavi Eyice