ALANYA

Akdeniz bölgesinde Antalya iline bağlı ilçe merkezi.

Tarihî ve turistik bir merkez olan Alanya, Antalya körfezinin doğu kıyısında denizden 250 m. yükseklikteki küçük bir dağın eteğinde kurulmuştur. İlkçağ’da Korakesion adıyla anılan ve Roma devrinde önemini muhafaza eden şehir, uzun süre deniz korsanlarının sığınak yeri olmuştur. Kıbrıs Krallığı’na bağlı iken 1221 yılında I. Alâeddin Keykubad tarafından fethedilmiş ve Bizans devrinde Kalonoros şeklinde değiştirilen adı yeni fâtihinin


ismine nisbetle Alâiye’ye çevrilmiştir. Bundan sonra yeniden imar edilen şehir, o dönemde bölgenin en işlek iskelesi haline gelmiş ve Selçuklu sultanları kış mevsimlerini burada geçirmeye başlamışlardır.

1293’te Karamanoğlu Mecdüddin Mahmud Bey Alâiye’yi ele geçirerek Mısır Sultanı Melik Eşref Selâhaddin Halil adına hutbe okutmuştur. Ebü’l-Fidâ’nın Rum şehirleri arasında saydığı ve Ömerî’nin Ermenek’e bağlı olduğunu bildirdiği Alâiye’yi 1333’te gezen İbn Battûta, burasının Türkmenler’le meskûn olduğunu ve idarenin Karamanoğlu Yûsuf Bey’de bulunduğunu kaydeder. Anadolu’nun beylikler halinde yönetildiği dönemde şehre hâkim olan Alâiye beyleri ile Kıbrıs Krallığı arasında zaman zaman çatışmalar çıkmışsa da şehir iyi bir şekilde savunulmuştur. Hatta 1366’da Kıbrıs Kralı Pierre yirmi iki gemilik bir donanma ile şehre saldırmış, ancak Alâiyeliler’in direnmesi ve Karamanoğlu’nun yardıma gelmesiyle kral yenilmiş ve donanması tahrip edilmiştir.

Osmanlı fütuhatının Anadolu’da yayıldığı sırada Alâiye 1471’de Gedik Ahmed Paşa tarafından, Selçuklu hânedanının son bakiyelerinden olan Kılıcarslan’dan barış yolu ile alınarak Osmanlı idaresine dahil edilmiştir. 1481’de tahrir* emini Karamanoğlu Mehmed b. İbrâhim Bey tarafından yapılan tahrirde (BA, MAD, nr. 16029) Alâiye, sancak statüsünde mirlivâ hassı (bk. HAS) olarak kaydedilmiştir. Bilhassa timar* sahiplerinin yer aldığı bu sayıma göre, askerî bakımdan önemli bir mevkii olan Alâiye Kalesi’nde, dizdar hariç yetmiş altı görevli bulunmaktaydı. XVII. yüzyılda, Alâiye sancak beyi kara seferine katıldığında 800 asker bulundurmak, deniz seferine iştirak ettiğinde iki kadırga donatıp hazırlamak mecburiyetinde idi.

XVI. yüzyılın başlarında padişah hassı olan Alâiye’nin 937 (1530-31) tahririne (BA, TD, nr. 166, s. 613-628) göre nüfusu kaza merkezinde 1750, köyleriyle birlikte 35.000 ve sancak olarak 55-60.000 civarında idi. Aynı tahrirde kazada yirmi cami, on mescid, iki kale, iki hamam, 109 köy, yirmi dört konar göçer aşiret, iki mezraa, on mukataa*, iki değirmen ve elli altı vakıf kaydedilmekte, vakıf eserler arasında da cami, mescid, medrese, zâviye ve hamam yer almaktadır. Evliya Çelebi’ye göre 250.000 akçelik has gelirine sahip olan Alâiye sancak beyi kara ve deniz seferlerine iştirak ederdi. Serbest zeâmeti ve 760 timarı olup cebelüleriyle birlikte 3000 askeri bulunurdu. Alâiye Limanı 2000 gemi alacak büyüklükte idi.

Alâiye idarî teşkilât bakımından önceleri Anadolu eyaletinin bir sancağı durumunda iken Kıbrıs’ın fethinden sonra yeni kurulan Kıbrıs beylerbeyiliğine bağlanmış (BA, MD, XVI, s. 7, hüküm 13, s. 8, hüküm 14, s. 64, hüküm 133), bir ara Karaman eyaletine dahil edilmişse de Ağustos 1632’den itibaren tekrar Kıbrıs’a bırakılmıştır. XIX. yüzyılın başlarında Adana eyaletine bağlı olan ve 1846’ya kadar bu durumda kalan Alâiye bu tarihten sonra Konya’ya bağlanmış ve 1868’de de Teke sancağına tâbi bir kaza statüsüne indirilmiştir. Alâiye, geniş hinterlandı bulunmaması ve mahfuz bir limana sahip olmaması sebebiyle bir ticaret şehri olarak gelişememekle beraber XIX. yüzyılın sonlarında dahi ticaret gemilerinin uğradığı bir iskele idi.

Alanya’nın 1880’de 3000, 1890’da 5000 olan nüfusu İstiklâl Harbi sonrası 1927’de 4727’ye kadar düştü. 1960’ta ise 10.000’i geçerek 1985’te 28.773’e ulaştı. Bugün nüfus sayısı turizm mevsiminde daha da artmaktadır. Alanya’nın turizm bakımından cazibesini sağlayan unsurlar tarihî yapılarıyla beraber tabii güzelliği, sahilleri ve astım hastaları için tavsiye edilen Damlataş mağarasıdır.

Bugün Alanya’nın tarihî eserleri arasında, 1227 yılına ait, devrinde deniz faaliyetleri üssü olan beş gözlü, üstü


tonozlu tersane binası, iç içe üç ayrı bölümden oluşan ve denize beş kapısı bulunan kalesi, önce I. Alâeddin sonra da Kanûnî tarafından yaptırılan Kale Camii, aşağı kaledeki Bedreddin Camii ve Kızılkulesi, Akşebe Sultan Mescidi ve Türbesi, 1720’de Nevşehirli Damad İbrâhim Paşa tarafından yaptırılan Alanya Feneri ve şehri çeviren surlarla bugün Alanya ilçesinin sınırları içinde bulunan ve 629’da (1231-32) I. Alâeddin Keykubad’ın yaptırdığı Alara Hanı sayılabilir.

Alanya ilçesinin merkez bucağından başka Demirtaş adlı bir bucağı daha vardır. 1545 km² genişliğindeki Alanya ilçesi sınırları içinde 1985 sayımının sonuçlarına göre 87.080 nüfus yaşamaktaydı.

BİBLİYOGRAFYA:

BA, MAD, nr. 16029; BA, MD, nr. 16, s. 7/13, 8/14, 64/133; BA, TD, nr. 166, s. 613-628; İbn Bîbî, el-Evâmirü’l-alâiyye (nşr. Adnan S. Erzi), Ankara 1956, s. 235-249; Ebü’l-Ferec, Târih, I, 75; II, 516; İbn Battûta, Seyahatnâme, I, 311; Pîrî Reis, Kitâb-ı Bahriye, İstanbul 1935, s. 762-763; Kâtip Çelebi, Cihannümâ, İstanbul 1145, s. 611; Evliya Çelebi, Seyahatnâme, IX, 294-299; Reinaud, Géographie d’Aboulféda, II/2, s. 135; Cuinet, I, 866-872; İ. Hakkı Konyalı, Alanya, İstanbul 1946; S. Lloyd - D. S. Rice, Alanya (Alāǿiyye), London 1959; Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri; Index Géographique du Répertoire Chronologique d’Épigraphie Arabe, Caire 1975, s. 7; S. Runciman, Haçlı Seferleri Tarihi (trc. Fikret Işıltan), Ankara 1987, III, 382; Tuncer Baykara, Anadolu’nun Tarihi Coğrafyasına Giriş I: Anadolu’nun İdari Taksimatı, Ankara 1988, s. 49, 69-70, 72, 119; a.mlf., “Alaiye’de Bazı Yeni Kitabeler”, TED, sy. 12 (1982), s. 579-586; Ayşıl Tükel, “Alara Han’ın Tanıtılması ve Değerlendirilmesi”, TTK Belleten, XXXIII/132 (1969), s. 429-491; Besim Darkot - Mükrimin Halil Yınanç, “Alâiye”, İA, I, 286-289; Fr. Taeschner, “Alanya”, EI² (İng.), I, 354-355.

İdris Bostan