ALİ b. ABDULLAH b. ABBAS

علي بن عبد الله بن العباس

Ebû Muhammed Alî b. Abdillâh b. el-Abbâs b. Abdilmuttalib es-Seccâd el-Hâşimî (ö. 118/736)

Hz. Peygamber’in amcası Abbas’ın torunu, tâbiî.

Abdullah b. Abbas’ın en küçük oğludur. Hz. Ali’nin şehid edildiği gün (17 Ramazan 40 / 24 Ocak 661) dünyaya geldiği için babası tarafından kendisine Ali adı ve Ebü’l-Hasan künyesi verildi. Halife Abdülmelik b. Mervân, Hz. Ali’nin hem adını hem künyesini taşımasını hazmedemediğini söyleyerek onun künyesini Ebû Muhammed olarak değiştirdi. Annesi, Kinde hükümdar ailesinden Zür‘a bint Mişrah’tır. Ali b. Abdullah Hz. Peygamber’in ailesinden seçkin bir sima olduğu için büyük bir itibara sahipti. Sikaye* ve rifâde* vazifelerini babasından sonra o yürüttü. Harre Savaşı’nda Yezîd’in halifeliğini kabul etmeyerek Abdullah b. Hanzale’ye biat eden Medine halkı ile Emevîler’e karşı savaştı. Savaştan sonra Suriye ordusunun kumandanı Müslim b. Ukbe el-Mürrî’nin huzuruna çıkarılarak Yezîd’e biat etmesi istendi, fakat biat etmedi. Buna rağmen kötü muameleye mâruz kalmadı. Emevî Halifesi Abdülmelik devrinde Dımaşk’a gitti ve halife tarafından iyi karşılandı. Ancak Halife Velîd onu 95 (713-14) yılında Dımaşk’tan uzaklaştırdı. Ali b. Abdullah Suriye hac yolu üzerindeki Humeyme’ye yerleşti ve orada öldü. Abbâsî halifelerinin atası olan Ali b. Abdullah’ın oğlu Muhammed, Abbâsî hareketini bu şehirde başlatmıştır.

Ali b. Abdullah babası gibi çok dindardı. Hemen bütün kaynaklarda günde bin rekât namaz kıldığı, bu sebeple de çok secde eden ve secde ettiği uzuvları nasır tutan kimse anlamında “es-seccâd” ve “zü’s-sefinât” lakabı ile meşhur olduğu kaydedilir. Faziletli ve kültürlü bir kimse idi. Simasının fevkalâde güzelliği ile de tanınırdı. Yirmi kadar oğlu ve birkaç kızı olmuştur. Babası Abdullah b. Abbas’tan başka Ebû Hüreyre, Ebû Saîd el-Hudrî, Abdullah b. Ömer gibi sahâbîlerden hadis rivayet etmiştir. Rivayetleri fazla olmamakla beraber Sahîh-i Buhârî dışındaki diğer muteber hadis kitaplarında yer almıştır. Kendisinden de beş oğlu, ayrıca İbn Şihâb ez-Zührî, Mansûr b. Mu‘temir, Medine kadısı Sa‘d b. İbrâhim ve başkaları rivayette bulunmuşlardır.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Sa‘d, et-Tabakāt, V, 312-314 vd.; Halîfe b. Hayyât, Târîħ (Ömerî), s. 183, 363; Ya‘kūbî, Târîh, II, 274, 290, 321 vd.; Müberred, el-Kâmil (nşr. Muhammed Ahmed ed-Dâlî), Beyrut 1406/1986, I, 124, 337-338; II, 756-761; Taberî, Târîħ (de Goeje), II, 16, 1592; Mes‘ûdî, Mürûcü’z-zeheb (Abdülhamîd), III, 70, 107, 238; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, II, 23; III, 419; IV, 120; V, 198, 256-257; İbn Hallikân, Vefeyât, III, 274-278; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, V, 252-253, 284-285; İbn Hacer, Tehzîbü’t-Tehzîb, VII, 357-358; J. Wellhausen, Arap Devleti ve Sukûtu (trc. Fikret Işıltan), Ankara 1963, s. 238; K. V. Zetterstéen, “Ali”, İA, I, 306; a.mlf., “ǾAlī b. ǾAbd Allāh b. al-ǾAbbās”, EI² (İng.), I, 381.

Hakkı Dursun Yıldız