ALİ b. YÛSUF b. TÂŞFÎN

علي بن يوسف بن تاشفين

(ö. 537/1143)

Murâbıtlar Devleti’nin ikinci hükümdarı (1106-1143).

477’de (1084) Sebte’de (Ceuta) doğdu. Murâbıtlar Devleti’nin kurucusu Yûsuf b. Tâşfîn’in beş oğlundan biridir. Annesi hıristiyan bir câriyedir. Babası tarafından veliaht tayin edildi. Parlak zekâsıyla dikkatleri üzerine çekti ve on sekiz yaşında iken Dîvân-ı Mezâlim’e nezaret etmekle görevlendirildi. Babasının ölümü üzerine kardeşi Ebû Tâhir Temîm ile Lemtûne ve diğer Sanhâce kabilelerinden biat alarak “emîrü’l-müslimîn” unvanıyla Merakeş’te tahta çıktı (500/1106). Ülkenin her tarafına haber gönderip biat istedi. Yeğeni Yahyâ b. Ebû Bekir’in


vali bulunduğu Fas şehri hariç bütün şehirler itaat arzettiler. Ali derhal onun üzerine yürüdü ve 8 Rebîülâhir 500 (7 Aralık 1106) tarihinde Fas’a girerek onu biata zorladı.

Babasından zengin bir hazine ve huzurlu bir ülke devralan Ali b. Yûsuf tahta geçer geçmez büyük bir cihad harekâtına girişti ve hıristiyan krallıklarına karşı dört sefer düzenledi. Buna karşılık Kastilya Kralı VI. Alfonso da Zellâka’da uğradığı yenilginin kötü izlerini silmek amacıyla Kont Garcia Ordonez kumandasında bir ordu hazırladı. Bu ordu Ali’nin ağabeyi Ebû Tâhir Temîm kumandasındaki Murâbıt ordusuna Uclés (Uklic) önlerinde mağlûp oldu (1108). Esir alınan ve daha sonra da öldürülenler arasında VI. Alfonso’nun küçük yaştaki oğlu ve tek vârisi Sancho da vardı. Bu meydan savaşı Murâbıtlar’ı İspanya’da kudretlerinin zirvesine çıkardı. Ali 1109’da bizzat Tuleytula (Toledo) üzerine yürüdü. Kastilya topraklarındaki Madrid ve diğer bazı şehirleri ele geçirdiyse de Tuleytula’yı alamadı. Ali’nin İspanya’ya yaptığı seferler sonunda Talavera şehri geçici olarak ele geçirildi (1109). Murâbıtlar daha sonra Hûdîler’in elindeki Sarakusta’yı (Saragossa) zaptettiler (1110). Buna karşılık Sîr b. Ebû Bekir kumandasındaki birlikler Portekiz’de Lizbon’u ve bazı küçük şehirleri zaptederek başarılı sonuçlar elde ettiler (1110). 1113’te Tuleytula’ya karşı ikinci bir sefer daha düzenlendi, fakat netice alınamadı. 1117’de Coimbra da alındı. Sarakusta daha sonra Aragon kralı tarafından tekrar elegeçirildi (1118). Murâbıtlar’ın İspanya’daki hıristiyan hükümdarlara karşı seferleri bundan sonra da devam etti. Bu arada Alfonso tarafından kuşatılan Lerida bölgesindeki Fraga, Murâbıt kumandanı Yahyâ b. Ali b. Ganiye’nin harekâtı sonucu kurtarıldı ve Aragon kralı büyük bir yenilgiye uğradı (1134). Abbâsî halifesi ona bu cihad harekâtı sebebiyle “muizzü’d-devleti’l-Abbâsiyye” unvanını verdi.

Bazı meziyetlerine rağmen Ali b. Yûsuf, devleti babası gibi iyi idare edebilecek kabiliyette değildi. Büyük ölçüde Mâlikî fakihlerin tesiri altında kaldı. Bu sebeple onun devrinde kelâm ve felsefe yasaklandı, bu ilimlerle uğraşanlar Râfızîlik’le suçlandı. Nitekim fakihlerin fetvası üzerine Gazzâlî’nin İhyâǿü Ǿulûmi’d-dîn adlı eserinin yakılmasını emretti. Bunun üzerine İhyâǿ Kurtuba Camii avlusunda parça parça edilerek yakıldı (1109). Bunu duyan Gazzâlî çok üzüldü ve “Allah da onların devletini parça parça etsin” diye bedduada bulundu.

Ali b. Yûsuf’un hükümdarlık yıllarında Kurtuba bir kültür merkezi haline geldi. Onun ve babası Yûsuf’un kâtibi İbn Abdûn ile İbn Kuzmân devrin dikkati çeken şairleriydi. Ali imar faaliyetlerinde de bulundu ve Fas’taki Karaviyyin Camii’ni genişletti, Tlemsen’deki Cami-i Kebîr onun zamanında tamamlandı (1136). Muvahhidler’in Fas üzerine yaptığı seferler Ali b. Yûsuf’un ülkesinde karışıklıklara sebep oldu. Fakat o Muvahhidler’in Merakeş’i zaptettiğini ve Murâbıtlar’ın çöktüğünü görmeden öldü (8 Receb 537/27 Ocak 1143). Bütün bunlara rağmen Ali b. Yûsuf’un zamanı müslümanların Endülüs’teki en parlak devirlerinden biri olarak kabul edilir.

BİBLİYOGRAFYA:

İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, IX, 284, 618; X, 417, 490, 558, 571, 577, 579, 586, 611; İbn Hallikân, Vefeyât, III, 238; VII, 123, 125-127; İbn İzârî, el-Beyânü’l-Mugrib (nşr. İhsan Abbas), Beyrut 1983, IV, 43, 44, 47, 49-50, 52, 55-56, 59-60, 63-69, 73, 76-78, 80-81, 84-85, 87, 92-94, 96, 99, 100-101, 125-126; İbn Haldûn, el-Ǿİber, Bulak 1284 → Beyrut 1399/1979, VI, 188-189; el- Ĥulelü’l-mevşiyye fî źikri’l-aħbâri’l-Merraküşiyye (nşr. Süheyl Zekkâr - Abdülkādir Zimâme), Dârülbeyzâ 1399/1979, s. 77-79, 82-84, 86-87, 89, 90, 97, 100, 102, 104-105, 108, ayrıca bk. İndeks; Makkarî, Nefĥu’ŧ-ŧîb, bk. İndeks; Ahmed es-Selâvî, Kitâbü’l-İstiķsâ (nşr. Ca‘fer en-Nâsırî - Muhammed en-Nâsırî), Dârülbeyzâ 1954-55, II, 61-69; R. Dozy, Histoire des Musulmans d’Espagne (nşr. E. Lévi-Provençal), Leiden 1932, s. 1; Hasan Ahmed Mahmûd, Ķıyâmü devleti’l-Murâbıŧîn, Kahire 1956, s. 349-351, 355, 361-363, 365, 391, 394-396, 398, ayrıca bk. İndeks; G. Fehervari, “Art and Architecture”, CHIs., II, 725; Jamil M. Abu’n-Nasr, A History of the Maghrib, Cambridge 1980, s. 99-102, 104; Huici Miranda, “Ali b. Yusuf ve aǾmâlühû fi’l-Endelüs”, Taŧvân, sy. 3-4, Fas 1958-59, s. 153-176; A. Bel, “Ali b. Yusuf b. Taşfîn”, İA, I, 315-316; Şinâsi Altundağ, “Murâbıtlar”, İA, VIII, 580-586; E. Lévi-Provençal, “ǾAlī b. Yūsuf b. Tāshufın”, EI² (İng.), I, 389-390.

Erdoğan Merçil