ALKAME b. MÜCEZZİZ

علقمة بن مجزز

Alkame b. Mücezziz b. el-A‘ver el-Kinânî el-Müdlicî (ö. 20/641)

İslâm tarihinde ilk deniz seferine çıkan müfrezenin kumandanlığını yapan sahâbî.

Babası Kinâne oğullarından Mücezziz, iz sürmede (kıyâfe) ve insanlara bakarak soylarını tesbit etmedeki (kıyâfe ve firâse) maharetiyle tanınmış bir sahâbî idi. Üsame ile babası Zeyd b. Hârise’nin ayaklarına bakarak bunların aynı soydan gelen insanların ayakları olduğunu söylemesi Hz. Peygamber’i çok sevindirmişti.

Hicretin 9. yılında Habeşliler’den bir grubun gemilerle Mekke yakınındaki Şuaybe sahiline kadar geldiği haber alınınca, Hz. Peygamber Alkame’yi 300 kişilik bir müfrezeye kumandan tayin ederek Habeşliler’in üzerine gönderdi. Seriyyetü’l-Ensârî veya Seriyyetü Alkame b. Mücezziz diye anılan bu ilk deniz seferine katılan mücahidler denize açıldılarsa da Habeşliler’i bulamayarak geri döndüler.


Alkame, Halife Ebû Bekir tarafından Filistin taraflarına gönderilen orduda da Amr b. Âs’a bağlı olarak kumanda görevi aldı. Onun bu görevi Hz. Ömer zamanında da devam etti ve Filistin’in önemli şehirlerinden Gazze’yi İslâm topraklarına kattı. Filistin fethedildikten sonra bölgenin yarısının yönetimi kendisine bırakıldı. Hz. Ömer’le kumandanları arasında Câbiye’de vuku bulan tartışmada o da bulundu.

Hicretin 20. yılında Halife Ömer deniz yoluyla Habeşistan’a göndereceği askerî birliğin başına Alkame’yi geçirdi. Fakat çıkan bir fırtınada Alkame askeriyle birlikte boğularak şehid oldu. Bu olaydan sonra halife deniz yoluyla sefer düzenlememeye karar verdi. Bu faciadan sadece Alkame’nin kurtulduğu, Hz. Ömer’in vefatı sırasında Filistin’deki yöneticilik görevine devam ettiği ve Hz. Osman devrindeki fetihlere katıldığı da rivayet edilmektedir.

BİBLİYOGRAFYA:

Müsned, III, 67; Buhârî, “Megazî”, 59; İbn Mâce, “Cihâd”, 40; Vâkıdî, el-Megazî, III, 983; İbn Hişâm, es-Sîre, IV, 639-640; İbn Sa‘d, et-Tabakat, II, 163; Taberî, Târîħ (Ebü’l-Fazl), III, 394, 604, 610; IV, 67, 112, 289; İbn Abdülber, el-İstî‘âb, III, 127; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-gabe, IV, 87; a.mlf., el-Kâmil, II, 497, 501, 536, 569; İbn Hacer, el-İsâbe, II, 505-506; Mv.Fs., II, 307.

Selman Başaran