ALTUNÎZÂDE KONAĞI

Üsküdar Altunîzâde’de XIX. yüzyıla ait bir konak.

Tophanelioğlu caddesi üzerinde büyük bir bahçe içinde yer alan konak, yaklaşık 480 m²’lik bir alana inşa edilmiştir. Yapım tarihi belli olmamakla birlikte, Altunîzâde İsmâil Zühdü Paşa tarafından, karşısında bulunan 1282 (1865-66) tarihli külliyeden önce yaptırıldığı bilinmektedir. Harem ve selâmlık kısımlarının ayrı ayrı planlanmış olmasıyla dikkati çeker. Bugün yalnız harem kısmı mevcut olup üç katlıdır. Bina, arazinin hafif meyilli olmasından dolayı doğu yönünde subasman üzerine oturtulmuş ve bodrum bu kısma yerleştirilmiştir. Tam simetrik bir plana sahip bulunan yapının üç katı da aynı şekilde düzenlenmiştir. Katların hiçbirinde mutfak ve banyo bulunmaması, bu hizmet birimlerinin binadan ayrı olarak tasarlandıklarını göstermekte ise de izlerine bugüne kadar rastlanmamıştır.

Yapıya, batı cephesinde yer alan ve önünde iki tarafı dörder basamaklı bir sahanlık bulunan çift kanatlı bir kapıdan girilir. Her katta aynı plana göre yerleştirilmiş geniş bir sofa, bu sofadan geçilen çokgen bir salon ile koridorlara açılan odalar ve tuvaletler bulunmaktadır. Diğerlerinden daha büyük ve dışa taşkın olan köşelerdeki odalar son devir Osmanlı mimarisinde sıkça rastlanan bir özellik, yanlardaki tuvaletlerle küçük odalar ve bunları salondan ayıran koridorlar ise Türk ev hayatına uygun düşen dikkat çekici yeniliklerdir. Taşlığın doğusunda yer alan bir iç kapıdan üst katlara çıkılır. Konakta yalnız en üst kat salonunun tavanı manzara resimleri ile süslenmiştir. Geometrik çerçevelere alınmış olan bu resimler, üzerine yapıldıkları sıvanın yer yer dökülmesi sebebiyle gittikçe harap olmaktadır. Diğer katlardaki salonlarla odaların tavanları ise basit geometrik motiflerle süslenmiş olup çokgen planlı salonların süslemeleri, mekân planına uygun çokgen motiflerden oluşturulmuştur. Yapının mimarisinde genel olarak Türk sivil mimarisinin geleneksel izleri görülmekte ise de planlamada ve motiflerin kullanımında serbest bir uygulamaya girilerek yeni bir senteze ulaşılmıştır. Halen harap vaziyette bulunan ve özel bir şirket tarafından satın alınan köşk, aynı planda içten betonarme dıştan ahşap olarak yeniden yapılmak üzere 1989 yılında yıktırılmış, ikinci kattaki manzara resimleri de sergilenmek üzere korunmaya alınmıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Mehmed Râif, Mir’ât-ı İstanbul, İstanbul 1314, s. 55; S. Erginer, Asya Kapısı Üsküdar, İstanbul 1966, s. 57; Günsel Renda, Batılılaşma Döneminde Türk Resim Sanatı (1700-1850), Ankara 1973, s. 19-26.

Hamit Küçükbatır