AMR b. MERZÛK

عمرو بن مرزوق

Ebû Osmân Amr b. Merzûk el-Bâhilî el-Basrî (ö. 224/839)

Basra’nın tanınmış muhaddisi.

Hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. 130’lu (747) yıllarda doğdu. Şu‘be b. Haccâc ve Hammâd b. Seleme gibi muhaddislerden hadis öğrendi. Kendisinden de Buhârî, Ebû Dâvûd, Ebû Zür‘a, Ebû Hâtim er-Râzî gibi meşhur muhaddisler hadis rivayet ettiler. Yahyâ b. Saîd el-Kattân, Ali b. Medînî gibi münekkitler Amr’ın pek güvenilir olmadığını, Dârekutnî ve Hâkim de onun çok yanıldığını söylemekle beraber diğer hadis otoriteleri Amr’ı övmüşlerdir. İbnü’l-Medînî’nin Amr b. Merzûk’u “gevşek” bulduğu Ahmed b. Hanbel’e söylendiği zaman o hayret etmiş ve Amr’ın makbul (sâlih) bir râvi olduğunu söylemiştir. Hatta İbn Hanbel, Basra’ya hadis tahsili için giden oğlu Sâlih’e Amr’ın hadislerini niçin yazmadığını sormuş, onun, “Yazmamı istemediler” demesi üzerine de Affân b. Müslim’in Amr’ı beğendiğini söylemiş, Affân’ın takdir ettiği bir kişi hakkında kimsenin bir şey diyemeyeceğini


belirterek Amr b. Merzûk’a olan güvenini dile getirmiştir. Yahyâ b. Maîn de ehl-i Kur’ân ve faziletli bir insan olarak nitelendirdiği Amr’ın güvenilir bir muhaddis olduğunu söylemiştir. Süleyman b. Harb’e göre onu tenkit edenler, kendilerinde olmayan hadisleri rivayet ettiği için kıskançlıkları sebebiyle böyle davranmışlardır. Buhârî’nin, el-CâmiǾu’s-sahîĥ’inde iki yerde (“Diyât”, 2, “Fezâilü ashâbi’n-nebî”, 30) “haddesenâ Amr” diyerek ondan hadis rivayet etmesi, Ebû Dâvûd’un ise onun birçok rivayetini Sünen’ine alması, Amr’ın hadisteki yerini göstermektedir. Burada şunu belirtmek gerekir ki Buhârî, Amr b. Merzûk hakkındaki tenkitleri dikkate alarak, belirtilen iki yerde de, hadisleri kendilerinden aldığı güvenilir bir başka hocasının daha adını verme ihtiyacını duymuştur. Şu‘be b. Haccâc’ın rivayetlerini en iyi Amr’ın bildiği, Basra’da onun meclislerinden daha büyük bir hadis meclisi kurulmadığı, bu meclislerde 10.000 hadis tâlibinin yer aldığı ifade edilmektedir.

Amr b. Merzûk’un çok hayır yapması yanında önemli bir özelliği de bilhassa deniz savaşlarına katılmasıydı. Bu sebeple kitaplarını çok defa Ebû Dâvûd et-Tayâlisî’ye bırakırdı. Saçını, sakalını kına ile boyar, hadis rivayetinden artakalan zamanını ibadetle geçirirdi. Safer 224’te (Ocak 839) Basra’da vefat etti.

BİBLİYOGRAFYA:

Buhârî, “Diyât”, 2, “Fezailü ashâbi’n-nebî”, 30; a.mlf., et-Târîhu’l-kebîr, VI, 373; İbn Sa‘d, et-Tabakat, VII, 305; Ukaylî, ed-DuǾafâǿü’l-kebîr (nşr. Abdülmu‘tî Emin Kal‘acî), Beyrut 1404/1984, III, 292; el-Cerh ve’t-taǾdîl, VI, 263-264; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, X, 417-420; a.mlf., Mîzânü’l-itidâl, III, 287-288; a.mlf., el-Mugnî (nşr. Nûreddin Itr), Haleb 1391/1971, II, 489; İbn Hacer, Tehzîbü’t-Tehzîb, VIII, 99101; a.mlf., Hedyü’s-sârî Mukaddimetü Fethi’l-bârî (nşr. Tâhâ Abdurrauf Sa‘d v.dğr.), Kahire 1398/1978, II, 186.

M. Yaşar Kandemir