ARZ

العرض

Genel olarak hadislerin karşılaştırılması ve hocanın onayına sunulması anlamında bir terim.

Sözlükte “ortaya koymak, göstermek, sunmak, bir şeyi gözden geçirip durumuna bakmak, teklif etmek” gibi mânalara gelir. Kur’ân-ı Kerîm’de Allah’ın göklere, yere, dağlara ve insana “emanet”i taşımayı teklif etmesine (bk. el-Ahzâb 33/72) ve isimlerini sormak üzere varlıklarını meleklere göstermesine (bk. el-Bakara 2/31) arz denilmiştir. Biri arz, diğeri emir tarzında olmak üzere iki türlü teklif vardır. Arz şeklindeki teklifin kabul edilmesi mecburi değildir. Nitekim gökler, yer ve dağlar emaneti taşımayı kabul etmemişlerdir (bk. el-Ahzâb 33/72). Emir şeklindeki teklifin kabulü ise mecburidir. Allah’ın, kullarının işledikleri amelleri âhirette önlerine sermesine, kulların Allah’ın huzuruna çıkarılmasına da arz denilmiştir (bk. Hûd 11/18; el-Kehf 18/48; el-Hâkka 69/18).

Cehennemde azapla karşılaşma Kur’ân-ı Kerîm’de arz kelimesiyle ifade edildiği gibi (bk. el-Mü’min 40/46; el-Ahkaf 46/20), Kur’an’da geçen “kolay bir hesap” (حسابا يسيرا) ifadesi de (bk. el-İnşikak 84/8) hadislerde, “kulun yaptıklarının âhirette kendisine gösterilip bildirilmesi” mânasına aynı kelime ile açıklanmıştır (bk. Buhârî, “İlim”, 35; “Tefsîr”, 84/1).

Mahşerdeki en önemli yerlerden biri, sorgulama ve hesaba çekme mahalli olan “mevkıfü’l-arz”dır.

Hadis ilminde arz değişik mânalarda kullanılmıştır. 1. Talebenin, hocasının huzurunda onun rivayet ettiği hadisleri okuması. “Arzu’s-semâ‘” ve “arzu’l-kırâat” da denilen bu usulle talebe okuduğu hadisleri hocadan alıp öğrenmiş olur. Bazı âlimler hadis öğrenme (tahammülü’l-hadîs) yollarından biri olan kıraate arz adını verirler. 2. Talebenin herhangi bir yerden elde ettiği veya hocasına ait hadis kitabından istinsah ettiği kendi nüshasını ona vermesi, hocanın da bu kitabı inceledikten sonra talebesine iade etmesi. Bu usul, tahammülü’l-hadîs yollarından biri olup daha çok “arzu’l-münâvele” diye bilinir. Bu çeşit arz, hadis öğreniminde, bazı âlimlerce semâ* değerinde kabul edilmekle beraber birçoklarınca semâ ve kıraatin altında sayılmıştır. 3. Talebenin öğrenip yazdığı hadisleri, onları kendisine rivayet eden hocasının (şeyh) veya başka bir güvenilir râvinin hadisleriyle karşılaştırması. Mukabele ve muâraza terimleriyle de ifade edilen bu husus, öğrenilen hadisi rivayet edebilmek için zaruri görülmüştür. Mukabele edilmeyen eserlerden hadis rivayet edenleri Hâkim en-Nîsâbûrî tenkit etmiştir. Ancak mukabele edilmemiş kitaplardan hadis rivayeti de bazı şartlarla câiz görülmüştür. Arz işi hocanın veya hocanın hocasının aslıyla yapılabileceği gibi (bk. ASIL), bunlarla karşılaştırılmış tâli bir eserle de (fer‘) yapılabilir. Rivayet eden hoca ile talebenin, talebe ile bir başkasının beraberce, biri okuyup diğeri takip ederek karşılaştırma yapması mümkündür. Karşılaştırma yapılırken daha önce hadislerin sonuna konan küçük dairelerin içine nokta koyma, arzın yapıldığına işaret olarak uygulanan bir usuldü. Karşılaştırmanın yapıldığını sadece kitabın sonunda belirtmekle de yetinildiği olmuştur.

BİBLİYOGRAFYA:

Buhârî, “Ǿİlim”, 35, “Tefsîr”, 84/1; Sehâvî, Fethu’l-mugıs, Kahire 1388/1968, II, 25, 102, 166; Süyûtî, Tedrîbü’r-râvî, II, 12, 92-94; Ali el-Kārî, Mustalahâtü ehli’l-eser, İstanbul 1327, s. 264; Talât Koçyiğit, Hadis Istılahları, Ankara 1980, s. 38 vd.

Abdullah Aydınlı