ÂŞIK MEHMED

(ö. 1006/1598’den sonra)

Osmanlı coğrafya ve kozmografya âlimi.

964 (1556-57) yılı civarında Trabzon’da doğdu. Buradaki Hatuniye Medresesi müderrislerinden birinin oğludur. İlk tahsilini burada yaptı. Yirmi yaşlarında seyahate çıktı, yirmi beş yıl kadar dolaştı. Bu arada doğuda ve batıda bazı seferlere katıldı, çeşitli yerlerde mahkeme kâtipliklerinde bulundu. Bir ara Manisa’ya giderek bir buçuk yıl Şehzade Mehmed’in (III. Mehmed) divan kâtipliğini yaptı. Daha sonra Şam’a yerleşti ve orada öldü.

Âşık Mehmed daha çok, hayatının sonlarına doğru kaleme aldığı Türkçe Menâzırü’l-avâlim adlı coğrafî, kozmografik ve topografik eseriyle tanınmıştır. Bir giriş, iki bölüm ve bir sonuç kısmından meydana gelen eserin giriş kısmında Allah’ın varlığının delillerinden; birinci bölümde kâinatın yaratılışından, göklerden, yıldızlardan, cennet ve cehennemden; ikinci bölümde yeryüzünden; sonuç kısmında ise dünyanın ömründen ve kıyametten bahsedilir. Eserin asıl önemli kısmı ikinci bölümüdür. Müellif burada on sekiz fasıl halinde yeryüzünden, bilhassa denizlerden, adalardan, bataklıklardan, göllerden, nehirlerden, dağlardan ve bazı şehirlerden bahseder; daha sonra tabii ilimler, madenler, hayvanlar ve insanlar hakkında bilgiler verir.

Müellif eserinde Ortaçağ’da yazılmış önemli coğrafî eserlerdeki malzemeyi de toplamıştır. Başlıca kaynağı Ebü’l-Fidâ’nın Takvîmü’l-büldân’ıdır. Öteki kaynaklarının belli başlıları ise İbn Hurdâzbih, İbnü’l-Cevzî, Kazvînî, Yâkūt ed-Dımaşkı ve Hamdullah Müstevfî’nin eserleridir. Uzakdoğu ülkeleri hakkında verilen bilgiler sathî olup orijinal değilse de yazarın gezip gördüğü Osmanlı eyaletleri, özellikle Rumeli ve Macaristan’daki şehirlere dair verilen tarihî ve topografik mâlumat oldukça değerlidir.

Menâzırü’l-avâlim, Kâtib Çelebi’nin de başlıca kaynaklarındandır. Hatta Fr. Taeschner’e göre Kâtib Çelebi’yi Cihannümâ’yı yazmaya sevkeden etkenlerden biri Menâzırü’l-avâlim’dir. Âşık Mehmed’in bu eseri, yine XVII. yüzyıl coğrafyacılarından Ebû Bekir b. Behrâm tarafından da kaynak olarak kullanılmıştır. Ortaçağ coğrafyacılığının son, Yeniçağ coğrafyacılığının ise ilk örneklerinden sayılan bu eserin Türkiye içinde ve dışında birçok yazma nüshası vardır. Müellif müsveddesi Süleymaniye Kütüphanesi’nde (Hâlet Efendi, nr. 616, 616) mükerrer numaralarda kayıtlı olup bu nüshada bir kısmı oldukça zor okunabilen çıkma ve ilâveler yer alır. Muhtemelen bu müsveddeden temize çekilmiş olan nüshalar, Süleymaniye (Esad Efendi, nr. 2421) ve Nuruosmaniye kütüphanelerinde (nr. 3033) bulunmaktadır.

Âşık Mehmed’in ayrıca Medine ve Mekke’nin tarihçelerine dair Hulâsatü’l-ahbâr ve Ahbâru Mekkiyye adlarında ilâveli iki tercümesi ile bir Şemâǿil-i Tirmizî şerhinden bahsedilmekte (bk. Osmanlı Müellifleri, III, 94-95) ise de bunların ona aidiyeti şüphelidir.

BİBLİYOGRAFYA:

Kâtib Çelebi, Cihannümâ, s. 14; Keşfü’z-zunûn, II, 1833-1834; Flügel, Keşfü’z-zunûn İndeks, s. II, 431; Babinger (Üçok), s. 152-153; Osmanlı Müellifleri, III, 94-95; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/2, s. 507; Karatay, Türkçe Yazmalar, I, 448-449; Adıvar, Osmanlı Türklerinde İlim, s. 93; Ekrem Kâmil, “Gazzî-Mekkî Seyahatnamesi”, Tarih Semineri Dergisi, 1/7, İstanbul 1939, s. 21-24, 29, 31, 33, 37, 43-47, 49-72; Fr. Taeschner, “Osmanlılarda Coğrafya”, TM, II, 286-293; a.mlf., “Ankara nach Mehmed Ashik”, Zeki Velidî Togan Armağanı, İstanbul 1957, s. 147-156; a.mlf., “ǾAshık”, EI² (Fr.), I, 718-719.

İsmet Miroğlu