ASTARHAN HANLIĞI

XV. yüzyılın ikinci yarısında Altın Orda Devleti’nin parçalanmasından sonra kurulan ve 1466-1556 yılları arasında hüküm süren hanlıklardan biri.

Altın Orda hükümdarlarından Küçük Muhammed Han’ın torunu Kasım Han tarafından, merkezi Hazar denizinin kuzey sahilindeki Astarhan (Astırhan, Astrahan, Ejderhan) şehri olmak üzere kurulan bu hanlık kurulduğu bölgenin öneminden dolayı kısa sürede gelişmiştir. Gerek Kasım Han (1466-1490), gerekse kardeşi Abdülkerim Han (1490-1504) dönemleri, hanlığın sulh ve sükûn içinde yaşadığı en uzun devrini meydana getirir. Fakat XV. yüzyılın son çeyreğinde hâkimiyeti altına girdikleri Osmanlı Devleti’nden top ve silâh alan Kırım hanlarından Mengli Giray’ın 1502’de Saray şehrini tahrip etmesinden sonra Saray Hanlığı’nın toprakları Kırım ile Nogay hanlıkları arasında paylaşılmıştı. Bu olaydan sonra Astarhan yirmi yıla yakın bir süre Kırım Hanlığı’nın nüfuzu altına girmiştir. Bu devirde Astarhan Hanlığı’nın başına geçen hanlar, Kırım hanlarının müdahaleleri yüzünden fazla başarılı olamadıkları gibi memleket içinde huzursuzluğun artmasını da önleyememişlerdir. O sırada Kazan Hanlığı’nı yıkmak için uğraşan Rus Çarı IV. İvan bir müddet sonra bu emeline ulaşınca (1552), kendisine daha önce sığınmış olan Şeyh Haydar Han’ın oğlu Derviş Han’ı Astarhan hükümdarı yapmış, sonra da hanlığı işgal etmiştir. Rus işgalinden sonra Astarhan hanları sülalesi, sığındıkları Buhara’da varlıklarını sürdürmüşlerdir (bk. BUHARA; CANOĞULLARI).

Ruslar’ın Astarhan’a kadar inmeleri, Orta Asya müslümanlarının Hazar’ın kuzeyinden İstanbul ile münasebetlerini kesmiş ve hac için Mekke’ye gitmelerini tamamen imkânsız hale getirmişti. Bunun üzerine müslüman halk İstanbul’a mektup ve elçiler göndererek acil yardım istediler. Orta Asya müslümanlarının şikâyetleri, İslâm âleminin başı olan Osmanlı Devleti’ni bazı tedbirler almaya sevketti. Önce Kırım, Kafkasya ve Orta Asya’ya doğru Rus ilerleyişini durdurmak için Don ve Volga nehirlerini bir kanalla birleştirme ve Ruslar’ı Astarhan’dan çıkarma kararı alındı. II. Selim zamanında Kefe Beyi Kasım Bey bu işle görevlendirildi. Merkezden aldığı emir üzerine kanal hazırlıklarını tamamlayan Kefe Beyi Kasım Bey kumandasındaki Türk kuvvetleri ve teknisyenleri, 1569 yılı ilkbaharında Don-Volga yöresine giderek kanal açmak için gerekli çalışmalara başladılar. Ancak çalışma alanında tahmin edilenden daha fazla güçlüklerle karşılaşıldı. İki nehir arasında kanal açılması düşünülen arazi son derece engebeliydi. Ayrıca Osmanlı hükümetinin emrine rağmen Rus entrikalarına kanan Kırım hanı da hiçbir yardımda bulunmuyordu. Bunun üzerine Kasım Bey durumu İstanbul’a bildirdi ve aldığı emir üzerine Kırım’a döndü. Kasım Bey’in gönderdiği raporları değerlendiren Osmanlı hükümeti iki nehir arasındaki bölgenin kanal açmak için elverişsiz olduğu kanaatine vardı. İmparatorluk içinde ortaya çıkan bazı olaylar da hükümeti, bu projenin uygulanmasını daha uygun bir yerde ve daha sonraki bir zamanda gerçekleştirmek üzere tehire mecbur etti. III. Murad zamanında Rus çarı nezdinde yapılan teşebbüsler de olumlu sonuç vermedi.

BİBLİYOGRAFYA:

Kâtib Çelebi, Tuhfetü’l-kibâr, s. 86; A. Nimet Kurat, Topkapı Sarayı Arşivindeki Altın Ordu, Kırım ve Türkistan Hanlıklarına Ait Yarlıklar ve Bitikler, İstanbul 1940, s. 21; a.mlf., Türkiye ve İdil Boyu, Ankara 1966, s. 57, 86-87, 105; a.mlf., IV-XVIII. Yüzyıllarda Karadeniz’in Kuzeyindeki Türk Kavimleri ve Devletleri, Ankara 1972, s. 274-280; I. Grey, Ivan The Terrible, London 1964; Abdullah Battal Taymas, Kazan Türkleri, Ankara 1966, s. 34; Muzaffer Ürekli, Kırım Hanlığının Kuruluşu ve Osmanlı Himayesinde Yükselişi (1441-1569), Ankara 1989, s. 44-59; R. Rahmeti Arat, “Astırhan Hanlığı”, Türk Dünyası El Kitabı, Ankara 1976, s. 938-939; a.mlf., “Astırhan”, İA, I, 680-682; Nadir Devlet, “Kazan, Kasım ve Astırahan Hanlıkları”, Tarihte Türk Devletleri, Ankara 1987, II, 580-582; Ahmed Refik, “Bahr-ı Hazer-Karadeniz Kanalı ve Ejderhan Seferi”, TOEM, VIII/43 (1333), s. 1-14; H. İnalcık, “Osmanlı-Rus Rekabetinin Menşei ve Don-Volga Kanalı Meselesi”, TTK Belleten, XII/46 (1948), s. 349-402; B. Spuler, “Astrakhan”, EI² (İng.), I, 721-722; İnâyetullah Rızâ, “Âstârhân”, DMBİ, I, 338-340.

Mehmet Saray