AYINTÂBÎ, Mehmed Münîb

(ö. 1823)

Osmanlı âlimi, kadı, edip ve şair.

Münîb mahlası ve “hoca” unvanıyla meşhur olan Ayıntâbî, babası Mehmed Efendi debbâğlık yaptığı için memleketinde “debbâğzâde” diye tanınmıştır. İlk tahsilini Gaziantep’te yaptı. Hal tercümesine ait sıhhatli bilgiler ihtiva eden icâzetnâmesinden anlaşıldığına göre Ebû Bekir el-Çarpinî, Antep Kale Camii imamı Mustafa Efendi, Halîl el-Pusdalî, İbnü’l-Gazzâl Hasan es-Siyâhî ve Hâki Abdurrahman Efendi’den İslâmî ilimler, edebiyat ve riyâziyyât okudu. 1768’de İstanbul’a giderek orada birçok hocadan ders okudu. Beyzâvî tefsirine yazdığı hâşiye ile tanınan İsmâil Konevî’nin derslerine devam ederek ondan icâzet aldı. Ardından memuriyet hayatına başladı. 1775 yılında müderris oldu. Şeyhülislâm Ebû İshakzâde Atâullah Mehmed Efendi’ye de hocalık yapan Ayıntâbî, daha sonra Sarây-ı Hümâyun hocası (şeyhü’l-muallimîn) oldu. I. Abdülhamid devrinde 1783’te huzur derslerinde mukarrir* olarak görev aldı. 1794’te Kudüs-i şerif pâyesiyle İzmir kadılığına getirildi. Ardından Bilâd-ı Hamse pâyesi, 1799 yılında Mekke pâyesi, 1804’te İstanbul pâyesine nâil oldu. Evkāfü’l-Haremeyni’ş-şerîfeyn müfettişliği de yapan Ayıntâbî, 1807 yılında Meclis-i Mükâleme memuru ve aynı yıl içinde Anadolu kazaskeri oldu. III. Selim’in tahttan indirilmesi olayında müsamahakâr davrandığı ileri sürülerek 1808’de Şeyhülislâm Atâullah Efendi ile birlikte İstanbul’dan uzaklaştırıldı. Daha sonra Ankara’ya (1809) ve oradan da Antep’e sürgüne gönderilmişken Güzelhisar’da (Aydın) oturmasına izin verildi. 20 Şevval 1238 (30 Haziran 1823) tarihinde seksen yaşlarında vefat etti ve Aydın Câmi-i Atîk Kabristanı’nda Sadrazam Çelebi Mustafa Paşa ile Şeyhülislâm Atâullah Efendi’nin kabirleri önüne defnedildi.

İslâmî ilimlerde geniş vukuf sahibi olan Ayıntâbî eserlerini Türkçe ve Arapça kaleme almıştır. Şiirleri daha çok tarih manzumelerinden ibarettir.

Eserleri. 1. Terceme-i Şerhu’s-Siyeri’l-kebîr. Ebû Hanîfe’nin talebesi Muhammed eş-Şeybânî’nin es-Siyerü’l-kebîr adlı devletler hukukuna dair meşhur eserine Serahsî’nin yaptığı şerhin Türkçe tercümesidir. Arapça aslından (Haydarâbâd


1913-1916) bir asır kadar önce basılan bu eser (I-II, İstanbul 1241), ondan bahseden Türk müelliflerinin hemen hepsi tarafından es-Siyerü’l-kebîr’in tercümesi olarak kaydedilmişse de onun değil şerhinin tercümesidir. Ayıntâbî tercümeye eklediği geniş mukaddimede eserin değerini ve muhtevasını belirttikten sonra Şeybânî ve Serahsî hakkında biyografik bilgiler de vermektedir. Bu eserin askerliğin ve gazânın faziletine dair kısımları, eskiden yeniçerileri cesaretlendirmek için okutulan Hamzanâme vb. kitaplar yerine II. Mahmud’un emriyle alay müftüleri ve tabur imamlarınca askerlere ve zâbitlere okutulmuştur. 2. Teysîrü’l-mesîr fî Şerhi’s-Siyeri’l-kebîr. Şerhu’s-Siyeri’l-kebîr’deki izaha muhtaç bazı meseleleri açıklamak için kaleme aldığı bu Arapça eser, aslında es-Siyerü’l-kebîr’in bir hâşiyesi durumunda olup biri müellif hattı (Süleymaniye Ktp., Hüsrev Paşa, nr. 382) olmak üzere çeşitli yazma nüshaları mevcuttur (Süleymaniye Ktp., Mihrişah Sultan, nr. 110, Hasan Hüsnü Paşa, nr. 535; İÜ Ktp., AY, nr. 5867; TSMK, Emanet Hazinesi, nr. 726; Ârif Hikmet Ktp. [Medine], Fıkh-ı Hanefî, nr. 58 [yeni 92], 59 [yeni 95]). 3. Zeyl-i Devhatü’l-meşâyih. Müstakimzâde Süleyman Efendi’nin (ö. 1202/ 1787), Osmanlı Devleti’nin başlangıcından kendi zamanına kadar şeyhülislâmlık yapan kişilerin biyografilerini ihtiva eden Devhatü’l-meşâyih adlı eserinin zeylidir. Ayıntâbî bu esere iki zeyil yazmıştır. Bunlardan birincisi Müftîzâde Ahmed Efendi’den Âşir Efendi’ye kadar sekiz, ikincisi ise Âşir Efendi’den Mehmed Sâlih Efendizâde Ahmed Esad Efendi’ye kadar üç şeyhülislâmın hal tercümesini içine alır. Sefînetü’l-fesâha adıyla da anılan bu zeyillerin de çeşitli yazma nüshaları vardır (Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 2265, 2441/2, Hüsrev Paşa, nr. 391/4, Bağdatlı Vehbi Efendi, nr. 1148; İÜ Ktp., TY, nr. 2558, 6198, 9823). 4. el-Hikmetü’l-garrâ’ fî ahkâmi’l-gazâ’. Cihadın faziletlerine dair olan bu eser bazı kaynaklarda Ayıntâbî’nin Türkçe orijinal bir eseri olarak gösterilmekteyse de bir nüshasından (İÜ Ktp., TY, nr. 2203) anlaşıldığına göre aslı Muhammed Akīl el-Mekkî’ye ait olup Ayıntâbî tarafından Türkçe’ye tercüme edilmiştir. Eserin bir başka yazma nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulunmaktadır (Esad Efendi, nr. 319).

Ayıntâbî’nin diğer başlıca eser ve risâleleri de şunlardır: Münşeât-Tevârih Kasâid ve Eş‘ar Mecmuası (İÜ Ktp., TY, nr. 5493); Âsârü’l-hikem fî nakşi’l-kadem (Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 2184); Temhîdü’l-mevlûd fî mehdi’l-vücûd (İÜ Ktp., TY, nr. 6692); İlm-i Arûz (Mîzân-ı Selîm, İÜ Ktp., TY, nr. 2979, 5616, 9729; Süleymaniye Ktp., Serez, nr. 2767, Halet Efendi, nr. 739); İmtihan Risâlesi (İÜ Ktp., TY, nr. 2474); Nohud Yakısı Risâlesi (Süleymaniye Ktp., Hafid Efendi, nr. 72/5); Manzûmetü vilâdet-i Hadîce Sultân (İÜ Ktp., A. 5944). Bu son risâle Arapça’dır (Ayıntâbî’nin eserleri ve yazma nüshaları hakkında geniş bilgi için M. Tayyib Okiç’in bibliyografyadaki makalesine bakılabilir).

BİBLİYOGRAFYA:

Muallim Nâci, Esâmî, İstanbul 1308, s. 306-307; Sicill-i Osmânî, IV, 517; Osmanlı Müellifleri, II, 34-36; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, II, 359-360; Îzâhu’l-meknûn, I, 344, 414, 437, 482; II, 17; Kehhâle, MuǾcemü’l-müǿellifîn, XII, 54; Ebü’l-Ulâ Mardin, Huzûr Dersleri (nşr. İsmet Sungurbey), İstanbul 1966, II-III, 171-173, 855-856; M. Tayyib Okiç, “Şemsu’l-E’imme es-Sarahsî’nin Şarhu’s-Siyari’l-kabīr’inin Türkçe Tercümesi ve Mütercim Mehmed Münib Ayintabi’nin Diğer Eserleri”, 900. Ölüm Yıldönümü Münasebetiyle Büyük İslâm Hukukcusu Şemsu’l-E’imme es-Serahsi Armağanı, Ankara 1965, s. 27-42; Kāmûsü’l-a‘lâm, VI, 4458; TCYK, s. 688-693.

Ahmet Özel