BÂCÎ

الباجي

Ebü’l-Velîd Süleymân b. Halef b. Sa‘d et-Tücîbî el-Bâcî (ö. 474/1081)

Endülüs Mâlikî fakihlerinin önde gelenlerinden, muhaddis ve edip.

Aslen Batalyevsli (Badajoz) olup Zilkade 403’te (Mayıs 1013) doğdu. Ailesi, İşbîliye (Sevilla) yakınlarındaki Bâce’ye (Portekiz’in güneyinde bugünkü Beja) göçtü, sonra da Kurtuba’ya yerleşti. Doğum yeri ile ilgili farklı rivayetler nakledilen Bâcî Kurtuba’da tahsil gördü; Mekkî b. Ebû Tâlib, Yûnus b. Muğıs, İbn Ebû Dirhem ve daha birçok hocadan ders aldı, özellikle edebiyatta meşhur oldu.

1035’te Doğu İslâm ülkelerine seyahate çıktı, bu arada hac farîzasını yerine getirdi. Üç yıl süre ile kaldığı Hicaz’da Hâfız Ebû Zer el-Herevî’den hadis ve fıkıh okudu. Daha sonra Bağdat’a giderek üç yıl da orada kaldı. Geçimini sağlamak için gece bekçiliği yaptığı nakledilir. Ebü’t-Tayyib et-Taberî, Ebû Abdullah Hüseyin es-Saymerî, Ebû İshak eş-Şîrâzî, Ebû Abdullah Muhammed ed-Dâmeganî gibi meşhur Şâfiî ve Hanefî âlimlerinden fıkıh, hâfız Ebû Abdullah es-Sûrî ve başkalarından da hadis okudu. Hatîb el-Bağdâdî ile birbirlerinden hadis dinlediler. Musul’a giderek bir yıl kadar Ebû Ca‘fer es-Simnânî’den kelâm ve aklî ilimler okudu. Dımaşk, Halep ve Mısır’a da giden Bâcî, on iki yıl kaldığı Doğu’da hadis, fıkıh, kelâm, cedel, usul ve edebiyatta derin bir mâlumata sahip olarak 1047’de Endülüs’e döndü.

Bâcî, Endülüs’te geçimini sağlamak maksadıyla bir süre altın varak dövme işinde çalıştı, noterlik (akdü’l-vesâik) yaptı. Mayurka adasına yerleşip orada taraftar edinen ve kimsenin kendisiyle münazaraya yanaşamadığı İbn Hazm ile tartışmalarda bulunarak ona üstünlük sağladı. Bunun üzerine halkın gözünden düşen İbn Hazm Mayurka’dan ayrılıp inzivaya çekilmek zorunda kaldı. Kısa zamanda yayılan şöhretiyle birlikte Bâcî’nin maddî durumu da düzeldi. Endülüs hükümdarlarıyla (mülûkü’t-tavâif) iyi münasebetler kurdu; aralarındaki anlaşmazlıkları hallederek birleşmelerini sağlamak için gayret gösterdi ve bu maksatla elçilikte bulundu. Bu arada bazı taşra şehirlerinde kadılık görevi de yapan Bâcî, 19 Receb 474’te (23 Aralık 1081) Meriyye’de (Almeria) vefat etti.

Endülüs’te Mâlikî mezhebinin önemli simalarından biri olan Bâcî, aralarında İbn Abdülber en-Nemerî, İbn Mâkûlâ, Ebû Abdullah Muhammed b. Fettûh el-Humeydî, Ebû Ali es-Sadefî (İbn Sükkere), Ebû Ali el-Gassânî el-Ceyyânî, Ebû Bekir et-Turtûşî (İbn Ebû Rendeka) ve kendi oğlu Ebü’l-Kasım Ahmed el-Bâcî gibi ünlü âlimlerin de bulunduğu birçok talebe yetiştirdi. Bâcî Sahîh-i Buhârî’yi rivayet edenler arasında yer aldığı gibi bu eserin Batı İslâm dünyasındaki sahih nüshalarının çoğu Bâcî’nin veya talebesi Ebû Ali es-Sadefî’nin Ebû Zer el-Herevî’den rivayetlerine dayanıyordu. Nite kim o, Sahîĥ’in hadis senedlerindeki râvilerin cerh ve ta‘dîl*iyle ilgili bir eser de kaleme almıştır (aş. bk.).

Eserleri. 1. el-Münteka*. el-Muvattaf şerhidir. Bâcî en önemli eseri olan bu kitabını, daha önce kaleme aldığı el-İstîfâf adlı şerhten, fıkhî meseleleri azaltmak, muhaliflerin delillerine yer vermemek ve el-Muvattafdaki senedlerle yetinmek suretiyle özetleyerek meydana getirmiştir. Hadisler ve onlardan çıkarılan fıkhî hükümlerin açıklandığı eserde öncelikle İmâm Mâlik ve talebeleriyle diğer önde gelen Mâlikî âlimlerin görüşlerine yer verilmiştir. Bu görüşleri açıklayan ve yer yer kendi tercihlerini belirten Bâcî diğer mezheplerin görüşlerine de temas etmektedir. el-Müntekaa yedi cilt halinde Kahire’de basılmıştır (1331-1332). 2. İhkâmü’l-fusûl fî ahkâmi’l-usûl. Fıkıh usulüne dair yazdığı en muhtevalı eseridir. Daha çok cedel metodunun hâkim olduğu eserde Mâlikî mezhebinin görüşleri yanında Şâfiî ve Hanefî mezheplerinin görüşleri de mukayeseli olarak ele alınmıştır. Eser önce Abdülmecîd Türkî (Beyrut 1407/1987), daha sonra da Abdullah Muhammed el-Cebbûrî tarafından (Beyrut 1409/1989) neşredilmiştir. 3. el-Minhâc fî tertîbi’l-hicâc. Sık sık atıfta bulunduğu bir önceki eserin özeti mahiyetindedir. Önceki eserde


asıl konu fıkıh usulü olduğu halde bunda cedel konusu ön plana çıkarılmıştır. Bu eser de Abdülmecid Türkî tarafından neşredilmiştir (Paris 1978; Beyrut 1407/1987). 4. el-İşârât. Fıkıh usulüne dair olan bu özlü eser, Cüveynî’nin el-Varakat’ına Şeyh Hattâb tarafından yapılan şerhe Şeyh Hidde es-Sûsî’nin yazdığı hâşiyenin kenarında basılmıştır (Tunus 1351, 3. baskı). 5. Tahkıku’l-mezheb fî enne’n-nebiyye kad keteb. Hz. Peygamber’in ümmîliğiyle ilgili olup Ebû Abdurrahman b. Akıl ez-Zâhirî tarafından neşredilmiştir (Riyad 1403/1983). Bâcî bu risâlede Hz. Peygamber’in Hudeybiye Antlaşması sırasında, karşı tarafın itirazı üzerine antlaşma metninden “resûlullah” (Allah’ın elçisi) ifadesini silip kendi adını bizzat yazdığını, bunun da nübüvvetten sonra gerçekleşmesi bakımından “daha önce” hiç yazı yazmamış olduğuna dair âyete (el-Ankebût 29/48) aykırı olmadığını ve bir mûcize sayılacağını söyler. Risâlenin başına konuyla ilgili uzun bir giriş yazan nâşir, Bâcî’nin çağdaşı bazı âlimlerin leh ve aleyhteki görüşlerini kapsayan bazı risâleleri de eserin sonuna eklemiştir. 6. Risâletü’r-râhib min İfrense ile’l-Muktedir-Billâh Sâhibi Sarakusta ve cevâbü Ebi’l-Velîd el-Bâcî aleyhâ. Bir Fransız rahibin Sarakusta Hükümdarı Muktedir-Billâh’ı Hıristiyanlığa davet eden mektubu ve Bâcî’nin buna verdiği cevaptır. Bu mektupları ilk defa Dunlop İngilizce tercümeleriyle birlikte neşretmiştir (“A Christion Mission to Muslim Spain in 11th Century”, al-Andalus, XVII, Madrid 1952, s. 259-310). Bâcî’nin büyük bir diyalektik ustalık sergilediği bu risâle daha sonra Abdülmecid Türkî (al-Andalus, XXXI, Madrid 1966, s. 73-153) ve M. Abdullah eş-Şerkavî tarafından (Risâletü râhibi Fransa ile’l-müslimîn ve cevâbü’l-Kadî Ebi’l-Velîd el-Bâcî aleyhâ, Kahire 1406/1986) neşredilmiştir. Abdülmecid Türkî bu risâle ile ilgili olarak yapılan çalışmaları değerlendirmiş ve Escurial Kütüphanesi’ndeki tek nüshası ile Dunlop’un neşrini karşılaştırarak eseri yeniden yayımlamıştır (Kazâyâ sekafiyye, s. 11-60; risâle ile ilgili olarak ayrıca bk. a.mlf., Théologiens et juristes de l’Espagne musulmane, s. 233-243). 7. Risâle fi’l-hudûd. Fıkıh usulü kitaplarında geçen terimlere dair olup önce Cevdet Abdurrahman Hilâl tarafından (Revista del Instituto Egipcio de Estudois Islamicos en Madrid: Mecelletü’l-Mahedi’l-Mısrî li’d-dirâsâti’l-İslâmiyye, II, Mad rid 1954, s. 1-37), daha sonra da Nezih Hamâde tarafından Kitâbü’l-Usûl fi’l-hudûd (Beyrut 1392/1973) adıyla yayımlanmıştır. 8. el-Vasıyye li-veledeyh. İki çocuğuna yaptığı bu vasiyeti de Cevdet Abdurrahman Hilâl yayımlamıştır (Revista del Instituto..., III, Madrid 1374/1955, s. 17-46). 9. Füsûlü’l-ahkâm ve beyânü mâ medâ aleyhi’l-amel inde’l-fukahâ ve’l-hükkâm (nşr. M. Ebü’l-Ecfân, Tunus 1985). 10. et-Tadîl ve’t-tecrîh li-men harrece lehü’l-Buhârî fi’l-Câmii’s-sahîh (nşr. Ebû Lübâbe Hüseyin, I-III, Riyad 1406/1986; bk. el-CÂMİU’s-SAHÎH).

Bâcî’nin yazma nüshaları bulunan Sünenü’s-sâlihîn (GAL, I, 534), Şerhu’s-Sevâdi’l-azam (GAL, I, 183) ve Muhtasaru Müşkili’l-âsâr adlı eserleri de vardır. Sonuncu kitap Ebü’l-Mehâsin Yûsuf b. Mûsâ el-Hanefî (ö. 803/1400) tarafından el-Mutasar mine’l-Muhtasar (Haydarâbâd 1317-1318) adıyla ihtisar edilmiştir (bk. Brockelmann, GAL Suppl., I, 293; Serkîs, I, 344).

Müellifin kaynaklarda adları geçen diğer başlıca eserleri de şunlardır : el-Îmâ (el-Müntekaa’nın muhtasarı), el-İntisâr liarâzi’l-eimmeti’l-ahyâr, et-Tebyîn an sebîli’l-mühtedîn, et-Tesdîd ilâ marifeti turuki’t-tevhîd, Şerhu’l-Müdevvene, el-Mühezzeb (el-Müdevvene’nin muhtasarı), Firaku’l-fukahâ, en-Nâsih ve’l-mensûh, Tefsîrü’l-Kurân, Tehzîbü’z-Zâhir li’bni’l-Enbârî.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Mâkûlâ, el-İkmâl, I, 468; İbn Bessâm eş-Şenterînî, ez-Zahîre fî mehâsini ehli’l-Cezîre (nşr. İhsan Abbas), Beyrut 1399/1979, III, 94-97; Kadî İyâz, Tertîbü’l-medârik (nşr. Ahmed Bekir Mahmûd), Beyrut 1387/1967, II, 802-808; İbn Beşküvâl, es-Sıla, I, 200-202; İbn Hallikân, Vefeyât, II, 408-409; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, XVIII, 535-545; a.mlf., Tezkiretü’l-huffâz, III, 1178-1183; Kütübî, Fevâtü’l-Vefeyât (nşr. İhsan Abbas), Beyrut 1973-74, II, 64-65; İbn Ferhûn, ed-Dîbâcü’l-müzheb, I, 377-385; Dâvûdî, Tabakatü’l-müfessirîn, I, 202-207; Makkarî, Nefhu’t-tîb, II, 67-77; Serkîs, MuǾcem, I, 344; Muhammed Mahlûf, Şeceretü’n-nûri’z-zekiyye, Kahire 1349, I, 120-121; Brockelmann, GAL, I, 183, 534; Suppl., I, 293, 298, 743-747; Sezgin, GAS, I, 130, 461; Müneccid, MuǾcem, I, 40; IV, 58; Abdülmecîd Türkî, Théologiens et juristes de l’Espagne musulmane, Paris 1982, s. 233-243; a.mlf., Münâzarât fî usûli’ş-Şerîati’l-İslâmiyye beyne İbn Hazm ve’l-Bâcî (trc. ve nşr. Abdüssabûr Şâhin), Beyrut 1406/1986, s. 53-83; a.mlf., Kadâyâ sekafiyye min târîhi’l-Garbi’l-İslâmî, Beyrut 1409/1988, s. 11-60; D. M. Dunlop, “al-Badjı”, EI² (İng.), I, 864-865.

Ahmet Özel