BARABA

Sibirya’da bir bölgeye ve burada bulunan Türk topluluğuna verilen ad.

Sibirya’da Ob ve İrtiş ırmakları arasında, yer yer ormanlıklarla kaplı bozkırlık bir sahadır. Bugün de yaygın olan rivayetlere göre Tura Şibanlıları veya Tura Özbekleri hanı Bek-Kondu neslinden Murtaza Han oğlu Küçüm Han (1563-1598), bu bölgede bulunan Türkler’e Baraba adını vermişti. Bu halk rivayeti muhtemelen Küçüm Han zamanında Rus Kazakları’na karşı yapılan mücadelenin destanî edebiyata akseden bir yakıştırmasıdır. Baraba kelimesi Bar-apa adındaki bir Kıpçak boyunun günümüze kadar gelen adı olmalıdır. Zira bu bölgenin eski halkı Kıpçaklar’ın bir boyunun Toksaba (Toksu-apa) olduğu bilinmektedir. Bölgenin Baraba olarak adlandırılışı ise XVIII. yüzyıldan itibaren Rus istilâsından sonraki devrelere uzanır. Daha önceki Altın Orda ve Özbek Hanlığı dönemlerine ait yerli kaynaklarda Tay Boğa Yurdu veya Tura Yurdu şeklinde geçen bu bozkırların


bilinen en eski adı, Sabir Türkleri’ne nisbetle Sibir veya Sibirya idi.

Baraba bölgesinin şehirleri Tobul, İştim, İrtiş ve Ob ırmakları ile bunlara katılan diğer ırmaklar üzerinde kurulmuştu. Rus kaynaklarında Sibir Hanlığı olarak geçen Bek-Kondu Şibanlıları veya Tura Özbek Hanlığı’nın başşehri, Baraba destanlarında adına çok sık rastlanan İskir veya Esker şehri idi. Burası, İrtiş ile Tobul ırmağının birleştiği yerde kurulmuş olan eski Sabir Türkleri’nin başşehri Sibir’in bulunduğu yerdi. Bu sebeple Esker adı, Radloff tarafından açıklandığı gibi “eski yar, eski sahil” değil, muhtemelen “eski yer” anlamına gelmektedir. Bu bölgenin başlıca şehirleri, Ob ırmağı ile İrtiş’in birleştiği yerdeki Samar, Ob ırmağının Kuzey denizine ulaştığı yerdeki Şarkel (Sarı Şehir), İrtiş’e katılan Kondu ırmağı üzerindeki KonduTura ve Tobul havzasındaki Tümen idi. Bek-Kondu Han neslinden gelen Tura Özbek hanları, Hârizm ve Buhara’dan gelen İslâm din adamlarının telkinleriyle İslâmiyet’i Kuzey Buz denizine, doğuda ise Yenisey boylarına kadar yaymışlardı. Bunda özellikle Küçüm Han’ın büyük rolü olmuştu. Küçüm Han’ın babası zamanında Yenisey boylarına, Çulum ve Abakan havzalarına yayılmaya başlayan İslâmiyet, Küçüm Han devrinde Yakut Yurdu ve Baykal havzalarına kadar dayanmıştı.

Baraba 1579’dan itibaren Yermek idaresindeki Rus kazaklarının yağmasına uğradı. Başşehir Esker de bu tahribattan kurtulamadı. Küçüm Han bunlarla çetin bir mücadeleye giriştiyse de ateşli silâhlarla donanmış Rus kazaklarına karşı tesirli olamadı. Onun ölümünden sonra oğulları bu mücadeleyi sürdürdüler, ancak Rus istilâsına engel olamadılar. Böylece istiklâllerini ve varlıklarını kaybeden Barabalar, XIX. yüzyılda Sibirya demiryolu hattının yurtlarından geçmesi üzerine kuzeydeki Om, Tartas, İçe, Kama ırmakları ile Uba, Çanı, Sartlan gölleri havzalarına çekildiler. 1865’te Radloff bu bataklık ve ormanlık bölgelerde yaşayan Baraba oymaklarını tesbit etmiştir. Bu tesbitlere göre Terene oymağı, Kargat ve Yarkı ırmağı boyunda 150 kişi; Tarı oymağı, Ulba gölü havzasında 214 kişi; Baraba oymağı, Kulunda gölünün kuzeyinde 1685 kişi; Kölöbö (Kölaba) oymağı, Kama, Tartas, Tara ırmakları boyunda 1407 kişi; Longa (Ulunga, Urunga) oymağı, Tara ırmağının orta mecrasında ve Om ırmağı havzasının güneyinde 745 kişi; Lübey (Lüvey, Ulu-bay) oymağı, Om ırmağının kuzeyinde 203 kişi; Kargalı oymağı, Om’un kuzeyinde 231 kişiden ibaret bulunuyordu. Bu sırada toplam 4635 kişiden ibaret olan Barabalar 1897 nüfus sayımına göre 4433 kişilik nüfusa sahipti. 1926 nüfus sayımında ise ancak otuz dokuz kişi kendisini Baraba olarak kaydettirmiş, diğerleri Kazan Tatarı olarak yazılmışlardır. Ancak Barabalar’ın sayılarının günümüzde çok daha fazla olduğu sanılmaktadır.

Bugün Baraba bozkırları olarak adlandırılan bölge 117.000 kilometrekarelik bir yüzölçüme sahip olup burada çok soğuk bir kara iklimi hâkimdir. Bölgede zengin petrol ve tabii gaz yatakları vardır. Nüfusu 1949 sayımında 500.000’den fazla idi ve yörede dağınık bir yerleşme görülmekteydi. Halkın çoğunluğunu sonradan buralara yerleştirilmiş olan Ruslar ve Ukraynalılar teşkil eder. Ayrıca daha önceki devirlerde Volga bölgesinden göç etmiş olan Tatar Türkleri de burada yaşamaktadır. Bu bölgede yaşayan Barabalar çiftçilik, besicilik, balıkçılık ve kürkçülük ile geçinirler.

BİBLİYOGRAFYA:

H. H. Howorth, History of the Mongol, London 1880, III, 25; Zeki Velidî Togan, Türkili Haritası ve Buna Dair İzahlar, İstanbul 1943, bk. İndeks; a.mlf., Bugünkü Türkili Türkistan ve Yakın Tarihi, İstanbul 1981, s. 159 vd.; W. Radloff, Sibirya’dan (trc. Ahmed Temir), İstanbul 1954-58, I-II, tür.yer.; L. Rasonyi, Tarihte Türklük, Ankara 1971, s. 269-270; Abdülkadir İnan, “Sibirya Türkleri”, Türk Dünyası El Kitabı, Ankara 1976, s. 1272-1282; BSE, IV, 683-686; R. Rahmeti Arat, “Baraba”, İA, II, 306-307; W. Barthold - A. Bennigsen, “Baraba”, EI² (İng.), II, 1028; a.mlf.ler, “Bârâbe”, UDMİ, III, 872-874; Mustafa Kafalı, “Baraba”, Küçük Türk-İslâm Ansiklopedisi, IV, 314-315.

Mustafa Kafalı