BELLÛTÎ

البلّوطي

Ebü’l-Hakem Münzir b. Saîd b. Abdillâh el-Küzenî el-Bellûtî (ö. 355/966)

Endülüslü fakih ve edip.

Kurtuba yakınlarındaki Fahsülbellût’a nisbetle Bellûtî ve Küzne kabilesine nisbetle de Küzenî diye anılır. 265’te (878) doğduğunu ileri sürenler varsa da doğum tarihi olarak genellikle 273 (886) yılı kabul edilir. Endülüs’te Ubeydullah b. Yahyâ el-Leysî’den ve diğer tanınmış âlimlerden ders okuduktan sonra 920’de kırk ay süren bir hac yolculuğuna çıktı. Bu seyahatinde devrin birçok ünlü ilim adamıyla görüştü. Mekke’de İbnü’l-Münzir en-Nîsâbûrî’den mezhepler arası ihtilâflara dair el-İşrâf alâ mezhebi’l-eşrâf adlı eserini, Mısır’da Ebü’l-Abbas İbn Vellâd’dan Halîl b. Ahmed’in Kitâbü’l-Ayn’ını okudu. Yine Mısır’da nahiv âlimi Ebû Ca‘fer en-Nehhâs ile görüştü.

Önce Mâride ve daha sonra es-Sugurü’ş-şarkıyye kadılığı yapan Bellûtî, 950 yılında kadılkudât ve Kurtuba’da Zehrâ Camii imam-hatibi olarak görevlendirildi. Vefatına kadar süren bu görevleri sırasında adaletli kararları, hak bildiği konularda kimseden çekinmeyen cesur tavırlarıyla ün yaptı. Ayrıca etkileyici bir hitabet gücü vardı. Endülüs’te ondan daha üstün bir hatip duyulmadığı rivayet edilir. Halife Nâsır-Lidînillâh’ın Bizans elçisini kabulü dolayısıyla düzenlenen bir törende âdet gereği konuşma yapmak için söze başlayan büyük Arap dilcisi Ebû Ali el-Kalî heyecanlanıp konuşmasını devam ettiremeyince Bellûtî hemen öne çıkıp irticâlen bir konuşma yapmış ve dinleyicilerin takdirini kazanmıştı.

Bellûtî münazara ve münakaşaya açık, Zâhirî mezhebine temayül gösteren ve mukallit olmayan bir fakihti; ancak kadı olarak bulunduğu mahkemelerde davaları Mâlikî mezhebine göre karara bağlardı. Bilhassa son döneme ait bazı eserlerde onun Mâlikî fakihi olarak zikredilmesi de bundan kaynaklanmış olmalıdır.

Zilkade 355’te (Kasım 966) vefat eden Bellûtî’nin cenaze namazını oğlu Abdülmelik kıldırmıştır. 349 (960) veya 366’da (976) öldüğüne dair rivayetler de vardır.

Bellûtî’nin, Nâsır-Lidînillâh’ın huzurunda yaptığı meşhur konuşması ile bazı şiirleri kaynaklarda mevcut olup (bk. İbn Hâkan el-Kaysî, s. 239-244; Yâkut, XIX, 176-185) Humeydî de ona ait üç beyit zikretmiştir (Cezvetü’l-muktebis, s. 349). Çeşitli risâle ve hutbeleri yanında elİbâne an hakāǿiki’d-diyâne, el-İnbâh ale’stinbâtı’l-ahkâm min Kitâbillâh (Ahkâmü’l-Kurân), en-Nâsih ve’l-mensûħ adlı eserleri çeşitli kitaplarda zikredilmekte ise de bunların zamanımıza kadar ulaşıp ulaşmadıkları bilinmemektedir.

BİBLİYOGRAFYA:

Muhammed b. Hâris el-Huşenî, Kudâtü Kurtuba, Kahire 1966, s. 120; İbnü’l-Faradî, Târîhu ulemai’l-Endelüs, Kahire 1966, II, 144-145; Humeydî, Cezvetü’l-muktebis, Kahire 1966, s. 348-349; İbn Hâkan el-Kaysî, Matmahu’l-enfüs ve mesrahu’t-teennüs fî mülehi ehli’l-Endelüs (nşr. Muhammed Ali Şevâbike), Beyrut 1403/1983, s. 237-259; Yâkut, MuǾcemü’l-üdebâ, XIX, 174-185; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, VIII, 674; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâ, XVI, 173-178; Nübâhî, Târîhu kudâti’l-Endelüs, Beyrut 1400/1980, s. 66-75; Süyûtî, Bugyetü’l-vuât, II, 301; Makkarî, Nefhu’t-tîb, I, 372-373; İbnü’l-İmâd, Şezerât, III, 17; Brockelmann, GAL Suppl., I, 484; Sezgin, GAS, II, 683; Îzâhu’l-meknûn, I, 7; Mahlûf, Şeceretü’n-nûr, s. 90; Ziriklî, el-Alâm, VIII, 229; Kehhâle, MuǾcemü’l-müellifîn, VIII, 8; Hayreddin Karaman, İslâm Hukukunda İctihad, Ankara 1985, s. 115; Hâzım Abdullah Hıdr, “el-Kadî el-edîb Münzir b. Saîd el-Bellûtî”, Âdâbü’r-râfidîn, IV, Musul 1972, s. 170-190.

Orhan Çeker