BEYÂNÜ MEZHEBİ’l-BÂTINİYYE

بيان مذهب الباطنيّة

Zeydiyye âlimlerinden Muhammed b. Hasan ed-Deylemî’nin (ö. 711/1311 [?]) Bâtıniyye’nin tenkidine dair eseri.

Aslen Deylemli olan Muhammed b. Hasan’ın Yemen’e giderek San‘a’ya yerleştiği ve ilmî faaliyetlerini burada yürüttüğü bilinmektedir. 711 (1311) veya 707 (1308) yılında memleketine dönerken Vâdîmur denilen yerde vefat etmiştir. Hayatı hakkında yeterli bilgi bulunmadığı gibi kelâmla ilgili görüşleri de bilinmemektedir. el-Mişkât mine’l-mevâniǾi’l-mürdiye, es-Sırâtü’l-müstakīm ve KâvâǾidü Ǿakâǿidi Âli Muhammed adlarını taşıyan üç eser yazmıştır. Sonuncu kitapta ehl-i beytin faziletleri, Zeydiyye’nin ashap hakkındaki olumlu tutumları, İmâmiyye’nin bu konuya dair görüşlerinin dinî ve ilmî temellerden yoksun bulunduğu, Bâtıniyye’nin İslâmiyet’i içten yıkmaya çalışan gayri İslâmî bir mezhep olduğu gibi konulara yer verilir.

Beyânü mezhebi’l-Bâtıniyye, Deylemî’nin 1307’de tamamladığı kaydedilen KavâǾidü Ǿakāǿidi Âli Muhammed adlı kitabın üçüncü “fenn”inin beşinci faslından ibarettir. Müellif, Bâtıniyye’yi red maksadıyla yazdığı bu bölümün, Hamîd b. Ahmed el-Mahallî’nin (ö. 653/1255) el-Hüsâmü’l-bettâr li-mezhebi’l-Karâmitati’l-küffâr adlı kitabının hulâsası olduğunu belirtmektedir (s. 102). İslâm beldelerinde pek çok seyahate çıktığını, fırkalar konusundaki bilgisini bu seyahatleri sırasında yakından görerek ve ayrıca okuyarak elde ettiğini ifade eden müellif, Bâtıniyye’yi red ve tenkit ederken bizzat onların yazdığı eserlere ve bu


konuda uzman olan iki Zeydî âlimi İbn Mâlik ile Şerîf Yûsuf el-Hüseynî’nin yazdıklarına dayandığını da kaydeder.

Deylemî eserinin başında Bâtıniyye’yi ve fikirlerini özet olarak anlattıktan sonra tafsilâta geçer. Birinci kısımda Bâtıniyye’nin kurucularının İslâm’a kin besleyen dinsizler, felsefeciler, Mecûsîler ve yahudiler olduğunu, bunların etrafa dâîler (misyonerler) göndererek düşüncelerini yaydıklarını, en önemli dâîlerin tasavvuf perdesine bürünen Meymûn el-Kaddâh ile oğlu Abdullah olduğunu belirtir. Müellife göre İslâm düşmanlığını, Ali ve evlâdını istismar ederek gizleyen Bâtınîler maksatlı kimseleri, cahil sûfîleri, her şeyi mubah saymaya meyilli ve dünyalık temin etmek isteyen kişileri çevrelerinde toplamışlardır.

İkinci kısımda Bâtıniyye fırkalarının, sayısı on beşe ulaşan çeşitli isimlerinden bahsedilmektedir. Bunlar Bâtıniyye, Karâmita, Karmatiyye, İsmâiliyye, Mübârekiyye, Seb‘iyye, Ta‘lîmiyye, İbâhiyye, Melâhide, Zenâdıka, Mezdekiyye, Bâbekiyye, Hürremiyye, Muhammire ve Hurremdîniyye’dir.

Üçüncü kısımda Bâtınîler’in, mezheplerini kabul ettirmek için uyguladıkları metotlar (hileler) sıralanır. Müellif, kendi aralarında belli bir sistemle sıralanan ve sayıları dokuza ulaşan bu metotların sonuncusunda adayın tam bir Bâtınî kabul edildiğini, bu şekilde dinsiz ve İbâhî yapıldığını ifade eder.

Dördüncü kısımda Bâtınîler’in akîdelerini ele alan müellif, onların “sâbık” ve “tâlî” diye iki ilâh kabul ettiklerini, âlemin (maddenin) yaratılmamış olduğuna ve insanların yıldızların tesir ve idaresi altında bulunduklarına inandıklarını, imamlara tanrılık izâfe ettiklerini, nübüvveti, mûcizeyi ve öldükten sonra dirilmeyi inkâr ettiklerini belirtir.

Beşinci kısım Bâtınîler’in te’vil görüşüne ayrılmıştır. Burada onların ibadetleri bütün İslâm âlimleri tarafından anlaşılanın tamamen dışında kalan mânalara yorumladıkları, haramları mubah saydıkları ifade edilir ve Bâtınîler’in âyet ve hadis te’villerinden örnekler verilir, ayrıca Bâtınîler’deki hurûfîliğe temas edilir.

Müellif eserinin altıncı ve son kısmında Bâtınîler’i çeşitli inançlarından dolayı tekfir eder. Bu inançlar arasında iki tanrı sistemi, âlemin ezelî oluşu, peygamberler ve melekler hakkındaki farklı anlayış, imamlara ilâhî vasıflar izâfe edilmesi, kıyamet hakkındaki inançlar, insanları yıldızların idare etmesi gibi hususlar yer alır.

Deylemî her ne kadar Bağdâdî’nin el-Fark beyne’l-fırak, ve Gazzâlî’nin Fedâihu’l-Bâtıniyye adlı eserlerinden faydalandığını zikretmiyorsa da Beyânü mezhebi’l-Bâtınıyye’nin muhtevası bu iki kitapla karşılaştırıldığında aralarında büyük bir benzerlik olduğu ortaya çıkmaktadır ki bu durum Deylemî’nin adı geçen eserlerden istifade etmiş olduğu kanaatini vermektedir (bk. Bağdâdî, s. 297, 303; Gazzâlî, s. 11, 21-32).

Bilinen tek yazma nüshası Yemen eski meliki İmam Yahyâ’nın kütüphanesinde bulunan eser, 1938 yılında R. Strothmann’ın tashihi ile Alman Müsteşrikleri Cemiyeti tarafından orta boy 140 sayfa olarak İstanbul’da bastırılmıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Bağdâdî, el-Farķ (Abdülhamîd), s. 297, 303; Gazzâlî, Fedâǿihu’l-Bâtıniyye (nşr. Abdurrahman Bedevî), Kahire 1383/1964, s. 11, 21-32; Muhammed b. Zübâre, Mülhaku’l-Bedri’t-tâliǾ (Şevkânî, el-Bedrü’t-tâliǾ içinde), II, 194; Brockelmann, GAL Suppl., II, 241; Deylemî, Mezhebü’l-Bâtınıyye (nşr. R. Strothmann), nâşirin mukaddimesi, s. v-t; Ziriklî, el-AǾlâm (Fethullah), VI, 86-87; el-Kamûsü’l-İslâmî, II, 422-423.

Mustafa Öz