BEYZÂ

البيضاء

Allah’tan ilk feyezan eden varlık olan akl-ı evvel veya melekût âlemi anlamında kullanılan tasavvuf terimi.

Yokluk karanlığı ile varlık aydınlığı arasındaki ilk çizgi ve yaratıklar âleminin ufkunda beliren ilk varlık akl-ı evveldir. Bundan dolayı bazı mutasavvıflar mutlak gayb ve mâsivânın yok olma halini amâ ve zulmet, eşyanın var olma halini de Arapça’da beyaz anlamına gelen beyzâ veya nur terimleriyle ifade ederler.

Cürcânî’nin kaydettiğine göre (et-TaǾrîfât, “beyzâ’” md.) mutasavvıflardan bir kısmı beyzâyı “fakr” yani “imkân” anlamında kullanırlar. Fakr, bütün yoklukların kendisinden varlık kazandığı bir beyazlık ve bütün varlıkların kendisinde yok olduğu bir siyahlıktır. Mutasavvıfların “fakrü’l-imkân” dedikleri durum budur.

Bazı mutasavvıflar beyzâ terimi ile melekût âlemini kastederler. Bunların anlayışına göre melekût âlemi, Allah’ın dünyadan çok uzaklarda yarattığı ve meleklerin bulunduğu beyaz bir âlemdir. Dünyaya çok uzak oluşu sebebiyle burada bulunan meleklerin Allah’ın Âdem ve İblîs’i yarattığından ve Allah’a âsi yaratıkların bulunduğundan bile habersiz oldukları söylenir.

BİBLİYOGRAFYA:

et-TaǾrîfât, “beyzâ’” md.; Tehânevî, Keşşâf, “beyzâ’” md.; Ca‘fer Seccâdî, Ferheng, “beyzâ’” md.; Abdurrahman-ı Câmî, Eşi‘‘atü’l-leme’ât, Tahran, ts., s. 154.

Süleyman Uludağ