BEZM-i CEM

بزم جم

Divan edebiyatında kullanılan bir remiz.

Farsça bezm (meclis, eğlence) ve Cem kelimelerinden yapılmış bir tamlama olup “Cem meclisi” anlamına gelir. Cem kelimesinin taşıdığı mâna dolayısıyla “hükümdar meclisi, sultan meclisi” anlamını da içine alır.

Cem veya Cemşîd, İran’da hüküm süren Pişdâdiyân sülâlesinin dördüncü ve en büyük hükümdarıdır. Asıl adı olan Cem’e “ışık” anlamına gelen şîd kelimesi sonradan ilâve edilmiştir. Cem İran mitolojisine göre 700 yahut 1000 yıl yaşamıştır. İnsanlara faydalı olan birçok sanatı bulmuş, Nevrûz’un yıl başı ve bayram olarak kabul edilmesini sağlamış ve şarabın icadı da ona mal edilmiştir. Bunun için adı zevk ve eğlence sembolü olarak efsaneleşmiş, “iktidar ve ululuk” anlamında da kullanılarak bu özellikleriyle edebî bir remiz ve mazmun olmuştur.

Klasik Fars ve Türk edebiyatlarına göre ilk defa içki meclisi kurarak “bezm”i icat eden Cem olduğu için bezm ona izâfe edilmiş ve “bezm-i Cem” tamlaması bu şekilde ortaya çıkmıştır. Bunun sonucu olarak her türlü içki meclisine “bezm-i Cem” veya kısaca “bezm” denilmiş ve bu terim klasik edebiyat konuları arasında önemli bir yer tutmuştur. Bezm-i Cem’e âyîn-i Cem, bezm-i nûşânûş, bezm-i cihân, bezm-i has, bezm-i mahabbet, bezm-i safâ, bezm-i vuslat, bezm-i mey, bezm-i işret, meclis-i Cem gibi adlar da verilmiştir.

Sâkînâme türündeki eserlerde bezmden çeşitli yönleriyle bahsedilir. Bezm-i Cem’in en önemli kişileri âşık, sâkî ve mutrip olmakla beraber bazan yâran, ağyâr ve pîr-i mugan da bunlara dahil


edilir. Bezm bir ırmak kenarında veya güller arasında yanyana oturularak bir halka oluşturmak suretiyle tertip edilir. Sâkî, Cem’in efsanevî kadehi câm-ı Cem’le veya “rıtl-ı girân”la ortada durup herkese sırayla içki sunar.

Bezmde âdâba uymak şarttır ve hafiflik kabul edilmez. Nitekim Riyâzî, “Meclis-i Cemşîd ü Cem zîrâ ki hiffet istemez” demiştir. Bu mecliste herkes eşittir. Humar hoş görülebilir; ancak ağlamak ayıptır. Mecliste dünyanın fâniliği ve eldeki yaşama fırsatının kaçırılmaması düşüncesiyle hareket edilir. Zira bu fırsatı kaçırdığı için Cem bile pişmanlık duymuştur. Fâizî bunu, “Cem fırsatı fevte nâdim olmuş” mısraı ile ifade etmiştir. Bezm hali ile rezm (savaş) hali nöbetleşe yaşandığından bezmde rezme hasret çekilir. Çünkü birisinin varlığı diğerinin hasretle anılmasına sebep olur. Nedîm’in, “Zamân-ı rezm geçti şimdi vakt-i bezmdir söylen” mısraı da bu hususa işaret etmektedir.

Bir tasavvuf terimi olarak bezm-i Cem “zikir meclisi, zikir halkası, mürşidin irşad toplantısı” gibi mânalara gelir. Pîr-i mugan olarak da anılan mürşid rıtl-ı girân vasıtasıyla takdim ettiği aşk şarabı ile ilahî aşkı ve nefsi terbiye yollarını müridlerine telkin eder. Zikir meclisleri tarikatın özelliklerine göre farklılık arzeder. Bu anlamda bezm-i Cem ve benzeri törenlere genel olarak ayn-ı cem‘ de (aynü’l-cem‘) denilmektedir. “Toplantıların en faziletlisi” veya “tevhidin tâ kendisi” mânasına gelen bu terkipte yer alan cem‘ (جمع) kelimesi “toplanma, bir araya gelme” anlamında bir masdar ve tasavvufî bir terim olmakla beraber söyleyişteki yakınlığı sebebiyle Cem (جم) ile karıştırılmıştır. Aynı şekilde “göz, kaynak; hâlis” gibi mânalara gelen ayn (عين) kelimesi de âyin (آيين) ile karıştırıldığından tamlama halk arasında âyîn-i Cem şekline dönüşmüş ve bu şekilde kullanılır olmuştur. Ancak âyîn-i Cem sadece Bektaşî ve Alevîler’in toplantıları için kullanılan bir tabirdir.

Alevî ve Bektaşîler’de mahiyeti itibariyle bir içki ve eğlence meclisi özelliğine de sahip olarak icra edilen bu törenler, Alevîler’de hasat tamamlandıktan sonra dedelerin, bağlıları arasındaki ihtilâfları halletmek, dargınları barıştırmak, hediyelerini almak için köylere giderek düzenledikleri “görgü-sorgu” toplantıları başlamadan, Bektaşîler’de ise tarikata giriş yahut niyaz töreni bittikten sonra toplantı meclisinde dem almak, gülbank çekmek, nefesler okumak suretiyle yapılır (Mevlevîlik’teki ayn-ı cem‘ için bk. MEVLEVÎ ÂYİNİ).

Bezm-i Cem divan edebiyatı yanında başta Bektaşî şairleri tarafından olmak üzere halk edebiyatında da “içki meclisi” anlamında kullanılmıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Levend, Divan Edebiyatı, s. 156-157; Pakalın, I, 125; Mustafa Nihat Özön, Edebiyat ve Tenkit Sözlüğü, İstanbul 1954, s. 28, 80; Abdülbâki Gölpınarlı, Mevlevî Âdâb ve Erkânı, İstanbul 1963, s. 9, 101-102; a.mlf., Tasavvuftan Dilimize Geçen Deyimler ve Atasözleri, İstanbul 1977, s. 68-69, 138-139; a.mlf., Mesnevî Şerhi, İstanbul 1985, I, 284; II, 256-257; Şevket Kutkan, Nedim Divanından Seçmeler, İstanbul 1981, s. 243; İskender Pala, Ansiklopedik Dîvân Şiiri Sözlüğü, Ankara 1989, I, 175, 182-183; “Bezm-i Cem”, TDEA, I, 423.

İskender Pala