BİRCENDÎ

البرجندي

Nizâmüddîn Abdülalî b. Muhammed Hüseyn el-Bircendî el-Hanefî (ö. 934 / 1527-28 [?])

Matematik, astronomi ve fıkıh âlimi.

Fâzıl Bircendî diye bilinir; hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. IX. (XV.) yüzyılın ortalarında, bundan 100 yıl öncesine kadar önemli bir kültür merkezi olan İran’ın Afganistan ve Özbekistan sınırlarına yakın şehirlerinden Bircend’de doğduğu sanılmaktadır.

İlk öğrenimini de muhtemelen Bircend’de yapan Bircendî’nin daha sonra o devrin büyük bir ilim merkezi olan Herat’ta okuduğu anlaşılmaktadır. Hayatı hakkında en geniş bilgiyi veren tarihçi Hândmîr Habîbü’s-siyer adlı eserinde Bircendî’nin Mansûr b. Muînüddin Kâşânî, Kemâleddin Hüseyin el-Konevî, Seyfeddin Ahmed b. Yahyâ et-Teftâzânî, Kemâleddin Mes‘ûd-ı Şirvânî gibi zamanının aklî ve naklî ilimler alanındaki en büyük âlimlerinden feyiz aldığını, hocalarının ve kendisinin bilgi ve faziletçe çok değerli kimseler olduğunu söylemektedir. Ona göre Bircendî matematik ve astronomi alanlarında büyük bir otorite olması yanında çağının diğer ilimlerine de vâkıf, dindar, faziletli, örneğine az rastlanan bir kimse idi. Nitekim bütün eserlerinden onun samimi bir dindar olduğu anlaşılmakta, eserleri üzerinde çalışanlar da bu özelliğine dikkat çekmektedirler. İsminden sonra hemen daima “el-Hanefî” nisbesini kullanarak bu mezhebe mensubiyetini ısrarla vurgulamaktadır. Belki bu yüzden, Şah İsmâil’in emriyle öldürülen hocası Herat müftüsü Seyfeddin et-Teftâzânî’nin âkıbetine uğramamak için hayatının son yıllarında Osmanlı ülkesine gitmişti. Ziriklî onun İstanbul’a gittiğini ve burada Kāsım b. Kutluboğa’nın şerhetmeye başlayıp yarım bıraktığı Şerhu’n-Nukāye’yi tamamladığını belirtir. Ayrıca Bircendî’nin, Yavuz Sultan Selim’e şehzade iken sunduğu Tuhfe-i Selîmî adlı eserinin mukaddimesinden Trabzon’a da gittiği ve orada şehzade ile görüştüğü anlaşılmaktadır.

Ölüm tarihi hakkında hicrî 911, 916, 924, 932, 934 ve 935 gibi çok değişik rivayetler bulunmakta ve bunlardan 932 (1525-26) veya 934’ün (1527-28) gerçeğe yakın olduğu tahmin edilmektedir.

Eserleri. Çok iyi yetiştiği anlaşılan Bircendî, Uluğ Bey ve Ali Kuşçu’dan sonra İslâmî ilim geleneğini en iyi temsil edenlerden biri olup matematik, astronomi, takvim, rasat, rasat aletleri, coğrafya, fıkıh ve usul alanlarında önemli eserler kaleme almıştır. Çalışmalarının birçoğu şerh, hâşiye ve ta‘likat türünden eserler olmakla birlikte ele aldığı kitaplara önemli katkılar yaptığı görülmektedir. Bütün eserleri yaşadığı devirde ve daha sonra İslâm dünyasında büyük rağbet görmüştür. Bunu kitaplarına ait yazma nüshaların dünyanın birçok kütüphanesinde ve çok sayıda mevcut olmasından anlamak mümkündür. Eserlerinin istinsahı 100 yıl öncesine kadar Osmanlı ülkesinde, İran’da ve Türkistan’da devam ettiği gibi bazı eserleri de birkaç defa basılmıştır. Çoğu Arapça, bir kısmı da Farsça olan eserleri şunlardır: 1. Hâşiye Ǿalâ Şerhi’l-Mülehhas. Çagmînî’nin el-Mülahhas fi’l-heyǿe adlı eserine Kādîzâde-i Rûmî’nin yazdığı şerhe bir hâşiye olup yazarın en tanınmış kitabıdır. Otuz kadarı Süleymaniye Kütüphanesi’nde olmak üzere Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli kütüphanelerinde eserin yüzden fazla yazma nüshası mevcuttur. Kitap ayrıca İstanbul’da yayımlanmıştır (1286, 1290). 2. Şerhu’r-Risâleti’ş-Şemsiyye fi’l-hisâb. A‘rec diye de tanınan Nizâmeddin en-Nîsâbûrî’nin kitabının şerhi olup bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulunmaktadır (Hamidiye, nr. 879). 3. Risâle der MaǾrifet-i Takvîm. Bîst Bâb der Takvîm adıyla da tanınan bu Farsça eser takvimlerin karşılaştırılması hakkında tek makaleden ibaret bir risaledir. Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nde (Veliyyüddin Efendi, nr. 2283/2) ve diğer bazı kütüphanelerde (bk. Storey, II, 81) nüshaları bulunan eseri Muzaffer b. Kāsım Cünebâdî Şerh-i Bîst Bâb der Takvîm adıyla şerhetmiş ve Şah Abbas’a (1587-1629) sunmuştur. Bu şerh Tahran’da 1271’de (1854-55) ve daha sonraki yıllarda birkaç defa basılmıştır. 4. Şerh-i Bîst Bâb der Usturlâb. Farsça yazılan bu eser Nasîrüddîn-i Tûsî’nin Bîst Bâb fî maǾrifeti usturlâb adlı kitabının şerhidir. Başta Süleymaniye (Bağdatlı Vehbi, nr. 992; Ayasofya, nr. 2648; Yazma Bağışlar, nr. 1352; Şehid Ali Paşa, nr. 1820/2; Serez, nr. 3828/ 2) olmak üzere Türkiye’de ve dünyanın çeşitli kütüphanelerinde birçok yazma nüshası bulunmaktadır. 5. Şerh-i Zîc-i Cedîd-i Sultânî (Hall-i Zîc-i Cedîd-i Sultânî). Bircendî’nin Farsça kaleme aldığı bu eser, Semerkant rasathanesinde Uluğ Bey’in etrafında toplanan Kadîzâde-i Rûmî, Gıyâseddin Cemşid el-Kâşî ve Ali Kuşçu gibi ilim adamlarının gözlem ve hesaplarına göre hazırlanan Zîc-i Uluğ Bey adlı büyük eserin birçok şerhinden en önemlisidir. Eserde on iki hayvanlı Çin-Türk takvimi hakkında başka kaynaklarda bulunmayan geniş bilgiler yer alır. Müellifin en önemli eserlerinden biri olan Şerh-i Zîc’in Topkapı Sarayı Müzesi (Hazine, nr. 1714; III. Ahmed, nr. 3489), Süleymaniye (Hamidiye, nr. 84), Nuruosmaniye (nr. 2929), Kandilli Rasathanesi (nr. 235) kütüphaneleriyle yurt dışındaki bazı kitaplıklarda çeşitli nüshaları vardır. 6. Tuhfe-i Selîmî. TaǾyîn-i Semt-i Kıble-i Trabzon olarak da anılan eser, Trabzon’da kıble yönünün belirlenmesi için 911 (1505) yılında Farsça olarak yazılmış ve Şehzade Selim’e (Yavuz Sultan Selim) sunulmuştur. Kitapta müellif adı olarak Abdülalî b. Muhammed Rûşenî yazılıdır. Rûşenî nisbesi Bircendî’nin ya mahlasıdır veya onun Rûşenî tarikatına mensup olduğunu göstermektedir. Eserin bilinen tek nüshası İstanbul


Üniversitesi Kütüphanesi’ndedir (FY, nr. 71). 7. Şerhu’t-Tezkireti’n-Nasîriyye. Nasîrüddîn-i Tûsî’nin astronomiye dair kitabının geniş bir şerhidir. Bazı nüshaları Râgıb Paşa (nr. 922) ve Kayseri Râşid Efendi (nr. 11300/2) kütüphaneleriyle yurt dışında çeşitli kütüphanelerde bulunmaktadır. Eser 1729’da Sanskritçe’ye tercüme edilmiş, ayrıca 1885’te Hindistan’da Leknev’de basılmıştır. 8. Şerhu’l-Menâr. Bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’nde (Yusuf Ağa, nr. 186) kayıtlı bulunan eser Zübdetü’l-Usûl adını taşımaktadır. Ebü’l-Berekât en-Nesefî’nin fıkıh usulüne dair Menârü’l-envâr’ına yapılmış bir şerhtir. Kimliği tam olarak bilinmeyen Gazi Ubeydullah Han’a dua ile başlayan kitabın başında “amel-i Hârizm” kaydı yer almaktadır; bazı kaynaklara göre Bircendî bu eseri İstanbul’da tamamlamıştır. 9. Hâşiye Ǿale’r-Risâleti’l-ǾAdudiyye. Adudüddin el-Îcî’nin eserinin şerhi olup münazara ve bahis* âdâbı hakkındadır (Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 2314/4; Harput, nr. 215/2; Esad Efendi, nr. 3038/3; Yusuf Ağa, nr. 372/5). 10. Şerhu’n-Nukaye muhtasarü’l-Vikaye. Sadrüşşerîa Ubeydullah b. Mes‘ûd’un eserinin şerhi olup Hanefî fıkhına dairdir. Birçok yazma nüshası bulunan eser (Râgıb Paşa Ktp., nr. 575; Murad Molla Ktp., nr. 930; Nuruosmaniye Ktp., nr. 1659; Süleymaniye Ktp., Cârullah, nr. 758; Bağdatlı Vehbi, nr. 446; Yenicami, nr. 482; Yusuf Ağa, nr. 229) 1884’te Leknev’de dört cilt halinde basılmıştır. 11. Şerhu Tahrîri’l-Mecistî. Nasîrüddîn-i Tûsî’nin, Batlamyus’un el-Mecistî adlı eseri üzerine yazdığı Tahrîrü’l-Mecistî adlı kitabının en iyi şerhi olarak kabul edilmektedir. 12. Risâle fî âlâti’r-rasad. Gözlem aletleri üzerine yazılmış olup bilim tarihçileri bu kitabın çok önemli olduğunu söylemektedirler. 13. Meşâriku’l advâǿ fî maǾrifeti kemmiyyeti mâ beyne tulûǾi’l-fecr ve tulûǾi’ş-şems. Fecir vaktiyle güneşin doğuşu arasındaki süreden bahseder. 14. Risâle der EbǾâd-ı Ecrâm. Gök cisimlerinin uzaklıkları ve büyüklüklerine dairdir. 15. Kitâbü’l-Memâlik ve’l-mesâlik (ǾAcâǿib-i Bilâd). Bir coğrafya kitabı olup ǾAcâǿibü’l-büldân veya BedâyiǾ-i Âsâr-ı Heft İklîm adlarıyla da bilinmektedir. 16. Risâle-i Heyǿet. Farsça olan bu eser astronomi ve coğrafya hakkında kısa bir mukaddime ile dört küçük makaleden oluşmaktadır; Bircendî’ye ait olup olmadığı tartışmalıdır (son altı kitabın Türkiye dışındaki kütüphanelerde bulunan yazma nüshaları için bk. GAL Suppl., II, 591; Storey, II, 81-82).

BİBLİYOGRAFYA:

Leknevî, el-Fevâǿidü’l-behiyye, s. 15; Ebü’l-Kāsım Kurbânî, Zindegînâme-i Riyâzîdânân-ı Devre-i İslâmî, Tahran 1986, s. 173-175; Hândmîr, Habîbü’s-siyer, III, 15, 158, 349; Suter, Die Mathematiker, I, 187-188; Storey, Persian Literature, II, 54, 70-71, 80-82; Serkîs, MuǾcem, I, 547; Brockelmann, GAL Suppl., I, 865, 930-931; II, 273, 591; Osman Turan, Oniki Hayvanlı Türk Takvimi, İstanbul 1941; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, I, 586; Safâ, Edebiyyât, V, 344-347; Kehhâle, MuǾcemü’l-müǿellifîn, XIII, 398; a.mlf., el-Müstedrek, Beyrut 1406/1985, s. 390; Aydın Sayılı, Observatory in Islam, Ankara 1960, s. 26; Ziriklî, el-AǾlâm (Fethullah), IV, 30; D. Pingree, “ǾAbd-al ǾAlī Bīrjandı”, EIr., I, 96.

Cengiz Aydın – Gülseren Aydın