BUÂS

بعاث

Medine’nin güneydoğusunda bulunan bir vahanın ve burada meydana gelen savaşın adı.

Medineli Evs ve Hazrec kabileleri arasında 120 yıl devam eden savaşların sonuncusunun vuku bulduğu Buâs mevkii, İslâmiyet’ten önce Yesrib adıyla bilinen Medine’ye 2 fersah uzaklıkta ve Benî Kurayza toprakları üzerinde bulunmakta idi. Hicretten beş veya altı yıl önce (617) cereyan eden ve “Yevmü Buâs” diye bilinen bu savaş, Evs kabilesinden bir kişinin Hazrec’e sığınan bir yabancıyı öldürmesi üzerine başlamıştır. Evs kabilesinin başında Hudayr el-Ketâib, Hazrecliler’in başında ise Amr b. Nu‘mân el-Beyâzî bulunuyordu. Her iki kabilenin ileri gelenlerinden pek çok kimsenin hayatını kaybettiği savaş Hazrec lideri Amr’ın bir okla öldürülmesi ve Evsliler’in zaferiyle sonuçlandı. Buâs Savaşı’nın hâtırasına birçok şiir söylenmiştir.

İslâmiyet’in Medine’de yayılmasında ve Hz. Peygamber ile müslümanların oraya hicret etmesinde Buâs Savaşı’nın müsbet tesirleri olmuştur. Savaşı kaybeden Hazrecliler’den altı kişi daha sonra Mekkeliler’le anlaşma yapmak istemişler, Ebû Cehil’in buna engel olması üzerine bi‘setin on birinci yılına (620) rastlayan hac mevsiminde Hz. Peygamber ile Akabe’de görüşerek İslâmiyet’i kabul etmişlerdir. Hz. Peygamber onlardan kendisini Yesrib’e götürüp himaye etmelerini ve İslâmiyet’in orada yayılmasına yardımcı olmalarını istedi. Onlar da Evs kabilesiyle aralarında yıllardır süren savaşların sebep olduğu düşmanlığın bu yeni din sayesinde ortadan kalkacağını umduklarını söylediler ve Yesrib’e dönünce İslâmiyet’in yayılmasına çalıştılar. Bi‘setin on ikinci yılında (621) onu Hazrecli, ikisi Evsli on iki kişilik bir müslüman grup Mekke’ye giderek Akabe’de Hz. Peygamber ile görüştü ve ona biat etti. Hz. Âişe’nin, “Buâs Allah’ın Resûlullah için hazırlamış olduğu bir gündü...” (Buhârî, “Menâkıbü’l-ensâr”, 1, 27) sözü bu tarihî gerçeği ifade etmektedir. Böylece birbirine düşman olan Evs ve Hazrec kabileleri İslâm kardeşliğinde birleşmişler ve Medine’de İslâm’ın gelişip yayılmasına uygun bir zemin hazırlamışlardır.

BİBLİYOGRAFYA:

Buhârî, “Menâkıbü’l-ensâr”, 1, 27; İbn Sa‘d, et-Tabakāt, I, 218-219; III, 604; IV, 384-385; Ebü’l-Ferec el-İsfahânî, el-Egānî, Beyrut 1962, III, 39-41; XVII, 67-75; Yâkut, MuǾcemü’l-büldân, I, 451-452; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, I, 671, 677-678, 683; II, 95; İbn Hacer, Fethu’l-bârî, Kahire 1959, VIII, 111-112; Tecrid Tercemesi, X, 6-7; Semhûdî, Vefâǿü’l-vefâǿ, I, 166, 172, 195, 198, 208, 209, 215, 219; Diyârbekrî, Târîħu’l-ħamîs, I, 292; Halebî, İnsânü’l-Ǿuyûn, Kahire 1964, II, 159-160; Cevâd Ali, el-Mufassal, IV, 138-140; VI, 536; Hamîdullah, İslâm Peygamberi, I, 159-170; 198-199; Köksal, İslâm Târihi (Mekke), V, 143-144; Fr. Buhl, “Bu’âs”, İA, II, 742; C. E. Bosworth, “BuǾath”, EI² (Fr.), I, 1322.

Asri Çubukçu