BUHTÎŞÛ‘

بختيشوع

Abbâsîler döneminde hekim olarak ün yapan bir Nestûrî hıristiyan ailesinin adı.

Buhtîşû‘ (Bahtîşû‘) ailesinden yetişen ilk hekimler, I. Hüsrev’in (Enûşirvân, 531-579) zamanında kurulan Cündişâpûr tıp okulunda öğrenim görmüş ve oradaki hastahanede yaptıkları başarılı çalışmalarla adlarını duyurmuşlardı. 765’te Bağdat’ın hilâfet merkezi oluşundan sonra 250 yıl süreyle Abbâsî sarayına hekim veren bu aileden yetişmiş tabipler, gerek yaptıkları tercümelerle gerekse telifleriyle İslâm tıbbının gelişmesine önemli katkılarda bulunmuşlardır.

Buhtîşû‘ ailesinden yetişen hekimler şunlardır: I. Buhtîşû‘, I. Cibrâîl, Curcîs, II. Buhtîşû‘, II. Cibrâîl, III. Buhtîşû‘, I. Ubeydullah, Yuhannâ, IV. Buhtîşû‘, III. Cibrâîl, II. Ubeydullah. Bunlardan ilk ikisi hakkında kaynaklarda yeterli bilgi yoktur. Ayrıca III. Buhtîşû‘un oğlu olan ve uzun yıllar Halife Muktedir-Billâh’ın hekimliğini yapan I. Ubeydullah ile Halife Mütevekkil-Alellah’ın oğlu Muvaffak’ın özel hekimi Yuhannâ (Yahyâ) ve yine Muktedir-Billâh ve Râzî-Billâh’ın saraylarında hekimlik görevi yapmış olan Yuhannâ’nın oğlu IV. Buhtîşû‘ (ö. 941) hakkında da ayrıntılı bilgi mevcut değildir. Bunlardan Yuhannâ’nın ünlü bir hekim olmasının yanı sıra Grekçe ve Süryânîce’yi iyi bildiği ve bu dillerden Arapça’ya tercümeler yaptığı, bu arada Kitâb fîmâ yahtâcü ileyhi’t-tabîb min Ǿilmi’n-nücûm adlı bir eser kaleme aldığı bilinmektedir (bk. İbn Ebû Usaybia, s. 276-277; DMBİ, I, 604-605).

Curcîs b. Cibrâîl (جرجيس بن جبرائيل) (ö. 152/769). Cündişâpûr tıp okulunda yetişen Buhtîşû‘ hekim sülâlesinin üçüncü üyesidir. I. Buhtîşû‘un torunu, I. Cibrâîl’in oğlu olduğu için Curcîs b. Cibrâîl b. Buhtîşû‘ künyesiyle anılır. Curcîs Cündişâpûr Tıp Okulu’nda hoca ve oradaki hastahanenin başhekimi idi. 148’de (765) Halife Mansûr’un midesinden rahatsızlanması üzerine Bağdat’a çağırıldı. Hastahanenin yönetimini oğlu Buhtîşû‘a bırakıp öğrencilerinden Îsâ b. Şuhlaf (Şehlâ) ile İbrâhim’i yanına alarak Bağdat’a gitti ve halife iyi oluncaya kadar yanında dört yıl kaldı. Hâzık bir hekim olmasının yanı sıra kılık ve kıyafetiyle, vakar ve sohbetleriyle Mansûr’un takdirini kazandı. Hanımı ihtiyar ve hasta olduğu için Bağdat’taki hizmetini öğrencileri görüyordu. Bu durumu öğrenen halife kendisine üç tane Rum câriye hediye ettiyse de o dinî gerekçelerle bunları kabul etmedi. Bu davranışından hoşlanan halife ona en güzel köşklerinden birini tahsis etti. 769 yılında hastalandı ve Cündişâpûr’a dönmek için izin istedi; halife kendisine 10.000 dinar vererek onu memleketine gönderdi. Curcîs kısa bir süre sonra orada öldü.

Curcîs b. Buhtîşû‘ Bağdat’ta kaldığı süre zarfında Halife Mansûr’a Yunanca ve Süryânîce’den birçok nakiller ve tercümeler yaptı. Bu arada Künnâş adıyla Süryânîce bir tıp kitabı derledi ve eser daha sonra Huneyn b. İshak tarafından Arapça’ya tercüme edildi. Ebû Bekir er-Râzî’nin bu kitaptan iktibaslar yaptığı söylenir.

BİBLİYOGRAFYA:

İbnü’l-Kıftî, İħbârü’l-Ǿulemâǿ (Lippert), s. 100; İbn Ebû Usaybia, ǾUyûnü’l-enbâǿ, s. 183-186, 276-277; Ebü’l-Kasım Sebâh, Ferheng-i Ħaverşinâsân, Tahran, ts., s. 81-83; el-Muktetaf, Beyrut 1876, I, 145-146; Brockelmann, GAL, I, 414; Ziriklî, el-ǾAlâm, II, 143; el-Kāmûsü’l-İslâmî, I, 657; Sezgin, GAS, III, 209-210; M. Ullmann, Die Medizin im Islam, Leiden 1970, s. 108; Âzertâş Âzernûş, “Âl-i BuħtîşûǾ”, DMBİ, I, 602-605.

Hasan Doğruyol


Buhtîşû‘ b. Curcîs

(بختيشوع بن جرجيس)

(ö. 185/801).

Ebû Cibrâîl (Cibrîl) künyesiyle de anılan II. Buhtîşû‘ Cündişâpûr’da doğdu ve tahsilini orada yaptı. Babası Curcîs oradaki hastahanenin başhekimi iken oğlu da onun yardımcılığını yapıyordu. 765 yılında Halife Mansûr’u tedavi etmek üzere Curcîs Bağdat’a çağrılmış ve orada dört yıl kalmıştı. Bu süre zarfında II. Buhtîşû‘ Cündişâpûr Hastahanesi’nin başhekimliğini üstlenmişti. Daha sonra Halife Mehdî’nin oğlu Mûsâ el-Hâdî ağır bir hastalığa yakalanınca Curcîs öldüğü için bu defa oğlu II. Buhtîşû‘ Bağdat’a çağrılmış, fakat o gelinceye kadar veliaht vefat etmişti. Halife Mehdî, Ebû Kureyş Îsâ, Abdullah et-Tayfûr ve Dâvûd b. Serâbiyûn gibi saray hekimlerinin kıskançlığı ve karısı Hayzürân’ın kaprisleri yüzünden onu Cündişâpûr’a geri göndermek zorunda kaldı. II. Buhtîşû‘ asıl şöhretine Hârûnürreşîd döneminde kavuştu. 787’de halife bir baş ağrısına yakalanınca Yahyâ b. Hâlid el-Bermekî’ye saray hekimlerinin bilgisizlik ve tedavideki başarısızlıklarından yakınarak ondan iyi bir hekim bulmasını istemişti. Bunun üzerine Yahyâ II. Buhtîşû‘u Bağdat’a getirtti. Bir imtihandan sonra halife onu başhekimliğe tayin etti ve kendisine maddî ve mânevî her türlü imkânı sağladı.

Bağdat’ta ölen II. Buhtîşû‘un Künnâşü’l-muħtasar ile oğlu Cibrâîl için yazdığı Kitâbü’t-Tezkire adlı iki eserinden söz edilmektedir. Bu eserleriyle onun İslâm tıbbına önemli katkılarda bulunduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Ebû Bekir er-Râzî tıp ansiklopedisi mahiyetindeki el-Hâvî adlı ünlü eserinde yirmiye yakın yerde ona atıflarda bulunmuştur.

BİBLİYOGRAFYA:

İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist, s. 413; İbnü’l-Kıftî, İhbârü’l-Ǿulemâǿ (Lippert), s. 100, 126-127, 132-146; İbn Ebû Usaybia, ǾUyûnü’l-enbâǿ, s. 186-187, 209, 276-277; Sezgin, GAS, III, 210-211, 226-227, 243; M. Ullmann, Die Medizin im Islam, Leiden 1970, s. 109; Sarton, Introduction, I, 537; C. Brockelmann, “Bahtişû”, İA, II, 239-240; D. Sourdel, “BukhtīshūǾ”, EI² (İng.), I, 1298; Âzertâş Âzernûş, “Âl-i Buħtîşû”, DMBİ, I, 603-605.

Mahmut Kaya






Cibrâîl b. Buhtîşû‘

(جبرائيل بن بختيشوع)

(ö. 213/828).

Buhtîşû‘ sülâlesinin en hâzık hekimlerinden olan II. Cibrâîl, babası II. Buhtîşû‘ tarafından yetiştirilmiş ve 791’de Bermekîler’den Ca‘fer b. Yahyâ’ya özel hekimi olması için takdim edilmiştir. Hârûnürreşîd’in câriyelerinden birinin hastalığını başarılı şekilde tedavi ettikten sonra da saraya girmiştir. Halifenin dostluğunu kazanmış, fakat onun İran’daki son hastalığı sırasında keyfî davrandığı iddiasıyla gözden düşürülmüş ve buradaki bir papazın kışkırtmaları sonucunda ölüme mahkûm edilmiştir. Vezir Fazl cezayı infaz ettirmemiş, Emîn halife olunca da yeniden saray hekimliğine getirilmiştir. Me’mûn Emîn’i tahttan indirince yeniden hapsedilmiş, ancak vezir Hasan b. Sehl’in ağır bir hastalığa yakalanması üzerine yeniden göreve çağrılmıştır (817). Bir müddet sonra ise yeniden gözden düşmüş, kendisine ihtiyaç duyulunca da tekrar vazifesine iade edilmiştir (827). Me’mûn’u yakalandığı bir hastalıktan çok çabuk kurtarması sayesinde daha önceleri elinden alınmış olan bütün servet ve itibarı kendisine iade edilmişse de bir yıl sonra ölmüştür. Mezarı Medâin’deki St. Sergius Manastırı’ndadır.

Klasik kaynaklar içinde II. Cibrâîl’in biyografisi için on dört sayfa ayıran İbnü’l-Kıftî (bk. İħbârü’l-Ǿulemâ, s. 132-146), bu ünlü hekimin kütüphanesinde kâtibi tarafından tutulan ve kendisinin üzerinde düzeltmeler yaptığı gelir defterini gördüğünü anlatır. Buna göre sadece Hârûnürreşîd’e hekimlik yaptığı yirmi üç yıl zarfında, ayda 10.000 dirhem olmak üzere, diğer hediyelerle birlikte kazancının 2.300.000 dirhem olduğu anlaşılmaktadır. Bu da İslâm halifelerinin din ve milliyet farkı gözetmeksizin ilmin gelişmesi için her türlü imkânı sağladıklarının bir başka belgesi sayılabilir.

Üç halifenin özel hekimliğini yapmış olan II. Cibrâîl’in İslâm dünyasında tıp ilminin gelişmesine önemli katkılarda bulunduğu söylenebilir. Çünkü Grekçe, Süryânîce ve Farsça’dan Arapça’ya tercümelerin yapıldığı, Beytülhikme’de telif, tercüme ve tedvîn* işlerinin en yoğun olduğu bir dönemde yaşamış olan böylesine ünlü bir hekimin bu hareketin dışında kaldığı düşünülemez.

Eserleri. Risâle ile’l-Meǿmûn fi’l-matǾam ve’l-meşreb, Kitâb fi’l-Bâh, Sıfâtü’n-nâfiǾa ketebehâ li’l-Meǿmûn, Makāle fi’l-Ǿayn (bu eserlerin yazmaları için bk. Sezgin, III, 226-227).

Bunlardan başka İbn Ebû Usaybia şu eserleri de zikretmektedir. Risâle muhtasara fi’t-tıb, Künnâşe, Kitâb fî sınâǾati’l-bahûr, Kitâbü’l-Medħal ilâ sınâǾati’l-mantık.

BİBLİYOGRAFYA:

İbnü’l-Kıftî, İhbârü’l-Ǿulemâǿ (Lippert), s. 132-146; İbn Ebû Usaybia, ǾUyûnü’l-enbâǿ, s. 187-201; Ebü’l-Ferec [İbnü’l-İbrî], Târîħu muħtasari’d-düvel [baskı yeri ve yılı yok], s. 131; Sezgin, GAS, III, 226-227; Sarton, Introduction, I, 573; Âzertâş Âzernûş, “Âl-i BuħtîşûǾ”, DMBİ, I, 603-604.

Hasan Doğruyol





Buhtîşû‘ b. Cibrâîl

(بختيشوع بن جبرائيل)

(ö. 256/870).

III. Buhtîşû‘ bu aileden yetişen altıncı hekim olarak babası Cibrâîl b. Buhtîşû‘un 828’de Medâin’de ölümü üzerine Halife Me’mûn tarafından saray başhekimliğine getirilmiş ve halifenin Bizans seferleri sırasında daima yanında bulunmuştur.

Kaynakların verdiği bilgiye göre meslekî şöhretinin yanı sıra halifeleri dahi kıskandıracak kadar mal ve servet edinen III. Buhtîşû‘un bu sebeple birkaç defa başı derde girmiştir. Nitekim Halife Vâsik’in veziri Muhammed b. Abdülmelik (İbnü’z-Zeyyât) ile İbn Ebû Duâd onun şöhret ve servetini, halife nezdindeki itibarını kıskandıkları için her vesile ile aleyhinde bulunuyorlardı. Nihayet halife ikna edilerek 844’te bütün servetine el kondu ve kendisi Cündişâpûr’a sürgün edildi. Ancak bu olaydan dört yıl sonra Vâsik’in tutulduğu istiska (hydropsie) hastalığını tedavide hekimler başarısız kalınca tekrar Bağdat’a çağırıldıysa da o gelmeden halife öldü. Vasik’in yerine geçen Mütevekkil-Alellah’ın devrinde yeniden eski itibarına kavuşan III. Buhtîşû‘ bu dönemde de büyük bir servet edindi. Gerek giyim kuşamıyla gerekse evinin dekor ve konforuyla Halife Mütevekkil’i taklit ediyordu. Sahip olduğu geniş imkânlar sayesinde ünlü mütercim Huneyn b. İshak’a Galen’in (Câlînûs) eserlerini Arapça’ya çevirmesi için büyük paralar vermekle beraber aynı zamanda Mütevekkil’in ona karşı olan sevgisinden dolayı onu kıskanıyordu. Nihayet meslek ahlâkıyla bağdaşmayan bazı hareketleriyle Huneyn b. İshak’ı halifenin gözünden düşürmeyi başardı. Fakat aşırı kıskançlık ve servet düşkünlüğü sebebiyle sonunda kendisi de gözden düştü; 858’de tekrar servetine el konarak Bahreyn’e sürgün edildi ve orada öldü.

Çok hareketli bir ömür süren III. Buhtîşû‘un klasik kaynaklarda yalnız Kitâbü’l-Hacâme Ǿalâ tarîki’l-mesǿele ve’l-cevâb adlı bir tek eserinden söz edilirken (İbn Ebû Usaybia, s. 209) yeni araştırmalarla bunların sayısı altıya çıkmıştır: Risâletühü’lletî Ǿamilehâ ile’l-Meǿmûn fî tedbîri’l-beden cevâben Ǿan kitâbihî yesǿelü zâlike, Nesâǿihu’r-ruhbân fi’l-edviyeti’l-mürekkebe, Muħtasar bihasebi’l-imkân fî Ǿilmi’l-ezmân ve’l-ebdân, Risâle fîhâ nüket min mahfiyyâti’r-rumûz fi’t-tıb, Nebze fi’t-tıb (bk. Sezgin, III, 243).

BİBLİYOGRAFYA:

İbnü’l-Kıftî, İħbârü’l-Ǿulemâǿ (Lippert), s. 102-104; İbn Ebû Usaybia, ǾUyûnü’l-enbâǿ, s. 201-209; C. Zeydan, Medeniyyet-i İslâmiyye, III, 307-308; Ziriklî, el-ǾAlâm, II, 12; Browne, Arabian Medicine, Cambridge 1962, s. 23-24; Sezgin, GAS, III, 243; M. Ullmann, Die Medizin im Islam, Leiden 1970, s. 109-110; Y. Kumeyr, İslâm Felsefesinin Kaynakları (trc. Fahrettin Olguner), İstanbul 1976, s. 160-161; S. Ammar, Médecins et médecine de l’Islam, Paris 1984, I, 110-112; C. Brockelmann, “Bahtişû”, İA, II, 239-240; D. Sourdel, “Bukhtīshū”, EI² (İng.), I, 1298; Âzertâş Âzernûş, “Âl-i Buħtîşû”, DMBİ, I, 604.

Ali Haydar Bayat





Cibrâîl b. Ubeydullah

(جبرائيل بن عبيد الله)

(ö. 396/1006).

III. Cibrâîl 311’de (923) Bağdat’ta doğdu. Babası I. Ubeydullah, Halife Muktedir-Billâh’ın hizmetinde maliye memuru olarak bulundu. Babasının ölümünden sonra annesi bir hekim ile evlendi. Cibrâîl tıp öğrenimine üvey babasının yanında başladı. Annesinin ölümü üzerine öğrenimini tamamlamak için halifenin doktorlarından Hürmüz’e başvurarak ondan faydalandı; ayrıca Bağdat Bîmâristanı’nda İbn Yûsuf el-Vâsıtî’den de ders aldı.

Daha ilmî hayatının başlarında iken Adudüddevle tarafından Şiraz’a çağrıldı. Burada valiye göz hastalıkları hakkında bilgiler vererek onun takdirini kazandı. 968’de Adudüddevle’nin halasının kocası Kûkin’in (Kevkebeyn) mafsal ağrısı ve kaşıntı şikâyetlerini tedavi edince kendisine çok büyük armağanlar verildi. Daha sonra Bağdat’a dönerek yeniden bîmâristandaki görevine başladı. Burada bir yandan saray hekimi olarak görev yaparken bir yandan da haftada iki gün bîmâristanda çalışıyor ve karşılığında 300’er dirhem alıyordu. Ebü’l-Kāsım b. Abbâd’ın mide ağrılarını tedavi etmek üzere Rey şehrine gitti ve kendisinin hizmetinde bulundu. Bu sırada Ebü’l-Kāsım b. Abbâd’a Rey’de bir tıp merkezinin açılmasını tavsiye etti; bu merkezi kurduktan sonra yine Bağdat’a döndü. Bir ara Deylem Meliki Hüsrev Şah’ı tedavi


etmek amacıyla Deyleman’a gönderildi ve bir müddet orada melikin hizmetinde bulundu. Sonra Kudüs ve Şam’ı ziyaret etti. Bu sırada şöhreti Mısır’da da duyulmuştu. Fâtımî Halifesi Azîz b. Muiz el-Alevî onu Mısır’a çağırdıysa da mazeret beyan edip gitmedi. Daha sonra Mervânîler’den Mümehhidüddevle Ebü’l-Mansûr’un tedavisi için Meyyâfârikın’e (Silvan) gitti ve orada vefat ederek şehrin dışında Musallâ denilen yere gömüldü.

III. Cibrâîl hekimliğinin yanı sıra felsefe ve dinî meselelerle de ilgilenmiş ve bu konularda da eser vermiştir. Tıbba dair eserlerinde özellikle göz, solunum sistemi, kan ve akıl hastalıkları üzerinde durmuş, baş ağrılarının sebeplerini izaha çalışmış, nabız bozukluklarını ortaya koymuş ve bedenin temel unsurunun kan olduğunu savunmuştur.

Eserleri. 1. el-Künnâşü’l-kebîr. Genellikle el-Kâfî adıyla ün yapmış bir tıp kitabıdır. İbn Ebû Usaybia’nın kaydettiğine göre beş ciltten ibaret olup soru-cevap tarzında kaleme alınmıştır. Eserin III. cildi Kütahya’da Vâhid Paşa Kütüphanesi’nde kayıtlıdır (nr. 2832). 2. el-Künnâşü’s-sagīr. Bu eser de tıbba dair olup 200 varaktan ibarettir. 3. Fî ǾAsâbi’lǾayn. Göz sinirlerini konu alan bir risâledir. 4. Makāle fî enne efdale üstuksâti’l-beden hüve’d-dem. Burada bedenin temel unsurunun kan olduğu hususu açıklanır (bu dört eser için bk. Sezgin, III, 314). 5. Makāle fî elemi’d-dimâg bi-müşâreketi’l-miǾde ve’l-hicâbi’l-fâsıl beyne âlâti’l-gıdâ ve âlâti’n-nefes el-müsemmâ ziyâfregmâ. Diyafram ve midenin ortak etkileriyle baş ağrısının münasebetini açıklar. Eser Deylem Meliki Hüsrev Şah’a ithaf edilmiştir. 6. Kitâbü’l-Mutâbaka beyne kavli’l-enbiyâǿ ve’l-felâsife. İslâm literatüründe peygamberlerle felsefecilerin arasını telif eden ilk eser olarak zikredilir. 7. Makāle fi’r-red Ǿale’l-Yehûd. Yahudilere reddiye olup bekledikleri “mesîh”in Hz. Îsâ olduğunu beyan eden bir risâledir (son üç eser için bk. DMBİ, I, 605).

BİBLİYOGRAFYA:

İbnü’l-Kıftî, İħbârü’l-Ǿulemâǿ (Lippert), s. 102-106; Ziriklî, el-ǾAlâm, II, 101; el-Kāmûsü’l-İslâmî, I, 578; Sezgin, GAS, III, 314; M. Ullmann, Die Medizin im Islam, Leiden 1970, s. 110; D. Sourdel, “Bukhtīshū”, EI² (İng.), I, 1298; Âzertâş Âzernûş, “Âl-i Buħtîşû”, DMBİ, I, 605.

Hasan Doğruyol





Ubeydullah b. Cibrâîl

(عبيد الله بن جبرائيل)

(ö. 450/1058’den sonra).

Hayatı hakkında yeterli bilgi bulunmayan ve Ebû Saîd künyesiyle anılan II. Ubeydullah, Buhtîşû‘ hekim ailesinden III. Cibrâîl’in oğludur. Ünlü hekim İbn Butlân’ın (ö. 458/ 1066) çağdaşı ve yakın dostu olan Ubeydullah’ın Meyyâfârikın’de (Silvan) yaşadığı, hâzık bir hekim ve hıristiyan ilâhiyatını çok iyi bilen bir teolog olduğu kaynaklarda yer almaktadır. Teori ve pratik olarak tıbbın bütün ayrıntılarına vâkıf olan bu hekim zooloji ile de yakından ilgilenmiş ve bu alanda da eser vermiştir.

Eserleri. 1. er-Ravzatü’ŧ-ŧıbbiyye. Paul Sbath tarafından neşredilen bu eser (Kahire 1927) yine kendisine ait Tezkiretü’l-hâzır ve zâdü’l-müsâfir adlı kitabın muhtasarıdır. 2. Vücûbü’n-nazar Ǿale’t-tabîb fi’l-ahdâsi’n-nefsâniyye ve fî kevni’l-Ǿışkı maradan. Klasik kaynaklarda adı geçmeyen bu kitap, 1037 yılında tabiplerle felsefeciler arasında Basra’da cereyan eden bir tartışma üzerine kaleme alınmıştır. Tartışma, “Felsefeden bağımsız bir tıp ilmi olabilir mi veya felsefe bilmeyen tabip olabilir mi?” konusu üzerinde yoğunlaşmıştı. O sırada Bağdat’taki Bîmâristân-ı Adudî’de çalışmakta olan Ubeydullah’a başvuran Basralı tabipler ondan bu konuda bir eser yazmasını istediler. Dost ve meslektaşlarının isteklerini yerine getirmek üzere Ubeydullah bu eserini beş fasıl halinde kaleme aldı. Ubeydullah, çok kısa olan ilk üç fasılda tıbbın bağımsız bir ilim olduğunu ve tıp öğrenimi görmeyen mantıkçı ve felsefecilerin bu ilmi okutamayacaklarını, dördüncü fasılda psikolojik rahatsızlıkları ancak hekimlerin tedavi edebileceğini, beşinci fasılda ise aşkın (melankoli) bir hastalık olduğunu ispata çalışmıştır. Eser, birçok fizyolojik hastalığın sebebinin psikosomatik olduğunu ortaya koyması bakımından önemlidir.

Bilinen tek nüshası Leiden’de (Ms. Leiden, nr. 1332=Cod. 584,2 Warn) bulunan bu eseri Felix Klein-Franke Risâle fi’t-tıb ve’l-ahdâsi’n-nefsâniyye adıyla ve Almanca’ya çevirerek yayımlamıştır (Beyrut 1986). 3. Kitâbü TabâǿiǾi’l-hayevân ve ħavâssıhâ ve menâfiǾi aǾzâǿihâ. 4. Kitâbü’l-Hâs fî Ǿilmi’l-havâs. 5. Kitâbü Tahrîmi defni’l-ahyâǿ (bu eserlerin yazmaları ve bazılarıyla ilgili çalışmalar için Brockelmann ve Ullmann’ın bibliyografyadaki eserlerine bakınız). Ubeydullah b. Cibrâîl’in kaynaklarda adı geçen diğer başlıca eserleri de şunlardır: Menâkıbü’l-etibbâ, et-Tevâsül ilâ hıfzi’t-tenâsül, Nevâdirü’l-mesâǿil, Makāle fi’ħtilâfi’l-elbân. İbnü’l-Kıftî, Galen’in (Câlînûs) biyografisini yazarken, “Biri Ubeydullah b. Cibrâîl’den Câlînûs’un hayatı ve yaşadığı dönem hakkında tarihçiler arasındaki ihtilâfın nereden kaynaklandığını sormuş ve bu meseleyi araştırmasını istemişti; o da bu konuda uzunca bir risâle kaleme almıştı” dedikten sonra o risâleden bir sayfa kadar alıntı yapmaktadır (bk. İħbârü’l-Ǿulemâǿ, s. 126-127). Bu alıntıdan onun tıp tarihi alanında büyük bir otorite olduğu anlaşılmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

br>İbnü’l-Kıftî, İhbârü’l-Ǿulemâǿ (Lippert), s. 126-127; İbn Ebû Usaybia, ǾUyûnü’l-enbâǿ, s. 214; Brockelmann, GAL, I, 636-637; Suppl., I, 885-886; Sezgin, GAS, III, 144, 158, 352; M. Ullmann, Die Medizin im Islam, Leiden 1970, s. 110-112; a.mlf., Die Natur-und Geheimwissenschaften im Islam, Leiden 1972, s. 28; Ebû Saîd b. Buhtîşû‘, Risâle fi’t-tıb ve’l-ahdâsi’n-nefsâniyye (nşr. Felix Klein-Franke), Beyrut 1986, nâşirin mukaddimesi, s. 9-18; Âzertâş Âzernûş, “Âl-i Buħtîşû”, DMBİ, I, 605.

Mahmut Kaya