BÜNÂN b. MUHAMMED

بنان بن محمد

Ebü’l-Hasen Bünân b. Muhammed el-Hammâl (ö. 316/928)

Mısırlı zâhid ve sûfî.

Aslen Vâsıtlıdır. Bir süre Bağdat’ta hadis dersi aldıktan sonra gidip yerleştiği Mısır’da vefat etti. Kuşeyrî, daima doğruluk üzere hareket eden, “emir bi’l-ma‘rûf” ilkesini uygulayan Bünân’a Hammâl lakabının bir kadın tarafından verildiğini söyler. Bünân’ın azığını sırtına yüklenmiş bir halde hacca gitmekte olduğunu gören bu kadın ona, “Allah’a tevekkülün yok mu, yoksa sen hamal mısın?” diye sormuş, bu olaydan sonra “hammâl” onun lakabı olmuştur.

Cüneyd-i Bağdâdî’nin sohbetine devam eden, İbrâhim el-Havvâs’la tanışan Bünân, meşhur sûfîlerden Ebû Saîd el-Harrâz’ın (ö. 277/890) çağdaşı idi. Başta Sülemî olmak üzere bazı sûfî müellifler Bünân’ı Ebü’l-Hüseyin en-Nûrî’nin üstadı olarak kabul ederler. Sülemî, Ebü’l-Hasan Bünân b. Muhammed ile aynı tarihte ve aynı yerde vefat eden Ebü’l-Hüseyin b. Bünân’ı Ebû Saîd el-Harrâz’ın müridi olarak gösterir (Tabakat, s. 389). Süyûtî bu ikisini aynı şahıs sayar. Câmî ise Mısırlı Bünân b. Abdullah adlı başka bir mutasavvıftan bahseder. Ancak Süyûtî’nin de belirttiği gibi muhtemelen bir tek Bünân vardır, o da Ebû Saîd el-Harrâz’ın mürididir.

Bünân rızkı teminat altında görmeyi, emirleri yerine getirmeyi, Hakk’a sarılıp iki cihandan yüz çevirmeyi sûfîlerin en yüce hallerinden kabul eder. Ona göre sebepleri dikkate alma, sebeplerin sebebini (Allah’ı) dikkate almamaya yol açar; buna karşılık sebepleri hiçbir şekilde dikkate almamak da insanı bâtıl işlere sevkeder. Bünân burada tevekkül ile tedbir fikrini bağdaştırmaya çalışmakta, sebeplerin ilâhlaştırılmasına da terkedilmesine de karşı çıkmaktadır.

Bünân’a göre hal*ine hâkim olan veya sevgisini gizleyen gerçek sevgi mertebesine ulaşmamıştır. Sevgilisi uğrunda her türlü sıkıntıya katlanmayı göze almayan, başka kimselerin nimetlerden aldıkları zevk kadar sevgi yolunda çekilen eziyetlerden zevk almayan sevgiden bahsedemez. İnsan kulluğunu rabbine tahsis ederse o da inayetini insana tahsis eder. Şu halde her şey insanın elindedir.

Bünân, bir rivayete göre hıristiyan vezir Humâreveyh’in at üstünde şehirde dolaşmasını İslâm esaslarına aykırı bulup onu bu davranıştan menettiği için, diğer bir rivayete göre ise İbn Tolun’a nasihatte bulunduğu için parçalanmak üzere arslanın önüne atılmış, ancak arslan ona dokunmamıştı.

Haramdan kaçar gibi riyadan kaçmayı öğütleyen Bünân kalbine gelen bir cezbenin tesiriyle yüzüstü yere düşmüş ve ruhunu teslim etmişti. Cenaze namazına kalabalık bir cemaat katılmış ve Kahire’nin Mukattam dağındaki Karâfe Kabristanı’na defnedilmiştir.

Tasavvuf tarihinde Hammâl lakabıyla meşhur olan iki sûfî daha vardır. Ebû Nuaym Hilyetü’l-evliyâǿda Eyyûb el-Hammâl’den, Câmî de Nefehâtü’l-üns’te İshak el-Hammâl adında bir sûfîden bahseder.

BİBLİYOGRAFYA:

Sülemî, Tabakāt, s. 291-292, 389; Ebû Nuaym, Hilye, X, 324-325; Hatîb, Târîhu Bagdâd, VII, 100-102; Kuşeyrî, er-Risâle, s. 149; Herevî, Tabakāt, s. 300, 396; İbnü’l-Cevzî, Sıfatü’s-Safve, II, 448; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, XIV, 488-489; Safedî, el-Vâfî, X, 289-290; İbnü’l-Mülakkın, Tabakātü’l-evliyâǿ, Beyrut 1406/ 1986, s. 122-124; İbn Tağrîberdî, en-Nücûmü’z-zâhire, III, 220-221; Câmî, Nefehât, s. 158; Süyûtî, Hüsnü’l-muhâdara, I, 512-513; Münâvî, el-Kevâkib, II, 22-23.

İrfan Gündüz