ÇÂRCÛY

Türkmenistan’da Amuderya’nın sol tarafında eski adı Âmül olan şehir.

Ortaçağ’da Âmûye veya Amu olarak da adlandırılmıştır. Âmül ismi ise Mâzenderan’da aynı adı taşıyan şehirde olduğu gibi Ârîler’den önceki Amard kavminin adıyla ilgili olsa gerektir. Bu durumda Barthold’un da belirttiği üzere Amu adı, Ârî kökenli Vahş (Ceyhun) adından daha eskidir ve Amuderya isminin bundan çıkması muhtemeldir. Bugün şehir, yakınından geçen Amuderya üzerindeki önemli bir geçitten dolayı Çehâr-cûy veya Çâr-cûy (dört ırmak) adını taşımakta olup bu adın Timurlular devrinde ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Nitekim Bâbürnâme’de 903 (1497-98) yılı olayları anlatılırken Çârcûy adlı bir geçit yerinden söz edilir (Bâbür, I, 61).

Ortaçağ’da Horasan eyaleti içinde yer alan şehir, etrafı çöllerle kaplı olmasına rağmen Horasan-Mâverâünnehir kervan yollarının birleşme noktasında bulunduğu için önemli bir ticaret merkezi haline gelmişti. Nitekim Selçuklular’ın ortaya çıkış yıllarında oldukça kalabalık bir nüfusa sahipti. Selçuklular’ın ilmin devletçe himaye edilmesi ve yayılması siyasetleri çerçevesinde Bağdat’ta Nizâmiye medreseleri kurulurken İsfahan, Rey, Nîşâbur ve Âmül’de de aynı adı taşıyan medreseler tesis edildi.

Çârcûy, Ortaçağ’lardan beri bölgedeki siyasî ve askerî olaylarda önemli rol oynamıştır. Abbâsîler’in iktidara gelmesinde etkili olan ve daha sonra onlarla mücadeleye girişen Horasanlı Ebû Müslim, Abbâsîler’le gizlice anlaşarak kendisine karşı isyan eden Mâverâünnehir valilerinden Sıbâ‘ b. Nu‘mân’ı 135’te (752-53) Âmül’de idam etmişti. Aynı şekilde Sâmânîler’den İsmâil, Ali evlâdından Muhammed b. Beşîr’in ordusunu 287’de (900) Âmül yakınında yenmişti.

Çârcûy Kalesi 910 (1504) yılında Özbekler’in eline geçti. 1740’ta ise Nâdir Şah Buhara’ya yaptığı seferde ordusunu Amuderya’nın önemli geçitlerinden olan Çârcûy’a köprüler kurdurarak geçirdi.

Bu dönemlerde önemli bir geçit yeri olmasına karşılık az nüfuslu küçük bir yerleşme merkezi durumunda olduğu anlaşılan Çârcûy, 1830’lu yıllarda Kalmuklar’ın idaresinde bulunuyordu. Aynı dönemde burayı gören seyyahlara göre ticarî önemi olmayan ve hâkim bir tepe üzerinde güzel bir kalesi bulunan şehrin nüfusu 20.000 dolayındaydı. Halkının çoğu göçebe bir hayat yaşıyordu ve sıcak mevsimlerde burada ancak 4000-5000 kişi kalıyordu. 1844’te Hîve Türkmenleri’nin saldırılarından dolayı nüfusu 2000 civarına inen Çârcûy, Horasan-Mâverâünnehir kervan yolu üzerinde bulunmasına rağmen eşkıya hücumlarının tesiriyle ticarî önemini büsbütün kaybetti.

Çârcûy, Buhara’nın işgalinden sonra 1867 yılında Ruslar’ın eline geçti. 1886’da demiryolunun buraya ulaşması (Semerkant-Aşkābâd hattı) sebebiyle yeniden önem kazandı. Şehre 17 km. uzaklıkta yer alan Amu İstasyonu yanında, Buhara emîrinin Rus hükümetine tahsis ettiği arazi üzerinde 4000-5000 nüfuslu yeni bir şehir kuruldu ve buraya Yeni Çârcûy, diğerine de Eski Çârcûy denildi. Daha çok dışarıdan gelen Ruslar’ın yerleştiği Yeni Çârcûy, Tirmiz ve Kerki gibi şehirlerle birlikte Rus askerî kumandanlarının yönetimindeydi. Eski ve Yeni Çârcûy arasındaki mesafe, yeni şehrin eski şehre doğru genişlemesiyle zamanla kapanarak ortadan kalktı.

1901 yılında Amuderya üzerinde, Çârcûy-Buhara-Taşkent demiryolu ulaşımını sağlayan 2 km. uzunluğunda bir köprü yapıldı. Bununla vapurların Petro-Aleksandrovsk’a kadar nehir boyunca inerek Tirmiz’e ulaşabilecekleri düşünülmüştü. Sonuçta Çârcûy, nehir ve demiryolları sayesinde bölgenin büyük şehirleri arasına girdi. Öte yandan Rus yönetimi 1914’te Aleksaneray ile Çârcûy arasını bir demiryolu ile birleştirmek suretiyle Emba (Çim) petrol sahalarını Üstyurt üzerinden Hârizm’e, sonra da Çârcûy’dan Keska hattıyla Hindistan’ın Quetta hattına bağlamak için çalışmalar yapmıştı.

Çârcûy Bolşevik İhtilâli döneminde de siyasî ve askerî önemini korumuş, hatta Gizli Türkmen Millî Komitesi’nin merkezi olmuştur. Bu dönemde Hîve’de Ruslar’a ve Genç Hîveliler hareketine karşı mücadele eden Cüneyd Han, Genç Hîveliler’in Ruslar’ca kurulan Askerler Şûrası’nı destekleme kararı almaları üzerine Amuderya’nın sol tarafında (Çârcûy yakınında) yerleşerek Törtköl (Petro-Aleksandrovsk)-Çârcûy telefon hattını kesmişti. General Frunze’nin 28 Ağustos 1920’de Sovyet ordusuna Buhara’ya girme emri vermesinin ardından aralarında Çârcûy’un da yer aldığı Karşî ve Şehr-i Sebz gibi önemli şehirler işgal edildi.


Sovyet idaresinde Yeni Çârcûy önemli bir idarî ve 1924’ten itibaren de sanayi merkezi hüviyeti kazanmaya başladı. 21 Kasım 1939’dan sonra ise aynı adı taşıyan “oblast”ın merkezi olarak sürekli gelişen Yeni Çârcûy kısa sürede planlı, modern ve kalabalık bir şehir görüntüsü kazandı. 1955’te Türkmenistan’ın ikinci büyük şehri haline geldi. Yeni Çârcûy, Krasnovodsk-Taşkent ve Çârcûy-Kongrat demiryolu, Çârcûy-Hîve karayolu ve Tirmiz-Aral gölü arasında Amuderya ile sağlanan nehir yolu sayesinde önemli bir ticaret ve ulaşım merkezi oldu.

Tren istasyonu, nehir limanı, ipek ve pamuk tasfiye fabrikaları, gemi ve demiryolu tamirhaneleri, inşaat tesisleri, elektrik istasyonu, matbaaları, et ve dokuma fabrikaları ile tanınan Çârcûy, ayrıca “Türkistan’ın Çukurovası” hükmünde olup yemiş ve hububatın ülkenin diğer bölgelerine nazaran daha önce olgunlaştığı, en meşhur kavunların yetiştirildiği yerdir.

Çârcûy bugün Türkmenistan’ın önemli bir sanayi ve ticaret şehri olup nüfusu 161.000’dir (1989).

BİBLİYOGRAFYA:

Bâbür, Vekāyi‘ (Arat), I, 61; Baymirza Hayit, Türkistan: Rusya ile Çin Arasında (trc. Abdülkadir Sadak), İstanbul 1975, s. 171, 264, 269; Osman Turan, Selçuklular Tarihi ve Türk-İslâm Medeniyeti, İstanbul 1980, s. 332; A. Zeki Velidî Togan, Bugünkü Türkili Türkistan ve Yakın Tarihi, İstanbul 1981, s. 20, 81, 256, 342, 425, 581; Barthold, Türkistan, s. 105, 253; a.mlf. – Mirza Bala, “Çârcûy”, İA, III, 359-360; Bally Yazkuliyev, Turkmenia, Moscow 1987, s. 39; Mehmet Saray, The Turkmens in the Age of Imperialism: A Study of the Turkmen People and Their Incorporation into the Russian Empire, Ankara 1989, s. 87; Streck, “Âmül”, İA, I, 428; A. Bennigsen, “Âmul”, EI² (İng.), I, 459-460.

Mustafa Budak