CELÂLEDDİN ÂRİF

(ö. 1875-1930)

Türk siyaset adamı ve hukukçu.

19 Ocak 1875’te Erzurum’da doğdu. Hukukçu ve yazar Mehmed Ârif’in oğludur. Soğukçeşme Askerî Rüşdiyesi’nden sonra İstanbul’daki Mekteb-i Sultânî’de (Galatasaray Lisesi) okudu. 1895’te liseyi bitirince Paris’e gitti ve burada hukuk tahsili yaptı. 1901’de Mısır’a giderek


Kahire’de avukatlığa başladı. II. Meşrutiyet’in ilânından sonra Ağustos 1908’de İstanbul’a döndü. İttihat ve Terakki Partisi’ne karşı 13 Eylül 1908’de kurulan ilk muhalefet partisi Ahrar Fırkası’nın kurucuları arasında yer aldı. Hukuk Mektebi ile Mülkiye Mektebi’nin hukuk-ı esâsiyye muallimliğine tayin edildi (1909). Burada verdiği dersleri Hukuk-ı Esâsiyye adıyla yayımladı (I-III, İstanbul 1325 r.). Aynı zamanda avukatlık da yapan Celâleddin Ârif 1914’te İstanbul Baro başkanlığına seçildi ve bu görevini 1920’ye kadar sürdürdü. Mondros Mütarekesi’nden sonra Dîvân-ı Harb’e verilen İttihat ve Terakki Partisi mensuplarının muhakemesinde savunma avukatı olarak bulundu. İzmir’in Yunanlılar’ca işgalinden sonra 26 Mayıs 1919’da sarayda Sultan Vahdeddin başkanlığında toplanan Saltanat Şûrası’na katıldı ve burada heyecanlı bir konuşma yaptı. Millî Ahrar Fırkası ve Osmanlı Çiftçiler Derneği’nin adayı olarak katıldığı seçimlerde İstanbul mebusu seçildi (18 Aralık 1919). 12 Ocak 1920’de çalışmalarına başlayan son Osmanlı Meb‘ûsan Meclisi’nde geçici başkanlığa getirildi. 31 Ocak 1920’de başkan olan Reşad Hikmet’in ölümü üzerine meclis başkanlığına seçildi (4 Mart 1920). İstanbul’un işgali ve meclisin dağıtılmasından sonra 2 Nisan 1920’de Ankara’ya gitti.

Mustafa Kemal ile görüş ayrılığı içinde olmasına rağmen Millî Mücadele’yi destekledi. 23 Nisan 1920’de açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne Erzurum milletvekili olarak katıldı ve meclis ikinci başkanlığına getirildi. İki gün sonra kurulan Muvakkat İcra Encümeni’ne, 3 Mayıs 1920’de de Adliye vekilliğine getirildi. Millî Mücadele’ye katıldığı için İstanbul’da kurulan Dîvân-ı Harb tarafından gıyabında ölüme mahkûm edildi. Sağlık durumu ve seçim bölgesini teftiş etmek gibi bahaneler ileri sürerek meclisten aldığı iki aylık izinle 15 Ağustos 1920’de Erzurum milletvekili Hüseyin Avni (Ulaş) ile birlikte Erzurum’a gitti ve burada Kâzım Karabekir tarafından törenle karşılandı (6 Eylül 1920).

Erzurum’dan Ankara’ya gönderdiği telgraflarla buradaki yolsuzluk iddialarının tahkikini ve bir kısım memurların değiştirilmesini istedi. Fakat bu istekleri Mustafa Kemal tarafından inandırıcı bulunmadı. Bu arada Kâzım Karabekir, Celâleddin Ârif’in şark vilâyetleri umumi valiliğine veya müfettişliğine tayini için Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne teklifte bulundu. Mustafa Kemal’in karşı çıkmasına rağmen geçici olarak Erzurum vali vekilliğine getirildi. Fakat bazı faaliyetlerinden dolayı Kâzım Karabekir Celâleddin Ârif Bey için yaptığı tekliften vazgeçti. Bunun üzerine Ankara’ya geri çağrılan Celâleddin Ârif seçim bölgesinin teftişini tamamlamadan gelemeyeceği cevabını verdi. Ancak daha sonra Ankara’ya dönmesi sağlandı.

24 Ocak 1921’de Adliye vekilliğinden ve meclis ikinci başkanlığından istifa etti. 1911’de % 10 hisse alarak Ereğli kömür madenlerini işleten İtalyan şirketinin imtiyazını uzattığı iddiası üzerine itibarı sarsıldı. Mustafa Kemal tarafından tedavi bahanesiyle Avrupa’ya gönderildi (14 Mayıs 1921). Asıl amaç ise İtalya ve Fransa ile ilişkileri yumuşatması idi. Aralık 1921’de de Cami Bey’in (Baykut) yerine Roma temsilciliğine tayin edildi. 12 Temmuz 1922’de gıyabında ikinci defa Adliye vekilliğine tayin edildiyse de bu görevi kabul etmedi. Haziran 1923’te Roma temsilciliği görevinden ayrıldı ve Paris’e yerleşti. 18 Ocak 1930’da burada vefat etti.

BİBLİYOGRAFYA:

Gazi Mustafa Kemal, Nutuk, İstanbul 1934, I, 246, 247, 286, 288, 302-305; II, 29-40, 120-121; III, 304-305; Talat Paşa, Talat Paşa’nın Hatıratı, İstanbul 1946, s. 121-130; Hasan Basri Erk, Meşhur Türk Hukukçuları, İstanbul 1958, s. 419; Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam, İstanbul 1964, II, 234, 237, 238, 277-279, 305, 393; M. Tayyib Gökbilgin, Millî Mücadele Başlarken, Ankara 1965, I, 102-103; II, 166, 268, 295, 325, 368, 369, 381, 382; Celal Bayar, Ben de Yazdım, İstanbul 1968, VI, 1878; Kazım Karabekir, İstiklâl Harbimiz, İstanbul 1969, s. 543, 562, 822, 823, 829-831, 834-836, 879, 880; H. Adnan Önelçin, Nutuk’un İçinden, İstanbul 1981, s. 34-35; İstanbul Barosu Mecmuası, X, İstanbul 1930, s. 26-73; XII (1930), s. 29-35.

Ufuk Gülsoy