CEVHER SARAYI

Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın Kahire Kalesi avlusundaki sarayı.

Mehmed Ali Paşa, ilk olarak Özbekiye’de yerleştikten sonra Eyyûbî ve Memlük sultanları ile Osmanlı paşalarının ikametgâhı olan kaleye taşındı. İkamet ve hükümet işleri için yeni binalar yaptırırken buradaki Memlük ve Osmanlı eserlerinin çoğunu yıktırdı. Surların kuzeydoğu tarafındaki şimdi Harem adıyla bilinen sarayı yaptırdı. Bu saraydan daha küçük olan ve özellikle gündelik resmî işlerin yürütülmesi için inşa edilen Cevher Sarayı, yine kale içinde yapılmış olan Mehmed Ali Paşa Camii’nin güneyinde ve dârüladl ile idarî büroların yakınında bulunmaktadır. Bir kısmı 1972’de çıkan yangında tahrip olan saray, selâmlık ve harem olmak üzere iki bölümden meydana gelmektedir. Selâmlık bölümünün kabul merasimleri için ayrılan kısmı, aralarında geniş bir toplantı salonunun da bulunduğu çeşitli mekânlara uzanan bir merasim avlusuyla Avrupaî bir tarzda yapılmıştır.

Büyük bir kompleks oluşturan harem ise son zamanlarda onarılmış ve bir kısmı askerî müze olarak halka açılmıştır. Mehmed Ali Paşa’nın kalede yaptırdığı binalar bugüne kadar ciddi bir araştırmaya konu olmamıştır. Ancak Gaston Wiet, XIX. yüzyılda burayı ziyaret eden kişiler tarafından anlatılanların bir kısmını toplayarak bu binalar ve iyi korunmuş bölümleri hakkında bir araştırmadan çok izlenimlere dayanan bilgiler vermiştir.

Mehmed Ali Paşa, camii ve ailesinin türbeleri gibi sarayını da önemli ölçüde Avrupa tesiri gösteren XIX. yüzyıl İstanbul mimarisinin ilhamıyla Mısır mimarisinden tamamen farklı olan bir üslûpta inşa ettirmiştir. Bu bakımdan saray binaları Kahire’nin geleneksel mimarlık ve süsleme sanatlarını hatırlatan herhangi bir özelliğe sahip değildir. Avluların bazıları, bahçelerle birlikte Kahire’nin güney panoramasını yukarıdan gören iki katlı yapılarla çevrelenmiştir. Dışarıya ve avlulara bakan cepheler çok yalın olup üzerlerine yüksek pencereler açılmıştır. Geç Avrupa barok tarzında oymalarla süslenmiş olan beyaz mermerden cümle kapısı, merasim bölümü ana avlusunun önünde yer almaktadır. Bu bölüm, zemin katta haç biçimi bir şema içinde odalarla çevrelenmiş büyük bir salondan meydana gelmiştir. Geniş bir mermer merdiven bu salonu benzer bir düzenleme gösteren üst kata bağlamaktadır. Bu geniş merkezî merdiven gibi geniş pencereler de Kahire sivil mimarisinde bir yenilik teşkil etmiştir. Ayrıca bu bölümden başlayan uzun galerilerle bugün bir kısmına girilemeyen çok sayıdaki odaya varılmaktadır. İstanbullu ustalar tarafından duvarlar, ana renk olarak maviye ağırlık veren manzara, saray ve köşk resimleriyle bezenmiş, tavanlar ise İtalyan baroğu tarzında yaldızlı çiçek ve bitki motifleriyle süslenmiştir. Merasim salonunu çeviren odalardan


birinin duvarları barok tarzında yapılan beyaz mermer selsebille tezyin edilmiş, suyun aktığı odanın ortasındaki havuzun tabanına çeşitli tiplerde balık figürleri işlenmiştir.

Sarayın bir İtalyan sanatkâr tarafından süslenmiş olduğu söylenen iki hamamı tamamen beyaz mermerden yapılmış ve üzerlerini örten kubbelerine de renkli küçük aydınlatma camları yerleştirilmiştir.

Mimarisindeki Türk - Avrupa karakterine rağmen saray, tefriş bakımından ziyaretçilerin de anlattığı gibi mobilyadan yoksundu; paşa ve maiyeti Türkiye ve İran’dan getirilen halılar üzerinde sedir ve minderlere oturmayı, yastıklara dayanmayı tercih ediyorlardı.

Mermerleri İtalya’dan, aynaları Fransa ve İngiltere’den ithal edilen sarayda çeşitli ülkelerden toplanmış egzotik hayvanların yer aldığı bir de hayvanat bahçesi bulunuyordu.

BİBLİYOGRAFYA:

G. Wiet, Mohammed Ali et les Beaux-Arts, ts.

Dorıs Behrens Abouseıf