CİLDEKÎ

الجلدكي

İzzüddîn Alî b. Aydemir b. Âli el-Cildekî

XIV. yüzyılda yaşayan Türk asıllı simyacı.

Horasan bölgesindeki Cildek köyüne nisbetle anılmakta, adı bazı kaynaklarda Aydemir b. Ali b. Aydemir şeklinde geçmektedir. Hayatı hakkında yeterli bilgi yoktur. Kendisi ömrünün on yedi yılından fazlasını uzun seyahatlerle geçirdiğini, bu arada Irak, Anadolu, Mağrib, Yemen, Hicaz ve Suriye’ye gittiğini, nihayet Mısır’da yerleştiğini bildirmektedir. Farklı rivayetlere göre 743 (1342-43) veya 762 (1360-61) yılında Kahire’de ölmüştür.

Cildekî, özellikle ansiklopedik bilgi bakımından simya ilminde isim yapmış son büyük üstatlardan biridir. Onun da müslümanların simya sahasında benimsedikleri mistik ve sembolik yaklaşımların bir temsilcisi olduğu görülmekte, fakat bazı somut deliller göz önüne alındığında kimyasal reaksiyonlar ve maddeler hakkında gerçek bilgi ve deneyimlere sahip bulunduğu anlaşılmaktadır. Kimyasal birleşimlerde sabit nisbetler kuralına esas teşkil eden görüşleri, ortaya çıkan gazlardan korunmak için deney sırasında maske kullanması, sabun yapımını geliştirmesi, nitrik asitle gümüşü altından ayırması bunun belli başlı örnekleridir. İlgisi tıp, ilâç yapımı, zooloji, astroloji, mekanik (ilm-i hiyel) ve özellikle maddenin keyfiyeti, metal ve diğer maddelerle yedi gezegen arasında ilişki kurulması gibi alanlara yayılmış olan Cildekî, tabii olaylarla simya işlemleri arasındaki benzerlikler üzerinde önemle durmuş, bu hususta sunî değişim olabileceğini kabul etmeyen İbn Sînâ’ya da karşı çıkmıştır. Özgün yazılarından başka Tyanalı Apollonios, İbn Ümeyl, İbn Erfa‘re’s ve Ebü’l-Kāsım el-Irâkī gibi ünlü kişilerin eserleri üzerinde çok uzun şerhler kaleme alan Cildekî’nin birçok çalışması, kendinden önce yaşayan Câbir b. Hayyân ve Ebû Bekir er-Râzî gibi bilginlerden yaptığı güvenilir alıntılar sebebiyle simya tarihi yönünden de büyük değer taşımaktadır.

Eserleri. Kendisine atfedilen yirmi civarındaki eserden belli başlıları şunlardır: 1. el-Bedrü’l-münîr fî havâssi’l-iksîr (Bombay 1881). Endülüslü Ali b. Mûsâ b. Erfa‘re’s’in Dîvânü’ş-Şüzûr’undaki bir kasidenin şerhidir. Aynı esere yazdığı diğer bir şerh ise Ġāyetü’s-sürûr adını taşımakta olup önsözüne göre teknikten çok felsefî ağırlıklı bir metindir. 2. ed-Dürrü’l-mensûr fî şerhi’ş-Şüzûr. Adı geçen eser üzerine 742 (1341-42) yılında Kahire’de yazılmış diğer bir şerhtir. 3. Keşfü’s-sütûr fî şerhi Dîvâni’ş-Şüzûr. 4. el-Misbâh fî esrâri Ǿilmi’l-miftâh (Kahire 1302). Müellif eserin önsözünde Araplar’daki “ilmü’l-miftâh”ın (simya) kısa bir tarihçesini vermekte, bu konudaki kendi çalışmalarını anlattıktan sonra üstat olarak kabul ettiği yedi kişinin adını saymaktadır. Bunlar Emîr Hâlid b. Yezîd, Câbir b. Hayyân, Muhammed b. Ümeyl et-Temîmî, Mesleme b. Ahmed el-Mecrîtî, Hüseyin b. Ali et-Tuğrâî, Ali b. Mûsâ b. Erfa‘re’s ve Ebü’l-Kasım el-Irâkı’dir. 5. Nihâyatü’t-taleb fî şerhi’l-Mükteseb (Bombay 1890). Ebü’l-Kāsım el-Irâkı’nin Kitâbü’l-Ǿİlmi’l-mükteseb fî zirâǾati’z-zeheb adlı eserine yapılan geniş bir şerhtir. Arap simyasının en önemli kaynaklarından biri üzerine yazılmış olan eserin kendisi de önemlidir. Çünkü Cildekî bu eserinde simya ilminin başlıca teorilerini geniş şekilde açıklamıştır. Eserin önemini artıran diğer bir özellik ise Cildekî’nin yaptığı iktibaslarla kendisinden önceki Hermetik ve İslâm simya literatürünü tanıtmış olmasıdır. Câbir b. Hayyân ve diğer müslüman simya öncülerinin yanı sıra Hermes, Zosimus, Jamasif, Demokritos, Câlînûs ve Marianus gibi otoritelere sık sık müracaat etmekle birlikte kendisinin simya alanındaki birikimini de alabildiğine yansıtmaktadır. Meselâ Câbir b. Hayyân’a atfedilen eserlerden ve diğer bazı çalışmalardan nakillerde bulunarak altın-gümüş alaşımından gümüşü ayırmak için nitrik asit kullanılması gerektiğini bildirmiş, bu arada da söz konusu reaksiyonun maddelerin belirli ağırlıklarda olması halinde gerçekleşebileceği kanaatinde olduğunu açıklamıştır. Manucher Taslimi bu eserle ilgili olarak 1954’te Londra Üniversitesi’nde “Examination of the Nihayat al-Talab and the determination of its place and value in the History of Islamic Chemistry” adıyla bir doktora tezi hazırlamıştır. 6. el-Burhân fî esrâri Ǿilmi’l-mîzân. Dört bölümden meydana gelen titiz bir çalışmadır. Cildekî bu eserinde sadece simyaya değil tabiat tarihi, fizik ve metafizik konularına da yer vermiştir. Ayrıca kitapta Belînûs’un (Tyanalı Apollonios) yedi cisme (gezegenler) dair eseriyle Câbir b. Hayyân’ın eserlerindeki mîzan teorisine de atıflar yapmaktadır. 7. Şerhu kasîdeti Ebi’l-İsbaǾ. Keşfü’l-esrâr adıyla da anılan eser, X. yüzyılda Meyyâfârikīn’de (Silvan) Ebü’l-İsba‘ künyesiyle tanınmış olan Abdülazîz b. Temmâm el-Irâkî’nin simya üzerine yazdığı bir kasidesinin şerhidir. 8. Şerhu’ş-Şemsi’l-ekber li-Belînûs. Tyanalı Apollonios’un simyaya dair çalışmasının şerhidir. 9. et-Takrîb fi’l-esrâri’l-kimyâǿ (fî esrâri’t-terkîb). Bu eser de simyaya dairdir. 10. ed-Dürrü’l-meknûn fî şerhi kasîdeti Zinnûn. Mısırlı meşhur sûfî Zünnûn’un simya konusunda yaptığı mistik karakterli bir çalışmanın şerhi olup 743’te (1342-43) Kahire’de yazılmıştır. 11. Bugyetü’l-habîr fî kanûni talebi’l-iksîr. 740 (1339-40) yılında Şam’da yazılmıştır. 12. Kenzü’l-ihtisâs ve dürretü’l-ġavvâs fî maǾrifeti esrâri Ǿilmi’l-havâs. On iki bab üzere tertip edilen eser yayımlanmıştır (Bombay 1309). 13. ed-Dürretü’l-mudıyye fî şerhi muhammesi’l-Mâǿi’l-varakī ve’l-arżı’n-necmiyye. Muhammed b. Ümeyl et-Temîmî’nin eserinin çok kısa bir hulâsası olup Dımaşk’ta yazılmıştır. 14. Netâǿicü’l-fiker fî ahvâli’l-hacer Bulak’ta tarihi belli olmayan bir baskısı yapılmıştır (Cildekî’nin eserleri ve bunların yazma nüshaları hakkında geniş bilgi için bk. GAL Suppl., II, 171-172; Sarton, III/I, s. 758-760; Fâzıl Halîl İbrâhim, s. 619-625).

Cildekî’nin eserlerini değerlendirebilmek için onun faydalandığı geniş kimya literatürünün muhtevasını çok iyi bilmek gerekmektedir. Bu tür incelemelere Ruska, Stapleton, Hokuyard ve bunların öğrencileri tarafından başlanmış, ancak pek azının edisyon kritiği yapılabilmiştir.


BİBLİYOGRAFYA:

Serkîs, MuǾcem, I, 703-704; Brockelmann, GAL, II, 173-174; Suppl., II, 171-172; Kehhâle, MuǾcemü’l-müǿellifîn, VII, 42-43; a.mlf., el-ǾUlûmü’l-bahte fi’l-Ǿusûri’l-İslâmiyye, Dımaşk 1392/1972, s. 268-269; Ullmann, Die Medizin, s. 198, 341; a.mlf., Die Natur und Geheimwissenschaften, s. 35-36; Sarton, Introduction, III/1, s. 758-760; Ali Abdullah ed-Difâ‘, İshâmü Ǿulemâi’l-ǾArab ve’l-müslimîn fi’l-kîmyâǿ, Beyrut 1405/1985, s. 280-295; Ali Cem‘ân eş-Şekîl, el-Kîmyâǿ fi’l-hadâreti’l-İslâmiyye, San‘a, ts. (Mektebetü’l-Cîli’l-cedîd), s. 90-92; Fâzıl Halîl İbrâhim, “İzzeddin Aydemir el-Cildekî, mekânetühü’l-Ǿilmiyye ve müǿellefâtühû fi’l-kîmyâǿ”, MMMA (Küveyt), XXIX/2 (1985), s. 613-629; S. Mahdi Hassan, “Jildeki’s exposition of alchemy; Dr. Taslimi’s examination of Jildaki’s Nihayat al-Talab”, Hamdard Medicus, XXXIII/1, Karachi 1990, s. 5-30; el-Kāmûsü’l-İslâmî, I, 623; G. Strohmaier, “al-Djildakī”, EI² Suppl. (İng.), s. 270.

Sadettin Ökten