ÇIPLAK

XVIII. yüzyıl sonlarında Tersâne-i Âmire askerlerinden bir sınıfın adı.

III. Selim devri kaptanpaşalarından Küçük Hüseyin Paşa’nın kaptan-ı deryâlığı zamanında 1792’de onun tarafından teşkil edildiğinden bazan “Hüseyin Paşa çıplağı” diye de anılırdı. Çıplaklar kaptanpaşanın refakatinde âdeta bir merasim kıtası gibi olduklarından “kaptanpaşa çıplağı” olarak da ifade edilirlerdi. Sayıları fazla olmayan çıplakların tersanede özel bir görevleri vardı. Kaptanpaşa filikasında hizmet ederlerken biri baş kısmında vardacılık ve kancacılık yapar, ikisi kıç tarafında sancak yanında durur, on kadarı da kürek çekerdi.

Boylu poslu ve gösterişli gençlerden oluşturulan çıplaklar yarı çıplak dolaşırlardı. Genellikle sırtlarına al çuhadan kenarları sırma kolsuz bir yelek, bacaklarına paçaları kırmızı şeritli kısa bir şalvar giyerler, bellerinde kırmızı bir çifte tabanca ile uzunca bir bıçak taşırlardı. Baldırları ve omuza kadar kolları çıplak kalırdı. Serpuşları mavi top püsküllü kırmızı Cezayir fesiydi.

Çıplaklar sınıfı Alemdar Mustafa Paşa zamanında 1808 yılında kaldırılmıştır. Ömürleri fazla olmamakla birlikte garip görünüşleriyle halk ağzında bazı deyimlerde uzunca bir süre daha yaşamışlardır. Meselâ yersiz soyunan delikanlılar için, “Hüseyin Paşa çıplağı gibi dolaşmaya utanmıyor musun?” denilirdi.

Çıplak tabiri yeniçerilerde hizmete girmek üzere nöbetle soyunan neferler hakkında da kullanılırdı. Fakat bunlara daha ziyade “ağa çıplağı”, “kaptanpaşa çıplağı” denirdi.

BİBLİYOGRAFYA:

Cevdet, Târih, VII, 369; Atâ Bey, Târih, II, 193-198; Mahmud Şevket Paşa, Osmanlı Teşkilât ve Kıyâfet-i Askeriyyesi, İstanbul 1325, s. 89-90; Pakalın, I, 362; Midhat Sertoğlu, Resimli Osmanlı Tarihi Ansiklopedisi, İstanbul 1958, s. 66; İst.A, VII, 3924-3925; TA, XI, 488.

Abdülkadir Özcan