DAKKA

Bengladeş Halk Cumhuriyeti’nin başşehri.

Burigange nehri kenarında 23º 43΄ kuzey enlemiyle 90º 24΄ doğu boylamı üzerinde yer alır. Doğuda Gandaria banliyösünden batıda Nevabganj diye adlandırılan bölgeye ve kuzeyde de nehir kenarından yaklaşık 16 km. uzaklıktaki Fongi kasabasına kadar uzanır.

Yaygın kanaate göre adını bölgede yetişen ve “đhāk” denilen bir ağaçtan almıştır. Bir Bâbürlü yerleşim merkezi olarak görülen Dakka’nın tarihî kayıtları İslâm öncesine kadar uzanır. Cihangir zamanında Bâbürlü İmparatorluğu’nun Bengal eyaletinin (Sûbe-i Bengal) valisi olan ve bugün de önemli ticaret merkezlerinden birine ismi verilmiş bulunan İslâm Han, 1608’de Racmahal’de eski kalelerin yer aldığı kesimi imar ederek kendine merkez yaptı ve şehre Cihangirnagar adını verdi. Şehrin tarihi bu aşamadan sonra yedi ayrı safhaya ayrılabilir.


1. Yönetim merkezinin bugün Hindistan’a bağlı Batı Bengal’de bulunan Mürşidâbâd şehrine nakledildiği 1706’ya kadar yaklaşık 100 yıl süren Sûbe-i Bengal’in başşehri olarak kaldığı ilk Bâbürlü dönemi. Bu dönemde bir deniz üssü idi. 2. 1706’dan 1757’ye kadar süren ikinci Bâbürlü dönemi. 3. İngiliz-Hindistan İmparatorluğu’na bağlı Bengal eyaletinde Dakka bölgesinin önemini kaybettiği 1757 ile 1905 yılları arasındaki dönem. 4. Bengal’in bölünmesiyle kurulan Doğu Bengal ve Asam eyaletinin başşehri olarak yeni bir hayatın başladığı 1905 ile 1911 arasındaki altı yıllık kısa dönem. 5. Asam ve Doğu Bengal eyaletinin ilgası üzerine Bengal bölgesinin merkezi olarak eski statüsünü kazandığı 1911’den 1947’ye kadar olan dönem. 6. Pakistan Devleti’nin kurulması üzerine Doğu Pakistan’ın başşehri olduğu 1947-1971 arası dönem. 7. Bengladeş Halk Cumhuriyeti’nin başşehri olduğu Aralık 1971’den beri süregelen dönem.

Şehrin plan ve mimarisi de bu idarî ve siyasî değişmeleri yansıtmaktadır. 1757’ye kadar Dakka’nın nüfusu hakkında elde tam bir rakam mevcut değildir. İngiliz yönetimi sırasında yaklaşık 100.000 olarak tahmin edilen nüfus 1971’den sonra süratle çoğalmış ve 1991’de 6.105.106 olarak tesbit edilmiştir. 300 yıllık eski şehir, yeni gelişen bölgelerdeki modern bulvarların yanında dar sokaklar ve kalabalık çarşılarıyla karakteristik bir özelliğe sahiptir. Bâbürlü tarihinin başladığı XVII. yüzyıldan itibaren Dakka bir camiler şehri olma özelliğiyle ün kazanmıştır (bugün sayıları 700’ü geçmektedir). Küçük fakat mimari öneme sahip camiler arasında Şahbaz Han Camii (1679), yedi kubbeli Sâth Kümbed Camii (1680), Kartalab Han Camii (1700), Han Muhammed Mirza Camii (1706) ve Lâlbağ Şâhî Camii (XVIII. yüzyıl başları) zikredilebilir. Pakistan’a dahil olduğu 1947’den 1971’e kadar olan dönemde inşa edilmiş camilerin en büyüğü ve en orijinali Beytülmükerrem Camii’dir (1960). 25.000 kişi alabilen üç katlı cami kubbesiz ve küp şeklinde olup özellikle cepheler üzerinde göze çarpan birbirine paralel üç siyah çizginin etkisiyle uzaktan Kâbe’ye benzemektedir. 30 metreden yüksek dört minaresi vardır. Şehirde Bâbürlü mimarisi, camilerin yanı sıra kale, saray, geçit, köprü ve diğer tarihî yapılarda da görülür. Bunlar arasında en çok dikkat çekenler, muhteşem kabul salonuyla ünlü çok güzel korunmuş olan Lâlbağ Kalesi, nehir kenarında bulunan Katara geçitleri ve bir Şiî şeyhi olan Hüseynî Dâlân’ın türbesidir. Önceleri şehri ikiye bölen Dulây Kanalı üzerinde kavis şeklinde birçok köprü bulunmaktaydı; bugün kanal tamamen doldurulmuş olmakla birlikte köprülerin birkaç tanesi hâlâ varlığını sürdürmektedir. Bunlardan başka şehirde İngiliz döneminden kalma Avrupaî tarzda inşa edilmiş birçok büyük bina bulunmaktadır.

1947’de Pakistan’ın kuruluşu üzerine şehrin önemli ölçüde geliştirilmesi ihtiyacı doğdu ve şehre, içinde ticaret ve endüstri binaları ile ikametgâhların da yer aldığı bir ana plana göre yeni bölgeler eklendi. Yeni bölgelerdeki yapılar modern stilde inşa edilmiştir ve bunlar arasında özellikle İslâmî kemer ve kubbe tasarımıyla ün kazanmış olan anayasa mahkemesi binası değişik bir mimari tarzı ortaya koymaktadır. Pakistan’a dahil olduğu dönemde Dakka’nın mimari büyümesinde iki önemli gelişme göze çarpar. Bunların ilki, şu anda yabancı diplomatların oturduğu Gülşen uydu kentinin, ikincisi ise içinde millet meclisiyle başbakanlığın da bulunduğu 1971’den sonra Şehr-i Banglanagar adı verilen yeni başşehir kesiminin doğmasıdır. Planda İslâm ve modern mimari stillerinin uyumla kaynaştırılması, şehre 1989 Ağa Han Mimari Ödülü’nü kazandırmıştır. Bugünkü Dakka’nın görünüşü başka yerlerdeki modern merkezlerden farklı değildir ve şehrin siluetine, çoğunda İslâmî ve modern motiflerin karışık kullanıldığı yüksek gökdelenler hâkimdir.

Dakka ülkenin sadece yönetim merkezi değil aynı zamanda en önemli kültür, endüstri ve ticaret merkezidir. Şehrin yaklaşık 13 km. uzağındaki havaalanı, Bengladeş’teki milletllerarası standartlara uygun tek hava alanıdır. Ülkedeki yedi üniversiteden üçü, on tıp fakültesinden en büyüğü ve Bengladeş’in ünlü diyabet hastahanesiyle büyük bir hayvanat bahçesi Dakka’da bulunmaktadır. Şehrin uzak bölgelerle ulaşımı kara, deniz ve demiryolu ile sağlanır. Ülkenin Pakistan’a bağlı olduğu dönemde yapılan Kamalapûr tren istasyonu, İslâmî ve modern mimarlık stillerinin kaynaşmasının ilgi çekici bir örneğini teşkil eder. Yine Pakistan döneminde inşa edilen havaalanı, millî kütüphane ve millî müze gibi yapılar ise görünüm ve plan açısından tamamen modern üslûptadır. Islamic Foundation, The Asiatic Society of Bangladesh ve Bengali Academy başlıca kültür müesseseleridir; ayrıca birçok kolej ve fakülteleriyle Dakka Üniversitesi en önemli öğrenim müessesesidir. Şehirde Bengalce ve İngilizce olmak üzere 150 haftalık dergi ile 10’dan fazla günlük gazete de yayımlanmaktadır. Şehir içi ulaşımda en pratik ve en ucuz taşıma aracı, üç tekerlekli bisiklet şeklinde ve insanların çektiği “rikşav” adı verilen ünlü faytonlardır. Bugün Dakka, Asya’nın birçok eski şehri gibi taksi,


otomobil ve otobüslerin sıkışık yollarda rikşav, öküz arabası ve at arabalarıyla birlikte trafiğe çıktığı, eski ile yeninin birlikte kullanıldığı merkezlerden biridir.

Bâbürlü döneminde Dakka’nın çok meşhur olan muslin dokumacılığı, eskisi kadar kaliteli olmamakla birlikte bugün de devam etmekte ve üretilen kumaşlar yine şehrin başlıca ihraç mallarından birini oluşturmaktadır. Ayrıca 1980’den beri Amerika ve Avrupa’ya pembe inci ve hazır giyim eşyası da pazarlanmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

J. Taylor, Topography and Statistics of Dacca, Calcutta 1840; R. M. Chatterjee, Remains of Dacca, Calcutta 1924; H. Habiburrahman, Asudgan-i Dhaka, Dacca 1946; A. H. Dani, Dacca: a Record of its Changing Fortunes, Dacca 1956; a.mlf., “Dhākā”, EI² (İng.), II, 216-217; Ghulam Husain Salim, Riyâżü’s-salâŧîn (trc. Abdus Salam), Delhi 1975, s. 211-212; J. B. Tavernier, Travels in India (nşr. V. Ball v.dğr.), Lahor 1976, I, 128; Syed Mahmudul Hasan, Dacca: The City of Mosques, Dacca 1981; D. H. Butani, The Future of Pakistan, New Delhi 1984, s. 158-160, 160-167; Abdul Wadud, “The Historic Mosques of Dacca”, IC, VII (1933), s. 824-834.

Syed Sajjad Husaın