DARB-ı FETİH

ضرب فتح))

Türk mûsikisi usullerinden.

Seksen sekiz zamanlı bir büyük usul olup “zarb-ı fetih” şeklinde de kullanılır. Başta bir sofyandan sonra bir yürük semâi, dört sofyan, iki yürük semâi, iki sofyan, yine bir yürük semâi, bir sofyan ve nihayet dört sofyandan oluşan bir fer‘ usulüyle yine dört sofyandan oluşan bir nîm-hafif usulünün birleşmesinden meydana gelmiştir. Birkaç usulün terkibinden teşekkül eden zencîr ve darbeyn usulleri bir yana bırakılırsa darb-ı fetih usulü bağımsız en büyük usuldür. 88/4’lük ikinci ve 88/2’lik üçüncü mertebeleri kullanılmıştır. Üçüncü mertebesine “ağır darb-ı fetih” adı verilmiştir. Bu mertebede usulün bazı vuruşları zamanla velvelelendirilmiştir. Aşağıdaki şemalarda 88/4’lük mertebe usulün esas şekliyle, 88/2’lik mertebe ise sonradan velvelelendirilmiş şekliyle yazılmış, ancak velveleli kısımların eski şekilleri de işaret edilmiştir. Usul mertebelerinin şematik gösterilişi şöyledir:


Ünlü Türk mûsiki nazariyatçısı Abdülkādir-i Merâgī, 1382 yılında Celâyirli Şehzâde Şeyh Ali’nin, kardeşi Ahmed Bahadır ile yaptığı savaşı kazanması üzerine bu zaferin hâtırası olarak darb-ı fetih adlı bir usul tertip etmiştir. Ancak kırk dokuz zamanlı olan bu usul, burada konu edilen darb-ı fetih usulünden tamamen farklı bir yapıya sahiptir.

Peşrev ve bestelerde kullanılan bu usul ile ölçülmüş peşrevler genellikle beş hâneli yani zeyillidir. Bu peşrevlerin her hânesi bir usuldür. Bestelerde ise her mısra terennümle birlikte bir usuldür.

BİBLİYOGRAFYA:

Abdülkādir-i Merâgī, Risâle-i Fevâǿid-i ǾAşere, Nuruosmaniye Ktp., nr. 3651/II, vr. 96b-97ª; Ezgi, Türk Musikisi, II, 171-184; IV, 70-73; Özkan, TMNU, s. 683-684; Rauf Yekta, Türk Musikisi, s. 132-134; Sadeddin Heper, “Türk Musikisinde Usuller”, MM, sy. 347 (1978), s. 15-16; Nuri Özcan, “Abdülkādir-i Merâgī”, DİA, I, 242.

İsmail Hakkı Özkan