DÂVUD PAŞA, Koca

(ö. 904/1498)

Osmanlı vezîriâzamı.

Arnavut asıllı olup Enderun’dan yetişti. Koca ve derviş lakaplarıyla anılır. Çirmen sancak beyi iken Macaristan ve Venedik topraklarına yapılan akınlardaki başarılarından dolayı 1470’te 700.000 akçe ile Ankara sancak beyiliğine, ardından Anadolu beylerbeyiliğine getirildi ve Karamanoğulları ile süregelen mücadelede etkili oldu.

Yûsufca Mirza kumandasındaki Akkoyunlu kuvvetlerinin Tokat’ı tahrip etmeleri olayında Konya Valisi Şehzade Mustafa’nın yardımına koşan ve Eflâtunpınarı Savaşı’nın kazanılmasında rol oynayan Dâvud Paşa Otlukbeli seferinde de öncü kuvvetlerine kumanda etti. 1477 kışında yapılan Tuna boyu seferinde hisarlardan atılan bir top mermisiyle göğsünden yaralandı. Aynı yıl Süleyman Paşa’nın yerine Rumeli beylerbeyiliğine tayin edildi. 1478 İşkodra seferinde Jebyak’ı (Xabiyacco) ele geçirdi. Ancak Vezîriâzam Karamânî Mehmed Paşa’ya muhalefetinden dolayı azledilerek Bosna sancak beyiliğine gönderildi.

II. Bayezid’in tahta çıkışında yeniden Rumeli beylerbeyiliğine getirilen Dâvud Paşa çok geçmeden vezirliğe yükseltildi ve 1483’te İshak Paşa’nın yerine vezîriâzamlığa tayin edildi. Macarlar Alacahisar (Kruşevac) taraflarına saldırdıklarında Rumeli’yi savunmak için Sofya’ya gönderildi. Hersekzâde Ahmed Paşa’nın Memlükler’e esir düşmesi üzerine ise bizzat sefere çıktı. 4000 yeniçeri ve 10.000 azeble hareket ederek elden çıkmış olan Adana ile Tarsus’u geri aldığı gibi Memlükler’le iş birliği yapan Turgutoğulları ile Varsaklar’a da gereken dersi verdi (1487). 1492’de Arnavut âsileri üzerine gönderildiğinde de pek çok esir alarak geri döndü.

Dâvud Paşa on dört yıldan fazla süren vezîriâzamlıktan 8 Mart 1497’de azledildi, yerine Hersekzâde Ahmed Paşa getirildi. Azline, padişahın damadı olan Akkoyunlu Göde Ahmed’in Tebriz’e kaçması sebep olarak gösterilmiştir. Dimetoka’da oturmaya memur edilerek yıllık 300.000 akçe emekli maaşı bağlandı. Ertesi yıl orada vefat etti, naaşı İstanbul’a getirilerek külliyesinin önündeki türbeye defnedildi. Kaynaklarda ölüm tarihi 4 Rebîülevvel 904 (20 Ekim 1498) olarak belirtildiği halde (Hoca Sâdeddin, I, 216; krş. Hadîkatü’l-vüzerâ, s. 15), türbe kitâbesinde İbn Kemal’e ait olan كما هى رحمة الله عليه ibaresinin ebced hesabıyla karşılığı 905 tarihini göstermektedir (Ayvansarâyî, I, 105).

Vakıf kayıtlarına göre Dâvud Paşa’nın dört oğlu vardı. Bunlardan 1503’te Yanya sancak beyiliği yapan Mustafa II. Bayezid’in damadı olmuştur.

Âlimlere değer veren, fakirlere yardım eden, tecrübeli ve ihtiyatlı bir devlet adamı olarak tanınan Dâvud Paşa öte yandan bir hayli de servet edinmişti. Öldüğü


zaman bıraktığı para 1 milyon duka olarak hesaplanmıştır. Terekesinin tesbitinde kazaskere “resm-i kısmet” olarak 2 milyon akçe verilmesi gerekmiş, ancak 5 yük yani 500.000 akçe üzerine anlaşma sağlanmıştır.

Dâvud Paşa birçok hayratın sahibidir. İstanbul’da Avratpazarı yakınındaki cami, imaret, medrese, mektep, çeşme ve türbeden oluşan külliyesi 1485’te tamamlanmıştır. Külliyenin yakınındaki sur kapısı zamanla Dâvudpaşa Kapısı diye anılır olmuştur. İstanbul mahkemelerinden biri olan Dâvud Paşa Mahkemesi bu caminin yanında bulunuyordu. Ayrıca Tekirdağ’a bağlı Yoncalu ve Bulgu köylerinde birer cami yaptırdığı, Ferecik kasabasına da içme suyu getirttiği bilinmektedir. Bu tesislerinin giderlerini karşılamak üzere İstanbul, Edirne, Üsküp, Manastır, Bursa ve İznik’te pek çok dükkân, han, hamam, köy ve bahçe vakfetmiştir.

Dâvud Paşa’nın Topkapı dışında düzenlediği ünlü ordugâh Rumeli seferlerinde askerin toplanma yeri olmuştur. Padişahların seferlerinde otağ-ı hümâyun Dâvud Paşa sahrasında kurulur ve tuğlar buraya dikilirdi. Serdarla idare edilen seferlerde ise sancak-ı şerif orada teslim edilir ve yine orada karşılanırdı (bk. DÂVUD PAŞA SAHRASI).

BİBLİYOGRAFYA:

Âşıkpaşazâde, Târih (Atsız), s. 193, 232-233, 238; Oruç b. Âdil, Tevârîh-i Âl-i Osmân, s. 137 vd.; D. L. Angiolello, Historia Turchesca, Bucarest 1909, bk. İndeks; T. S. Contacasin, Petit traicte de l’Origine des Turcaz (nşr. C. Scheffer), Paris 1896, LIII, 84; İbn Kemâl, Tevârîh-i Âl-i Osmân, VII. Defter, s. 315 vd., 527; Lutfî Paşa, Târih (nşr. Âlî Bey), İstanbul 1341, s. 188, 193-194, 198; Küçük Nişancı Mehmed Paşa, Târih, İstanbul 1279, s. 183; Hoca Sâdeddin, Tâcü’t-tevârîh, I, 216, 529, 536-537; II, 53-54, 71, 216; Solakzâde, Târih, s. 240, 244, 299; Hadîkatü’l-vüzerâ, s. 15; P. G. İnciciyan, XVIII. Asırda İstanbul (trc. H. D. Andreasyan), İstanbul 1959, s. 10, 25, 41, 77; Ayvansarâyî, Hadîkatü’l-cevâmi‘, I, 104 vd.; Hammer (Atâ Bey), III, 114-115, 124, 168, 170; Kâmil Paşa, Târîh-i Siyâsî-i Devlet-i Âliyye-i Osmâniyye, İstanbul 1325, I, 100-101, 127, 129; Sicill-i Osmânî, II, 323-324; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, II, 66, 81, 94, 100, 123, 192, 535-536, 585, 593, 604, 638; a.mlf., “Davud Paşa”, İA, III, 496-498; Gökbilgin, Edirne ve Paşa Livâsı, s. 405, 412, 476; a.mlf., “Dawud Pasha”, EI² (İng.), II, 184; Fr. Babinger, Mahomet II le Conquérant et son temps (1432-1481) (trc. H. E. Medico), Paris 1954, s. 56, 283, 370-371, 434-435, 443, 576; Tahsin Öz, İstanbul Camileri, Ankara 1962, I, 44; Selahattin Tansel, Sultan II. Bayezid’in Siyasi Hayatı, İstanbul 1966, s. 102, 104, 105, 120-123, 127-128.

Şerafettin Turan