DEM

(دم)

Türk mûsikisinde kullanılan bir tabir.

Farsça’da “nefes, soluk” anlamına gelen kelime, Türk mûsikisinde birbirleriyle ilgili olan sesleri belirtmek için “dem sesler” ve “dem tutmak” tabirlerinde kullanılmıştır.

Neyin ses alanı içerisinde yer alan en pest sekizlisindeki perdelere dem sesler denir. Bunlar, üflenerek çıkarılması oldukça zor kabul edilen kaba rast ile geveşt perdeleri arasındaki seslerdir. Neyzenlerce bu sesleri iyice çıkarmadan diğer perdelerin hakkını vermenin imkânsız olduğu kabul edildiğinden ney derslerine başlayanlara önce dem sesler öğretilir. Bu seslerin canlı ve kolay üflenebilmesi neyzenin kabiliyeti ve bu arada çok çalışması ile ilgili bir husustur. Bu sebeple eskiden mevlevîhânelerdeki ney öğretimi, 300 gün süren bir dem sesleri üfleme safhasıyla başlardı.

Türk mûsikisinde ses veya çalgı ile yapılan serbest (irticâlî) icra esnasında, yaylı veya üflemeli bir sazın sürekli yahut aralıklı olarak soliste okuduğu ya da çaldığı makamın güçlü veya durak perdelerini basarak eşlik etmesine dem tutmak denilir. Dem tutma sırasında çok defa eserin icra edildiği dizinin bir oktav aşağısından eşlik edilir.

Öte yandan, Mevlevî âyininde neyzenbaşının ilk taksimi sırasında taksimin sonlarına doğru bir veya birden fazla neyin taksim edilen makamın durak perdesini sürekli üflemesine de dem tutmak denir.

BİBLİYOGRAFYA:

Türk Lugatı, II, 766; Abdülbâkī Nâsır Dede, Tedkīk u Tahkīk, Süleymaniye Ktp., Nâfiz Paşa, nr. 1242, vr. 6ª; Abdülbâki Gölpınarlı, Mevlevî Âdâb ve Erkânı, İstanbul 1963, s. 13, 84; a.mlf., Mevlânâ’dan Sonra Mevlevîlik, İstanbul 1983, s. 374; Halil Can, “Mevlevî Âyini”, Hz. Mevlana ve Mevlevi Ayînleri, İstanbul 1969, s. 20-21; Süleyman Erguner, Ney: Metod, İstanbul 1986, s. 35, 46; Öztuna, BTMA, I, 216.

Nuri Özcan