DIRGAM b. ÂMİR

(ضرغام بن عامر)

Fârisü’l-müslimîn Ebü’l-Eşbâl Dırgam b. Âmir b. Sevvâr el-Lahmî (ö. 559/1164)

Fâtımî veziri, kumandan.

Hîre Lahmî hükümdarları ailesindendir. Kaynaklarda ilk defa 548 (1153) yılı olayları anlatılırken adı geçen Dırgam, aralarında Üsâme b. Münkız’ın da yer aldığı, müstakbel vezir Abbâs kumandasında Askalân’daki garnizonu Kahire’ye getirmek üzere görevlendirilen birlikte bulunuyordu.

Son büyük Fâtımî veziri olan Talâi‘ b. Rüzzîk “Berkıyye” adıyla bir askerî sınıf meydana getirdi ve başına yakın adamlarından Emîr Dırgam’ı kumandan tayin etti. Dırgam aynı zamanda Talâi‘in oğlu Rüzzîk’in binicilik ve atıcılık hocasıydı. Bu alandaki maharetinden dolayı Talâi‘ tarafından kendisine “Fârisü’l-müslimîn” lakabı verilmişti. Dırgam’ın kumandasında Muharrem 553’te (Şubat 1158) Kudüs Haçlı Krallığı’na karşı gönderilen 4000 kişilik bir ordu, 15 Safer 553 tarihinde (18 Mart 1158) Filistin’de Haçlılar’a karşı zafer kazandı. Ertesi yıl vezirin oğlu Rüzzîk ile beraber, Yukarı Mısır’da isyan eden Behrâm’a karşı gönderildiler


ve Behrâm’ı yenilgiye uğrattılar. Hâcibü’l-hüccâb ve nâibü’l-bâb (sâhibü’l-bâb) unvanları dikkate alınırsa Dırgam’ın Halife Âdıd-Lidînillâh’ın saray muhafız birliği kumandanlığına kadar yükseldiği söylenebilir.

Vezir Talâi‘in Ramazan 556’da (Eylül 1161) bir suikast sonucunda ağır yaralanması ve birkaç gün sonra da ölümü üzerine yerine oğlu Rüzzîk vezir tayin edildi. Bu sırada Kudüs Kralı Amaury, Talâi‘ tarafından vaad edilen yıllık verginin ödenmemesini bahane ederek Mısır üzerine yürüdü (Şevval 557/Eylül 1162). Yapılan savaşta Dırgam kumandasındaki Mısır ordusu Amaury’ye yenilerek Kahire’nin doğusundaki Bilbîs’e çekildi ve Nil bentlerini açıp Amaury’yi çekilmeye zorladı (Guillaume de Tyr., I/2, s. 890-891; Derenbourg, II, 203-204, 208-209). Dırgam daha sonra Garbiye’de çıkan bir isyanı bastırmakla görevlendirildi. Bu sırada Fâtımî Devleti zayıf durumda ve ülke karışıklık içinde idi. Safer 558’de (Ocak 1163) Şâver b. Mücîr Fâtımî veziri oldu ve Rüzzîk b. Talâi‘ hapsedildi.

Dırgam önce Rüzzîk’e yapılanlara ilgisiz kaldı ve nâibü’l-bâb görevini korudu. Çok geçmeden Şâver’in kendini beğenmişliği ve aç gözlülüğü Mısır’daki emîrler arasında memnuniyetsizlik uyandırdı. Muhalifler hapiste olan Rüzzîk ile temas halindeydiler ve ordu ikiye ayrılmıştı. Dırgam’ın başkanlığındaki muhalifler, Şâver’in büyük oğlu Tayy’ın Rüzzîk’i öldürmesinden bir ay kadar sonra 22 Ramazan 558 (24 Ağustos 1163) Cuma günü isyan ettiler. İki taraf arasında meydana gelen savaşlarda Tay b. Şâver ile kardeşi Süleyman et-Târî öldürüldü. 27 Ramazan 558 (29 Ağustos 1163) tarihinde Dırgam vezir oldu ve “el-Melikü’l-Mansûr” lakabını aldı. Şâver ise akrabaları olan Benî Mansûr’un yanına sığındı; daha sonra da Nûreddin Mahmûd b. Zengî’den yardım almak için Dımaşk’a gitti. 2 Şevval 558’de (3 Eylül 1163) Franklar’ın Fâkus’a geldikleri haberi ulaştı. Dırgam onlara karşı kardeşi Nâsırülmüslimîn Hümâm kumandasında bir ordu gönderdi. Hümâm yenilerek Bilbîs’e çekildi. Bu defa da Nil bentleri açılarak Franklar geri çekilmeye zorlandı.

Dırgam’ın kardeşlerinin idareye fazlaca müdahaleleri diğer emîrlerinin hoşnutsuzluğuna sebep oluyordu. Bunlardan bir kısmı Dımaşk’a giden Şâver’le haberleşiyordu. Dırgam bu arada Nûreddin Mahmûd ile anlaşarak onun Şâver’e yardım etmesini önlemeye çalıştı. Bunu başaramayınca Kudüs Kralı Amaury’ye yaklaştı. Aynı zamanda kuşkulandığı kumandanları ve muhaliflerini ortadan kaldırmaya karar verdi. Başta Berkıyye emîrleri olmak üzere yetmiş kadar emîri 18 Rebîülevvel 559 (14 Şubat 1164) tarihinde vezirlik sarayında bir ziyafete çağırdı ve hepsini kılıçtan geçirtti. Bu olay devleti daha da zayıflattı ve yüksek idarecilerden mahrum bıraktı; Dırgam’a karşı olan güveni de yok etti. Bu sırada Kudüs Kralı Amaury tekrar Mısır’a girdi, Dırgam yıllık vergi vermeyi kabul ederek onunla anlaşma yapmaya mecbur kaldı. Ardından İskenderiye Valisi Mürtefi‘ isyan etti. Dırgam onun üzerine yine kardeşi Hümâm’ı gönderdi. Hümâm Mürtefi‘in isyanını bastırdı ve Kahire’ye getirip idam ettirdi. 25 Cemâziyelevvel 559 (20 Nisan 1164) günü Şâver ile Nûreddin’in kumandanı Şîrkûh el-Mansûr’un Mısır’a yaklaştıkları haberi geldi. Bunun üzerine Dırgam kardeşi Hümâm’ı 6000 kişilik bir süvari birliğinin başında Bilbîs’e gönderdi. Ancak Şîrkûh ile Şâver Fâtımî ordusunu yendiler (29 Nisan 1164). Ertesi gün Hümâm Kahire’ye çekildi. Şîrkûh ile Şâver 6 Cemâziyelâhir (1 Mayıs) Perşembe sabahı Kahire önüne gelip Tâc denilen yere indiler. Dırgam kendi taraftarlarını toplayıp Şâver’le Kahire dışında karşılaştı ve büyük bir yenilgiye uğradı. Şâver ile Şîrkûh bundan sonra Fustat’ı aldılar. Dırgam Mısır halkından Şâver’i destekleyenleri cezalandırmak istedi ve bazı kişilerin mallarını müsadere etti. Mısır askerleriyle Halife Âdıd, Dırgam’ın mukavemet edemeyeceğini anladılar. Halife okçulara ve saray muhafızlarına mukavemetten vazgeçmelerini emretti. Bu sırada Dırgam Âdıd’dan yardım talebinde bulunduysa da bir sonuç alamadı ve beraberindeki otuz kadar süvari ile Kahire’den çıkıp kaçmaya çalıştı. Şîrkûh’un askerleri kendisini takip ederek 28 Cemâziyelâhir 559 (23 Mayıs 1164) Cuma günü öldürdüler. Başı bir mızrağın ucuna geçirilerek Kahire sokaklarında dolaştırıldı; cesedi ise iki üç gün öldürüldüğü yerde kaldı. Daha sonra Birketülfîl’e götürüldü ve burada gömülüp üzerine türbe yapıldı. Kardeşleri Nâsırüddin Hümâm, Mülhem ve Hüsâm da öldürüldüler.

Dırgam Mısır’ın yetiştirdiği büyük emîrlerden ve ünlü süvarilerdendi. Aynı zamanda edip ve hattat olan Dırgam’ın meşhur hattat İbn Mukle üslûbunda müveşşah* örnekleri yazdığı nakledilir.

BİBLİYOGRAFYA:

Üsâme b. Münkız, Kitâbü’l-İtibâr (nşr. H. Derenbourg), Paris 1886, tür.yer.; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, XI, 291-299; İbn Hallikân, Vefeyât, II, 440, 442, 444-445; İbn Vâsıl, Müferricü’l-kürûb (nşr. Cemâleddin eş-Şeyyâl), I, 137-139; Safedî, el-Vâfî (nşr. Vedad el-Kadî), Wiesbaden 1402/1982, XVI, 365-366; İbn Kesîr, el-Bidâye, XII, 247-248; Makrîzî, el-Hıtat, I, 338, 358; II, 12-13, 78; a.mlf., İttiâzü’l-hunefâ, TSMK, III. Ahmed, nr. 3013, vr. 148b-155ª; Aynî, İkdü’l-cümân, TSMK, III. Ahmed, nr. 2911/a12, vr. 104b, 119b, 124ª-b, 129ª; XII, 99ª; İbn Tağrîberdî, en-Nücûmü’z-zâhire, V, 145-146, 317, 338; Guillaume de Tyr., RHC (Occ.), I/2, s. 890-891; H. Derenbourg, Oumara du Yémen, sa vie et son oeuvre, Paris 1897-1908, I (Kitab al-Nukat et Extrai du Divan), s. 67 vd., 73 vd.; II (Vie de Oumara du Yémen), s. 101, 166, 203-204, 208-209, 257 vd., 281-303; Lane-Poole, Saladin and the Fall of the Kingdom of Jerusalem, London 1889, s. 80-82; a.mlf., History of Egypt, London 1900, s. 175-178; Hasan İbrâhim Hasan, Târîhu’d-devleti’l-Fâtımiyye, Kahire 1981, s. 188-191, 196; E. Graefe, “Dırgâm”, İA, III, 578-579; M. Canard, “Dirgham”, EI² (Fr.), II, 327-328.

Ramazan Şeşen