DİYARBEKRÎ

(الديار بكري)

Kādî Hüseyin b. Muhammed b. el-Hasen ed-Diyârbekrî (ö. 990/1582)

Osmanlı müelliflerinden, tarihçi ve fıkıh âlimi.

Hayatı hakkında yeterli bilgi yoktur. Diyarbakır’da doğduğu tahmin edilmektedir. Diyarbekrî daha sonra Mekke’ye göç etmiş ve buranın kadılığına tayin edilmiştir. İbnü’l-İmâd ile Brockelmann ise onun Medine’de kadılık yaptığını ileri sürerler. Kaynakların büyük bir kısmı Diyarbekrî’nin Mâlikî mezhebine mensup olduğunu ifade etmekle beraber Hanbelî olduğunu söyleyenler de vardır. Diyarbekrî 9 Safer 990’da (5 Mart 1582) Mekke’de vefat etti. 966 (1559), 982 (1574) yıllarında öldüğünü söyleyenler de vardır (Ömer Ferruh, I, 495). İbnü’l-İmâd, Diyarbekrî’nin çok cömert olduğunu ve bayramlarda binlerce kişiye yemek ikram ettiğini, Ayderûsî de Mekke’nin ileri gelenleri arasında yer aldığını ve faziletli bir insan olduğunu kaydeder.

Eserleri. 1. Târîhu’l-hamîs fî ahvâli enfesi nefîs. Diyarbekrî’nin en önemli eseridir. Kâtib Çelebi ve ona dayanan F. Wüstenfeld siyer, megāzî ve tefsirle ilgili çok sayıda güvenilir kaynaktan faydalanılarak hazırlanan bu eserin 8 Şâban 940’ta (22 Şubat 1534) tamamlandığını söylerler. Ancak eserin çeşitli matbu nüshalarının Osmanlı Padişahı III. Murad’ın tahta çıkışına (982/1574) dair bilgileri de ihtiva ettiği dikkate alınarak daha sonraki bazı olayların bizzat müellif ya da müstensih tarafından ilâve edildiği ileri sürülebilir. Târîhu’l-hamîs esas itibariyle bir siyer kitabı olup bir mukaddime, üç bölüm ve bir hâtimeden


meydana gelmiştir. Mukaddimede göklerin ve yerin, Hz. Âdem ile Havvâ’nın yaratılışı, meşhur peygamberler ve filozoflar, İran kisrâları, Kur’ân-ı Kerîm’in nüzûlü, Mekkî ve Medenî âyetler, Kâbe, Hz. Peygamber’in nesebi ve amcaları anlatılmaktadır. Birinci bölümde Hz. Peygamber’in doğumundan peygamber oluşuna kadar, ikinci bölümde peygamber oluşundan hicrete kadar, üçüncü bölümde hicretten vefatına kadar meydana gelen olaylar, seriyye ve gazveler anlatılmaktadır. Hâtimede ise Hulefâ-yi Râşidîn, Emevî ve Abbâsî halifeleri ve her halife devrinde ölen meşhur simalar hakkında bilgi verilmektedir. Eser ayrıca Fâtımî halifeleri, Eyyûbîler, Moğol istilâsı, Memlükler ve III. Murad’ın tahta çıkışına kadar Osmanlı tarihiyle ilgili çok kısa bilgiler ihtiva etmektedir. Ansiklopedik bir tarih kitabı olarak bilinen Târîhu’l-hamîs, başta Moğultay b. Kılıç’ın er-Ravżü’l-bâsim fî sîreti Ebi’l-Kāsım adlı eseri olmak üzere pek çok kaynaktan faydalanılarak ilmî bir metotla kaleme alınmış, özellikle siyerle ilgili konulardaki çeşitli rivayetler değerlendirildikten sonra en doğru olanları tercih edilmiştir. İstanbul kütüphanelerinde çeşitli yazma nüshaları bulunan eser (Süleymaniye Ktp., Damad İbrâhim Paşa, nr. 897, 898; Ayasofya, nr. 3040; Fâtih, nr. 4347-4351; Hacı Beşir Ağa, nr. 112; Hamidiye, nr. 938; Hüsrev Paşa, nr. 388-389; Köprülü Ktp., nr. 1035, 1046) birkaç defa basılmıştır (Kahire 1283, 1302, 1312; Beyrut 1966). Otto von Platen, eserin Hz. Ömer’in faziletine dair kısmını Almanca kısa bir mukaddime ile birlikte Geschichte der Todtung des Chalifen adıyla yayımlamıştır (Berlin 1837). Petermann da Ling Arab Grammatica (1867) adlı kitabında eserden kısa bazı pasajlara yer vermiştir. Târîhu’l-hamîs’in 1116’da (1704) Mahmûd b. Mustafa tarafından el-Müntehab min Kitâbi’l-Hamîs min tertîbi nüzûli’l-Kurǿân adıyla ihtisar edilen bir nüshası Süleymaniye Kütüphanesi’nde (Pertev Paşa, nr. 613/8) bulunmaktadır (diğer yazma nüshaları için bk. Brockelmann, GAL, Suppl., II, 514). 2. Risâle fî mesâhâti’l-KaǾbeti’l-muǾazzama ve’l-Mescidi’l-harâm (Vasfun dakīkun li’l-KaǾbe ve’l-Mescidi’l-harâm). 947 (1540) yılında tamamladığı bu eserin yazma nüshaları Süleymaniye Kütüphanesi (Bağdatlı Vehbi Efendi, nr. 1142/2), Mekke Mektebetü’l-Harem (Tarih, I, 201; II, 201), Medine Mektebetü’l-Mahmûdiyye (nr. 177), İskenderiye Mektebetü’l-belediyye’de (nr. 52) kayıtlıdır. 3. Ehebetü’n-nâsik ve’l-hâc li-intifâǾihî bihâ lede’l-ihtiyâc Ǿale’l-mezâhibi’l-erbaǾa (Keşfü’z-zunûn, I, 203; Hediyyetü’l-Ǿârifîn, I, 319).

BİBLİYOGRAFYA:

Abdülkadir el-Ayderûsî, en-Nûrü’s-sâfir, s. 340-341; Keşfü’z-zunûn, I, 203, 725; İbnü’l-İmâd, Şezerât, VIII, 419-420; Sicill-i Osmânî, II, 183; Osmanlı Müellifleri, III, 118-119; Serkîs, MuǾcem, I, 897; Brockelmann, GAL, II, 381; Suppl., II, 514; Ziriklî, el-AǾlâm, II, 280-281; Hediyyetü’l-ârifîn, I, 319; Kehhâle, MuǾcemü’l-müǿellifîn, IV, 47-48; Babinger (Üçok), s. 98-99; C. Zeydan, Âdâb, III, 324; Ömer Ferruh, MeǾâlimü’l-edebi’l-ǾArabî, Beyrut 1985, I, 495-498; İsmâil Ahmed Hâfız, “ed-Diyârbekrî ve âsâruh”, ed-Dâre, sy. 2, Riyâd 1984, s. 153-166; Moh. Ben Cheneb, “Diyârbekrî”, İA, III, 626.

Abdülkerim Özaydın