DÜLDÜL

دلدل

Hz. Peygamber’e Mukavkıs tarafından hediye edilen katır.

Mısır Hükümdarı Mukavkıs’ın, hicretin 6. yılında (627) Hz. Peygamber’e gönderdiği kıymetli hediyeler arasında bulunan katıra hızlı yürüyüşü ve çevikliği dolayısıyla “kirpi” anlamına gelen düldül adı verilmiştir. Bu boz renkli katırın erkek veya dişi oluşu hususunda kesin bir kayıt bulunmamaktadır. Konuyla ilgili Türkçe literatürün hemen hepsinde “beyaz renkli dişi katır” ifadesi kullanılmışsa da Arapça kaynaklardaki rivayetlerde (Âmirî, II, 165; Halebî, III, 431) onun erkek olduğu belirtilmiştir.

Hz. Peygamber, hem savaşlarda hem de diğer zamanlarda bindiği düldülün idaresini, ileride Mısır valiliği de yapacak olan Ukbe b. Âmir el-Cühenî’ye vermişti. Daha sonra Hz. Ali’ye bağışladığı düldül ondan oğulları Hasan ve Hüseyin’e, ardından da diğer oğlu Muhammed b. Hanefiyye’ye intikal etmiştir. Hz. Ali’nin Hâricîler’le çarpışırken düldüle bindiği yolundaki rivayetlere hem Şiî hem de Sünnî kaynaklarında yer verilmiştir. Ayrıca çeşitli vesilelerle Ferve b. Amr el-Cüzâmî, Eyle Hükümdarı İbnü’l-Almâ, Dûmetülcendel hâkimi ile Habeşistan Necâşîsi Ashame tarafından da Hz. Peygamber’e katır hediye edilmiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Sa‘d, et-Tabakāt, I, 260, 491-492; İbn Habîb, el-Muhabber, s. 76; Taberî, Târîħ (Ebü’l-Fazl), III, 174; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, II, 314-315; İbn Seyyidünnâs, ǾUyûnü’l-eser, II, 266, 322; Demîrî, Hayâtü’l-hayevân, I, 481; Âmirî, Behcetü’l-mehâfil, Kahire 1331, II, 165; Diyârbekrî, Târîhu’l-hamîs, II, 186; Halebî, İnsânü’l-Ǿuyûn, Kahire 1384/1964, III, 431-432; Köksal, İslâm Târihi (Medine), VII, 82; XI, 175-176; Abdülhay el-Kettânî, et-Terâtîbü’l-idâriyye (Özel), II, 97-98; Pakalın, I, 485; Cl. Huart, “Düldül”, İA, III, 663; a.mlf., – [Ch. Pellat], “Duldul”, EI² (Fr.), II, 639; el-Kāmûsü’l-İslâmî, II, 383; TDEA, II, 393.

Ali Yardım




EDEBİYAT. Hz. Ali Fars edebiyatı ile Türk edebiyatının klasik, tasavvufî, dinî-destanî metinlerinde genellikle zülfikar adlı kılıcı ve Hz. Peygamber’in kendisine hediye ettiği düldül isimli katırıyla birlikte anılmaktadır.

Kaynaklarda, Hz. Ali’nin savaşlarda ve özellikle savaş başlamadan önce yapılan mübârezelerde hasımlarını kılıcı zülfikar ve düldülün de maharetiyle altettiği belirtilir; bu sebeple edebî metinlerde bunlar onun âdeta ayrılmaz birer parçası olarak anılmıştır. Bu husus, Hz. Ali çerçevesinde oluşturulmak istenen tenâsüp sanatının bir gereği ve ifadesi olarak da çok rağbet görmüştür. Halk arasında düldül güçlü süvarisi Hz. Ali ile özdeşleşmiştir. Nitekim Nazîm’in, “Server-i dîn pâdişâh-ı nâmdâr/Hayder-i hasm-efgen ü düldül-süvâr” beytinde bu özellik vurgulanmıştır. Yine bu sebeple Hz. Ali’ye “şâh-ı düldül-süvâr” denilir. Manzumelerde gerek düldül gerekse zülfikar çeşitli özelliklerinden dolayı müşebbehün bih olarak çok sık zikredilir. Meselâ Hayâlî Bey’in, “Görmeyenler gamzen ucundan tek ü pûyum benim/Bilmediler zülfikār-ı şâh ile düldül nedir” beytinde sevgilinin gamzesi Hz. Ali’nin kılıcına, âşık da devamlı koşan düldüle benzetilmiştir. Düldül ayrıca, kırk günlük yolu bir günde kateden olağan üstü hızı ve çevikliğiyle şairlerin yeni mazmunlar bulma yeteneğine sahip kıvrak ve süratli (çâlâk) tabiatlarının benzetildiği bir mazmundur. Bâkî, “Destinde zülfikār-ı Alî nevk-i hâmedir/Bâkî semend-i tab‘ın ana düldül eylesen”; Nazîm, “Hayder-i kerrâr-ı meydân-ı senâ-yı zâtınım/Esb-i tab‘ım düldül-i çâlâk hâmem zülfikār” beyitlerinde yine çevikliğinden, sür‘at-i intikalinden dolayı şairane tabiatlarının ölçüsü olarak düldüle yer vermişlerdir. Şairler kalemlerinin (dillerinin) keskinliği ve işlekliğiyle övündüklerinde, söz meydanının en güçlü eriyiz diyerek kendilerini Hz. Ali’ye, kalemlerini zülfikara, çabuk ve etkili yazmaya yetenekli oluşlarını da düldüle benzetirler. “Hayder-i kerrârıyım meydân-ı nazmın Bâkıyâ/Nevk-i hâme zülfikār u tab‘ düldüldür bana” beytinde Bâkî kendini âdeta klasikleşmiş olan bu ifade ile övmektedir.

Düldül, dinî-destanî Türk halk hikâyelerinin en yaygınlarından biri olan


Hz. Ali cenklerinde mühim bir yer tutar. Bu hikâyelerde Hz. Ali’nin önemli bir yardımcısı ve insana yaklaşan anlayışı ile adı çok sık geçer. Kâfirlerle yapılan savaşlarda olağan üstü yetenekleri ve sürati düldülün diğer bir özelliğidir. Ayrıca “rahşiyye” denilen, padişahlarla önemli devlet adamlarının bindikleri hayvanlar hakkında yazılmış şiirlerde bu hayvanların çeşitli vasıflarını anlatmak için yine düldül zikredilmiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

Hayâlî Bey Divanı (haz. A. Nihad Tarlan), İstanbul 1945, s. 153; Mustafa Nihat Özön, Edebiyat ve Tenkit Sözlüğü, İstanbul 1954, s. 69; Cemâl Kurnaz, Hayâlî Bey Dîvânı (Tahlili), Ankara 1987, s. 307; İskender Pala, Ansiklopedik Dîvân Şiiri Sözlüğü, Ankara 1989, s. 266-267; Ahmet Talât Onay, Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar (haz. Cemâl Kurnaz), Ankara 1992, s. 35-36; Pakalın, I, 485; Dihhudâ, Lugatnâme, XIV, 151; TDEA, II, 393.

Mustafa Uzun