DÜLEFÎLER

بنو دلف

825-897 yılları arasında Merkezî İran’da (Cibâl) hüküm süren bir İslâm hânedanı.

Hânedan adını Abbâsî kumandanlarından Ebû Dülef Kāsım b. Îsâ el-İclî’den alır. Ebû Dülef iyi eğitim görmüş bir kişi, şair ve mûsikişinas, aynı zamanda seçkin bir kumandandı. Me’mûn’un sarayına intisap ettikten sonra Bâbek’in isyanının bastırılmasında önemli rol oynadı. Büyük oğlu Abdülazîz de Halife Me’mûn ve Mu‘tasım-Billâh dönemlerinin önde gelen kumandanlarındandı. Hânedanın başşehri Kereç, Ebû Dülef’in babası Îsâ b. İdrîs tarafından imar edilmiş, onun ölümünden sonra da oğlu buraya yerleşmiştir. Abbâsîler Kerec ile Burc şehirlerini Dülefî hânedanına îgār* olarak verdikleri için onların hâkimiyetindeki bu iki şehre “Îgāreyn” denilmiştir (Yâkūt, I, 290). Dülefîler Abbâsî Halifeliği’ne bu bölgeden yıllık muayyen haraç dışında hiçbir vergi ödememişlerdir. Yâkūt, Kerec’in şairlerin görmeyi arzuladıkları ve şiirlerinde anlattıkları bir yer olduğunu söyler. Bu şehir Hemedan ile İsfahan arasındaki verimli araziler ortasında, yüksekçe bir mevkide, dağınık olarak kurulmuş bir yerleşim merkeziydi. Şehrin evleri yaklaşık 10 kilometrelik bir sahaya yayılmıştı. Binaları kerpiçten yapılmış olan bu şehirde birçok saray ve geniş bina ile iki çarşı vardı. Çarşılardan biri Bâbü mescidi’l-câmi‘de, diğeri bunun tam aksi istikamette şehrin öteki ucunda yer almaktaydı. Verimli birçok bahçe şehrin etrafını kuşatmıştı.

Ebû Dülef’ten sonra oğlu Abdülazîz ve torunları Kerec, Burc, Dînever (Mâhü’l-Kûfe), Hemedan, Nihâvend (Mâhü’l-Basra) ve İsfahan ile civarında hüküm sürmüşlerdir. Emîr Ebû Leylâ Hâris b. Abdülazîz’in 284’te (897) ölümüyle toprakları merkezî hükümetin eline geçmiş ve Abbâsî valileri tarafından idare edilmeye başlanmıştır. Cibâl bölgesini yaklaşık yetmiş yıl bağımsız olarak idare eden Dülefîler kendi adlarına para da bastırmışlardır.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Hurdâzbih, el-Mesâlik ve’l-memâlik, s. 199, 244; Taberî, Târîħ (Ebü’l-Fazl), IX, 543, ayrıca bk. İndeks; Mes‘ûdî, Mürûcü’z-zeheb (Abdülhamîd), IV, 6, 62; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, IV, 252; V, 218, 262, 335; Yâkūt, MuǾcemü’l-büldân, I, 290, 373; II, 99; IV, 446; İbn Hallikân, Vefeyât, II, 239; III, 236; Düvel-i İslâmiyye, s. 169; Zambaur, Manuel, s. 199; D. Sourdel, Le Vizirat ‘Abbāside, Damas 1959-60, I, 259-260; Stanley Lane-Poole, The Mohammadan Dynasties, Beyrut 1966, s. 125; G. Le Strange, The Lands of the Eastern Caliphate, Cambridge 1966, s. 197, 198, 201, 229, 247; “Dülefîler”, İA, III, 663; K. V. Zetterstéen, “Kasım”, a.e., VI, 378-379; E. Marin, “Dulafids”, EI² (İng.), II, 623; Cl. Cahen, “Īghār”, a.e., III, 1051; J. E. Bencheikh, “al-Kāsım b. Īsā”, a.e., IV, 718-719; F. M. Donner, “Abū Dolaf”, EIr., I, 269-271.

Ahmet Nedim Serinsu