EBÎVERDÎ

الأبيوردي

Ebü’l-Muzaffer Muhammed b. Ahmed el-Ümevî el-Muâvî el-Ebîverdî (ö. 507/1113)

Büyük Selçuklular devrinde yetişen şair ve edip, ahbâr ve nesep âlimi.

Soyu Abdümenâf’a dayanan ve Emevîler’den Anbese b. Ebû Süfyân neslinden gelen Ebîverdî, yaklaşık 457 (1065) yılında Horasan’da Ebîverd yakınlarındaki


Kûfen kasabasında doğdu. Tahsil hayatı hakkında yeterli bilgi yoksa da İsmâil b. Mes‘adet el-Cürcânî, Abdülvehhâb b. Muhammed b. Şehîd, Ebû Bekir b. Halef eş-Şîrâzî, Ebû Muhammed Hasan b. Ahmed es-Semerkandî ve Abdülkahir el-Cürcânî’den okuduğu ve kendisinin de pek çok öğrenci yetiştirdiği anlaşılmaktadır.

Gençliğinde Bağdat’a gitti; orada halifelerin, sultanların ve devrin meşhur şahsiyetlerinin himayesine mazhar oldu. Bunlar arasında Halife Muktedî-Biemrillâh, oğlu ve halefi Müstazhir-Billâh, Sultan Melikşah ve oğlu Sultan Muhammed Tapar, Vezir Nizâmülmülk ile oğlu Müeyyidülmülk zikredilebilir. Müeyyidülmülk’ün hizmetinde bulunduğu sırada halifenin veziri Amîdüddevle’yi hicvetmesi üzerine vezir onun Abbâsî halifesini yerip Fâtımî halifesini övdüğünü söyleyerek kendisini Muktedî-Biemrillâh’a şikâyet etti. Bunun üzerine Ebîverdî Hemedan’a kaçtı. Arap dili ve edebiyatındaki üstünlüğü sebebiyle Nizâmülmülk’ün oğlu Ziyâülmülk’ün tuğraîliğine getirildi. Ziyâülmülk’ün ölümü üzerine İsfahan’a giderek orada Porsuk’un oğullarının hocalığını yaptı. Daha sonra Sultan Muhammed Tapar tarafından müşrifü’l-memâlik tayin edilmeden önce kısa bir süre Bağdat Nizâmiye Medresesi Kütüphanesi’nin müdürlüğü görevinde de bulundu. 20 Rebîülevvel 507 (4 Eylül 1113) tarihinde İsfahan’da vefat etti. İbn Hallikân’ın Vefeyâtü’l-aǾyân’ında Ebîverdî’nin ölümüyle ilgili olarak verilen 557 (1162) tarihi müstensih hatası olmalıdır. İmâdüddin el-İsfahânî, Ebîverdî’nin Muhammed Tapar tarafından müşrifü’l-memâlik tayin edildiğinde sultanın huzurunda iken düşüp öldüğünü, bunun da o devrin nüfuzlu şahsiyetlerinden Hatîr tarafından zehirlendiği şeklinde değerlendirildiğini nakletmektedir.

Kaynaklar, Ebîverdî’nin çok güçlü bir hâfızasının bulunduğunu, edebiyat, nesep ilmi, gramer, lugat ve ahbârda çok geniş bilgiye sahip, belâgat ve inşâda mahir, güçlü bir şair, aynı zamanda iffetli, âdil, dindar ve izzetinefis sahibi bir kimse olduğunu, zaman zaman maddî sıkıntılar içinde yaşamasına rağmen kimseden bir şey istemediğini nakletmektedir.

Eserleri. Ebîverdî’nin nesep, tarih, şiir, şiir tenkidi ve hadis sahalarındaki on beş kadar eserinden günümüze iki tanesi ulaşmıştır. 1. Dîvânü’l-Ebîverdî. Ebîverdî divanını “Irâkıyyât”, “Necdiyyât” ve “Vecdiyyât” adıyla üç kısma ayırmıştır. Divanın tamamı basıldığı gibi (Kahire 1317; Beyrut 1327; nşr. Ömer el-Es‘ad, I-II, Dımaşk 1374-1375/1974-1975; Beyrut 1407/1987) bölümler halinde de yayımlanmıştır (MukattaǾâtü’l-Ebîverdî [Dîvânü’l-mukattaǾât, Kahire 1277]; Necdiyyâtü’l-Ebîverdî, nşr. Muhammed b. Abdurrahman er-Rebî‘ [Riyâd 1982]). Ayrıca “Necdiyyât” kısmı çeşitli âlimler tarafından şerhedilmiştir. Bunlardan biri de Osmanlı âlimi Muhyiddin Abdülmuhsin el-Kayserî olup şerhinin yazma bir nüshası mevcuttur (Brockelmann, GAL, I, 293). Ebîverdî’nin divanında yer alan bazı şiirler Esterâbâdî gibi çeşitli müellifler tarafından iktibas edilmiştir (Bezm ü Rezm, s. 20). 2. el-Muhtelif ve’l-müǿtelif fî müştebehi esmâǿi’r-ricâl. Hadis ricâline dair olan bu risâle Mustafa Cevâd tarafından tahkik edilerek İbnü’s-Sâbûnî’nin Tekmiletü İkmâli’l-İkmâl’i ile birlikte neşredilmiştir (Bağdad 1957; Beyrut 1406/1986).

Ebîverdî’nin kaynaklarda zikredilen diğer eserlerinden bazıları şunlardır: Târîhu Ebîverd ve Nesâ, Kabsetü’l-Ǿaclân fî nesebi Ebî Süfyân, Nüzhetü’l-hâfız, el-Müctebâ mine’l-Müctenâ fi’rricâl, Kitâbü Ebî Abdirrahmân en-Nesâǿî fi’s-Süneni’l-meǿsûre ve şerhi garîbihî, Ma’htelefe veǿtelefe fî ensâbi’l-ǾArab, Tabakātü’l-Ǿilm fî külli fen, Kitâbün kebîrün fi’l-ensâb, Kevkebü’l-müteǿemmil, ed-Dürretü’s-semîne, Sahletü’l-kārih (Yâkūt, XVII, 243-244).

Memduh Hakkı, el-Ebîverdî mümessilü’l-karni’l-hâmis fî târîhi’l-fikri’l-ǾArabî adıyla bir eser kaleme almıştır (Dımaşk, ts.).

BİBLİYOGRAFYA:

İbnü’l-Cevzî, el-Muntazam, IX, 176-177; İmâdüddin el-İsfahânî, Harîdetü’l-kasr: el-Kısmü’l-ǾIrâkıa (nşr. M. Behcet el-Eserî), Bağdad 1375/1955, I, 106-107; Yâkūt, MuǾcemü’l-üdebâǿ, XVII, 234-264; İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, X, 284-285; a.mlf., el-Lübâb, III, 154-155; İbnü’l-Kıftî, İnbâhü’r-ruvât, III, 49-52; a.mlf., el-Muhammedûn mine’ş-şuǾarâǿ (nşr. Riyâd Abdülhamîd Murâd), Dımaşk 1395/1975, s. 41-46; İbn Hallikân, Vefeyât, IV, 444-449; Safedî, el-Vâfî, II, 91-93; Sübkî, Tabakāt, VI, 81-84; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, XIX, 283-292; Esterâbâdî, Bezm ü Rezm (trc. Mürsel Öztürk), Ankara 1990, s. 20; İbn Tağrîberdî, en-Nücûmü’z-zâhire, V, 206-207; Süyûtî, Târîhu’l-hulefâǿ, Kahire 1964, s. 427-428; Keşfü’z-zunûn, I, 282, 774; II, 1105, 1637, 1942; Hânsârî, Ravzâtü’l-cennât, VIII, 21-22; F. Wüstenfeld, Die Geschichtsschreiber der Araber und ihre Werke, Göttingen 1882, s. 223; Serkîs, MuǾcem, I, 362; Brockelmann, GAL, I, 293-294; Suppl., I, 447; a.mlf., “Ebîverdî”, İA, IV, 6; a.mlf. – Ch. Pellat, “al-Abīwardī”, EI² (İng.), I, 100; Âgā Büzürg-i Tahrânî, Musaffa’l-makāl, Tahran 1959, s. 389-390; Ömer Ferruh, Târîhu’l-edeb, III, 216-222; AǾyânü’ş-ŞîǾa, IX, 102-103; Seyyid Abdullah Envâr, “Ebîverdî”, Dânişnâme-i Îrân ve İslâm, I/9, Tahran 1976, s. 1146; L. A. Giffen, “Abīvardī”, EIr., I, 219-221.

Cevat İzgi