EBÛ BEKİR b. HAZM

أبو بكر بن حزم

Ebû Bekr b. Muhammed b. Amr b. Hazm el-Ensârî (ö. 120/738 [?])

Muhaddis tâbiî, hadislerin toplanmasına yardımcı olan Medine valisi ve kadısı.

120 (738) yılında seksen dört yaşlarında vefat ettiği rivayeti dikkate alınırsa (Vekî‘, I, 143) 36 (656) yılı civarında doğduğu söylenebilir. Adı ile künyesinin aynı olduğu kaydedilmekte, bazı kaynaklarda ise künyesi Ebû Muhammed şeklinde geçmektedir. Ensarın Hazrec koluna mensup olduğu için Hazrecî nisbesiyle de anılmaktadır. Yaşı küçük tâbiîlerden olan Ebû Bekir iyi bir öğrenim imkânı elde ederek Hz. Osman’ın oğlu Ebân’dan fıkıh dersleri almış, teyzesi Amre bint Abdurrahman ile Ömer b. Abdülazîz, Abdurrahman b. Avf’ın oğlu Ebû Seleme, Sâib b. Yezîd gibi ünlü kişilerden hadis rivayet etmiştir. Sahâbî olan dedesi Amr b. Hazm’dan babası vasıtasıyla rivayet ettiği hadislerle dikkati çekmiş, kendisinden oğulları Abdullah ve Muhammed ile amcasının oğlu Muhammed b. Ammâre, Abdurrahman el-Evzâî, Amr b. Dînâr, İbn Şihâb ez-Zührî, Yahyâ b. Saîd el-Ensârî gibi muhaddisler rivayette bulunmuşlardır. Sahâbî Ammâre b. Hazm’in kızı Fâtıma ile evlenmiş, bu evlilikten siyer ve megazî müellifi Abdullah dünyaya gelmiştir (bk. ABDULLAH b. EBÛ BEKİR b. MUHAMMED).

Ebû Bekir b. Hazm Emevîler döneminde çeşitli idarî görevlerde bulunmuştur. Süleyman b. Abdülmelik onu Medine’ye vali ve kadı olarak tayin etmiş (96/715), bu görevini II. Yezîd devrine kadar beş yıl sürdürmüş, II. Yezîd kendisini valilikten almakla beraber kadılık görevi 118 (736) yılına kadar devam etmiştir. Daha sonra çok kısa bir dönem için tekrar Medine valiliğine getirildiği rivayet edilmektedir. Belâzürî’nin onun Mekke kadılığı yaptığını söylemesi ise bir zühul eseridir.

Ömer b. Abdülazîz, hadislerin derlenmesi konusunda Ebû Bekir b. Hazm’e gönderdiği ünlü fermanında âlimlerin ölüp gitmesiyle ilmin yok olmasından endişe ettiğini söyleyerek Hz. Peygamber’in hadislerini, sünnetlerini, bu arada teyzesi Amre bint Abdurrahman’ın ve Kasım b. Muhammed b. Ebû Bekir es-Sıddîk’ın rivayetlerini araştırıp yazmasını istemiştir. Bunun üzerine Ebû Bekir’in harekete geçerek halifenin istediği rivayetleri derleyip kendisine gönderdiği belirtilmektedir. İbn Sa‘d, onun Hz. Peygamber’e hizmet eden hür ve köle bütün sahâbîlerin isimlerini ve hücre-i saâdete dair bilgileri toplayıp halifeye gönderdiğini kaydeder (et-Tabakāt, I, 497-498, 500). Kendisiyle halife arasında başka konularla ilgili olarak çeşitli yazışmaların geçtiği anlaşılmaktadır. Ömer b. Abdülazîz onu hac emîri olarak da görevlendirmiştir.

Ebû Bekir b. Hazm güvenilir bir muhaddis, aynı zamanda Medine’de kendi döneminin en iyi kadısı idi. İmam Mâlik, Ebû Bekir’in ensardan Medine’de valilik yapan tek şahsiyet olduğunu belirttikten sonra onun gibi mükemmel bir insan, başarılı bir vali ve kusursuz bir kadı görmediğini söyler. Ebû Bekir oğlu Abdullah ile çok ilgilenir, onu hadis sahasında ilerlemeye, hadisleri tenkit süzgecinden geçirmeye teşvik ederdi. Abdullah, babasının tarih ve megāzî konularına dair rivayetlerini ihtiva eden kitaplarının kaybolduğunu belirtmiştir.

Ebû Bekir b. Hazm’in 100 (718), 110 (728), 117 (735) veya 120 (738) yıllarında vefat ettiği kaydedilmektedir. Ancak 118 (736) yılına kadar kadılık görevine devam ettiğine göre 120 (738) yılında öldüğüne dair olan rivayet ağırlık kazanmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

Dârimî, “Mukaddime”, 43; Buhârî, “Ǿİlim”, 34; İbn Sa‘d, et-Tabakāt, I, 497-498, 500, 501; V, 346, 348, 364, 368, 391, 400; a.e.: el-mütemmim, s. 124-127; Belâzürî, Fütûh (Fayda), s. 63; Vekî‘, Ahbârü’l-kudât, I, 135-148, 159, 174-176, 264; İbn Ebû Hâtim, el-Cerh ve’t-taǾdîl, IX, 337; İbn Hibbân, Meşâhîr, s. 76; Hatîb, Takyîdü’l-Ǿilm, Dımaşk 1949, s. 105-106; Zehebî, AǾlâmü’n-nübelâǿ, V, 313-314; a.mlf., el-Ǿİber, I, 117; İbn Hacer, Tehzîbü’t-Tehzîb, XII, 38-40; a.mlf., Fethu’l-bârî, Bulak 1300, I, 174; Cehşiyârî, el-Vüzerâǿ ve’l-küttâb, s. 53-54; Mahmûd Yâsîn, “Abdullah b. Ebî Bekir b. Muhammed b. ǾAmr b. Hazm el-Ensârî”, Âdâbü’r-râfideyn, VI, Musul 1975, s. 163-166; Ahmed Zeki Safvet, Cemheretü resâǿili’l-ǾArab, Beyrut, ts. (el-Mektebetü’l-İlmiyye), s. 283-286.

Selman Başaran