EBÜ’l-A‘VER

أبو الأعور

Ebü’l-A‘ver Amr b. Süfyân b. Abdişşems es-Sülemî (ö. 65/685 [?])

Emevî devlet adamı ve kumandanı.

Hayatının ilk dönemi hakkında fazla bilgi yoktur. Babası Uhud Savaşı’nda Kureyşliler’in safında yer alan bir müşrik, annesi ise bir hıristiyandı. Ebü’l-A‘ver Hendek Gazvesi’nde Süleym kabilesi askerlerinin başında bulunuyordu. Onun bu savaştan sonra müslüman olduğu rivayet edilmektedir.

Suriye’ye gönderilen İslâm ordusunda yer aldı ve gözünün birini kaybedince “Ebü’l-A‘ver” lakabıyla meşhur oldu. Bilhassa Yermük Savaşı’nda ve Suriye bölgesindeki diğer seferlerde önemli görevler üstlendi. Başkumandan Ebû Ubeyde b. Cerrâh’ın görev verdiği on kumandandan biri de o idi. 23 (643-44) yılında Bizans’a karşı düzenlenen seferde bir birliğe kumanda etti ve Ammûriye’ye kadar ilerledi. Daha sonra Ürdün’deki Taberiye’yi fethetti ve ilk Kıbrıs seferine katıldı. Bir müddet sonra da Muâviye’ye bağlı olarak Ürdün’ün idaresine memur edildi, bölgenin vergi işlerini düzenledi. Ebü’l-A‘ver’in bu görevi Hz. Osman’ın şehid edilmesine kadar devam etti. Bu tarihten sonra da Muâviye’nin en yakın adamları arasında yer aldı. Özellikle Sıffîn Savaşı’ndaki faaliyetleri ve Hakem Vak‘ası’nda Muâviye lehine yaptığı şahitlik sebebiyle Hz. Ali’nin buğzettiği üç dört kişiden biri oldu. Ebü’l-A‘ver, Amr b. Âs’ın Muâviye adına Mısır’ı ele geçirmek için çıktığı sefere de katıldı (38/658).

Askerî kabiliyeti ve idarecilik vasıflarıyla tanınan Ebü’l-A‘ver, hayatının en verimli yıllarını Muâviye’ye yardım için harcamış ve Muâviye devrinin sonlarına doğru aktif siyasî hayattan çekilmiştir.

Sahâbîlerin hayatına dair kaynaklarda yer almakla beraber Ebü’l-A‘ver’in sahâbîliği kesin değildir. Rivayet ettiği pek az hadis de mürsel* sayılmaktadır. Kendisinden Kays b. Ebû Hâzim, Ebû Abdurrahman el-Hubulî ve Amr el-Bikâlî hadis nakletmişlerdir.

BİBLİYOGRAFYA:

İbnü’l-Kelbî, Cemhere (Nâci), s. 407; İbn Sa‘d, et-Tabakāt, II, 66; Halîfe b. Hayyât, et-Tabakāt (Zekkâr), I, 118; II, 788; Buhârî, et-Târîhu’s-sagīr, I, 98; Ebû Zür‘a, Târîh, Dımaşk 1980, I, 184; Taberî, Târîħ (Ebü’l-Fazl), III, 438, 442, 443, 444, 605; IV, 241, 366, 421, 568-571, 574; V, 12, 41, 54, 71, 98, 105, 274; İbn Ebû Hâtim, el-Cerh ve’t-taǾdîl, VI, 234; İbn Hibbân, es-Sikāt, II, 290, 294; İbn Hazm, Cemhere, s. 264; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-gābe, Beyrut 1957, IV, 109; a.mlf., el-Kâmil, II, 347; III, 95, 144, 145, 146, 158, 163, 168, 178; İbn Kesîr, el-Bidâye, VII, 26, 55, 182, 239, 272, 281, 295; İbn Hacer, el-İsâbe, Beyrut 1940, II, 533; H. Lammens, “Abu’l-AǾwar”, EI² (İng.), I, 108.

İrfan Aycan