EBÛ YA‘KUB es-SİCİSTÂNÎ

أبو يعقوب السجستاني

Ebû Ya‘kub İshâk b. Ahmed es-Sicistânî (ö. 393/1003 [?])

Ünlü İsmâilî dâî ve âlimlerinden.

Sicistânî nisbesinin kısaltılmışı olan Siczî diye de bilindiği gibi Bendâne lakabıyla da anılır. Horasan’ın güneyindeki Sicistan bölgesinde Fars kökenli bir aileden gelmektedir. Meşhur İran kahramanı Rüstem’in soyundan olduğu rivayeti yanında dedesinin Kûfe’den Sicistan’a gidip yerleştiği de nakledilir. Fâtımî Halifesi Muiz - Lidînillâh zamanında (953-975) Buhara bölgesinde dâî olan Sicistânî’nin doğum ve ölüm tarihleri kesin olarak bilinmemektedir. Ancak İsmâiliyye davasına karşı olanlar tarafından Türkistan’da öldürüldüğü muhakkaktır. Abdülkāhir el-Bağdâdî, Mâverâünnehir Dâîsi Muhammed b. Ahmed en-Nesefî (en-Nahşebî) ve Ebû Ya‘kub es-Sicistânî’nin sapıklıkları yüzünden katledildiklerini belirtir (el-Fark, s. 283). Nesefî’nin 331’de (942-43) öldürüldüğü bilinmektedir. Çağdaş araştırmacılardan bazıları, Bağdâdî’nin bu ifadesine dayanarak Nesefî gibi Sicistânî’nin de 331’de öldürüldüğünü ileri sürmüşlerse de (Mustafa Galib, s. 173; Hasan İbrâhim Hasan, s. 472) bu görüş isabetli değildir. Zira Ebû Ya‘kub es-Sicistânî, Kitâbü’l-İftihâr adlı eserinin dokuzuncu babı olan “Ma‘rifetü’l-kıyâme”de (s. 82) Hz. Peygamber’in vefatının üzerinden 350 küsur yıl geçtiğini belirtmekte, dolayısıyla adı geçen eserin 361 (971) yılından sonra yazıldığı ortaya çıkmaktadır. Buna yakın bir ifade de aynı eserin on üçüncü babı olan “el-Vudû’ ve’t-tahâre”de (s. 111) geçer. Ayrıca el-Mevâzîn ve el-Mebdeǿ ve’l-meǾâd adlı risâlelerinde, 386 (996) yılında Fâtımî halifesi olan Hâkim - Biemrillâh’tan söz ederken onun asrının imamı olduğu şeklindeki ifadesinden, kendisinin belirtilen tarihte hayatta olduğu sonucu çıkmaktadır. Öte yandan Reşîdüddin Fazlullah’ın, Sicistânî’yi Gazneli Mahmud’un hâkimiyetini kabul eden Saffârî hânedanından Halef b. Ahmed’in 393 (1003) yılında katlettirdiğini belirten ifadesinden hareket eden İsmail K. Poonawala, onun 386-393 (996-1003) yılları arasında öldürüldüğü görüşünü ileri sürer (Essays on Islamic Civilization, s. 275).

IV. (X.) yüzyıl, İsmâilî düşüncesinin en meşhur ve en büyük şahsiyetlerinin yetiştiği dönem olup Ebû Ya‘kub es-Sicistânî bu şahsiyetlerin en ön sıralarında yer alır. Onun adı Muhammed b. Ahmed en-Nesefî, Ebû Hâtim er-Râzî, Hamîdüddin el-Kirmânî gibi büyük dâîlerle beraber anılır. Muiz - Lidînillâh devrinde Buhara bölgesinin sorumlu dâîsi iken hocası Nesefî’nin öldürülmesi üzerine muhtemelen Horasan’la beraber Rey’deki İsmâilîler’in de ilmî liderliğini üstlenmiştir.


Sicistânî’nin genel olarak İslâm düşüncesine, özellikle de İsmâilî düşüncesine olan katkılarını tam anlamıyla tesbit edebilmek için çok sayıdaki eserinin neşredilmesi gerekmektedir. Mevcut bilgilere göre İsmâilî çevreye Yeni Eflâtuncu felsefenin sokulması genellikle hocası Nesefî’ye atfedilir. Nesefî, Yeni Eflâtunculuğu el-Mahsûl adlı eseriyle İsmâilî akîdesine uyguladığı zaman çok sert tepkilerle karşılaşmış ve ciddi tartışmaların ortaya çıkmasına sebep olmuştu. Çağdaşı ve Rey başdâîsi olan Ebû Hâtim er-Râzî, el-Mahsûl’deki hataları düzeltmek için el-Islâh, adını verdiği eserini yazınca Ebû Ya‘kub da en-Nusra adlı kitabıyla hocasını destekleyip Râzî’yi eleştirdi. Daha sonra talebesi Hamîdüddin el-Kirmânî, er-Riyâz fi’l-hükm beyne’ş-şeyhayn adını verdiği eserinde önceki üç kitap arasında bir denge kurmaya çalıştı. Bu bakımdan Nesefî’nin el-Mahsûl’ünün uzun ömürlü olmamasına karşılık Ebû Ya‘kūb’un eserleri, İsmâilîler arasında Yeni Eflâtuncu geleneğin tekrar ortaya konması hususunda en değerli kaynak özelliğini kazandı. İsmâilîler’in varlıkla ilgili hiyerarşik izah tarzlarının Sicistânî tarafından ortaya konulduğu söylenebilir. Eserlerindeki hâkim unsur İsmâilî itikadının doğruluğunu ispatlamaktan ibarettir. Bunu yapabilmek için gerektiğinde sûre başlarındaki harfleri, âyetlerdeki çeşitli kelimeleri, namaz, oruç, zekât ve benzeri kavramları geniş bir te’vil anlayışıyla açıklama yoluna girmiştir. Öyle anlaşılıyor ki İsmâilî doktrininin özelliklerinden olan ve günümüze kadar gelen ilk bâtınî te’villerin önemli bir kısmı Ebû Ya‘kūb es-Sicistânî tarafından yapılmıştır. Çalışmaları onu, İsmâilî teolojisinin ve İslâm felsefesi bünyesindeki Yeni Eflâtunculuk akımının önemli bir şahsiyeti haline getirmiştir.

Allah’ın, mahiyeti itibariyle hiçbir şekilde bilinemez ve vasıflandırılamaz tek mutlak varlık olduğu (Kitâbü’l-İftihâr, s. 25) görüşünü benimseyen Ebû Ya‘kub’a göre yaratma, tamamen zaman dışında gerçekleşen ve ebedî olan “ibdâ‘”, ruhun yaratılması gibi zaman dışında, fakat zamanla ilgisi bulunan “inbiâs” ve tamamen zaman içinde gerçekleşip fizik âleme gelmeye vesile olan “tekvin” olmak üzere üç seviyede cereyan eder. Onun düşüncesinde idrak edilen hakikat, ilki Yeni Eflâtunculuk’tan alınan Allah, akıl, nefis, tabiat ve daha aşağı unsurları ihtiva eden, ikincisi de bu birinciyle iç içe girmiş, özellikle İsmâilî kaynaklı kurallar olmak üzere iki safhada düzenlenmiştir. İkinci safha bir yandan Cebrâil, Mîkâil ve İsrâfil’in lakapları olan Ced, Feth ve Hayal (bu konuda geniş bilgi için bk. Kitâbü’l-İftihâr, s. 43-46) gibi mânevî unsurlar, diğer taraftan şeriat sahibi peygamberler ve imamlar olmak üzere iki asla dayanır. İnsanlar ancak peygamberlerden elde ettikleri gerçekler sayesinde kurtuluşa erebilirler. Kurtuluşa ulaştıran gerçek bilgi ve insanların bu bilgiyi idrak eden ruhî muhtevası ebedîdir.

Eserleri. Ebû Ya‘kūb es-Sicistânî birkaçı Farsça, çoğu Arapça olan birçok eser kaleme almıştır. Bîrûnî, Bağdâdî, Nâsır-ı Hüsrev ve Muhammed b. Hasan ed-Deylemî gibi müellifler onun kitaplarından bahsetmişlerdir. Günümüze ulaşan ve çoğu İsmâilî akîdesiyle ilgili olan kitaplarının bazıları şunlardır: 1. İsbâtü’n-nübüvve (Kitâbü İsbâti’n-nübûǿât). Beşerin ulaşabileceği en yüksek mertebe olarak ele alınan nübüvvetin ispatından sonra imâmetin gerekliliğini konu edinen eser, Ârif Tâmir tarafından Kahire ve Kampala’da bulunan iki nüshası esas alınarak neşredilmiştir (Beyrut 1982). 2. Risâletü tuhfeti’l-müstecîbîn. Allah’ın isimlerinden olan bârî’ ile emir, kelime, sâbık, tâlî, heyûlâ, nefis, arş, kader gibi konulardan bahseden bu risâleyi de Ârif Tâmir yayımlamıştır (el-Meşrık, sy. 2, s. 138-146). 3. el-Mevâzîn. Allah’ın bilinmesi, tevhid, teşbih ve ta‘tîlin nefyi, akıl, nâtık, esas, imam, hüccet ve dâî gibi mezhebî kavramların ele alındığı on dokuz bölüm ihtiva eder (Ivanow, Ismaili Literature, s. 27-28). 4. el-YenâbîǾ. Allah, akıl, nefis, eflâk, cennet, cehennem ve melekler gibi kırk ruhanî meseleyi konu edinen bu eser Mustafa Galib tarafından neşredilmiş (Beyrut 1965), Henry E. Corbin tarafından Fransızca’ya çevrilerek Trilogie ismaélienne adıyla yayımlanmıştır (Paris / Tahran 1961). 5. Keşfü’l-mahcûb. Muhtemelen aslı Arapça iken Farsça’ya çevrilen bu eseri Henry Corbin, Tahran’da Seyyid Nasrullah Tekavî Kütüphanesi’nde bulunan en eski nüshasına dayanarak dipnotlar, yorumlar ve indeks ilâvesiyle neşretmiştir (Tahran 1949). 6. Kitâbü’l-İftihâr. Tevhid, risâlet, vesâyet, imâmet, kıyâmet, dirilme, sevap, ceza, namaz, oruç, zekât ve hac gibi on yedi konuyu ele alıp işleyen bu eser Mustafa Gālib tarafından yayımlanmıştır (Beyrut, ts.). 7. el-Mebdeǿ ve’l-meǾâd. Üç bölümden oluşan akaide dair bir risâledir. 8. Süllemü’n-necât. Kur’an’daki itikadî konuları işleyen eserin son kısmı eksiktir (son iki eser için bk. Ivanow, Ismaili Literature, s. 28, 29). 9. el-Mekālîd. Allah’ın varlığı, O’nun hiçbir şeye benzemediği, ezel, sâbık, nefis, kelime, heyûlâ, tenzil, te’vil, Rûhulkudüs, âlem, varlık, tabiat, zaman, felek, nefh, kıyamet gibi yetmiş konuyu ve kavramı ele alıp işleyen hacimli bir eser olup bir nüshası Hindistan’ın Sûret şehrinde Hamdânî koleksiyonu içinde bulunmaktadır (geniş bir tanıtımı için bk. Poonawala, Essays on Islamic Civilization, s. 275-283; Ebû Ya‘kūb’un eserlerinin geniş bir listesi için bk. Ivanow, Ismaili Literature, s. 27-31; Poonawala, Biobibliography of Ismaagılı Literature, s. 85-90).

BİBLİYOGRAFYA:

Ebû Ya‘kūb es-Sicistânî, Risâletü tuhfeti’l-müstecîbîn (nşr. Ârif Tâmir, el-Meşrık içinde), sy. 2, Beyrut 1967, s. 138-146; ayrıca bk. nâşirin mukaddimesi, a.e., s. 136-137; a.mlf., Kitâbü İsbâti’n-nübûǿât (nşr. Ârif Tâmir), Beyrut 1982, nâşirin mukaddimesi; a.mlf., Keşfü’l-mahcûb (nşr. H. Corbin), Tahran 1988, nâşirin mukaddimesi, s. 5-25; a.mlf., Kitâbü’l-İftihâr (nşr. Mustafa Galib), Beyrut, ts. (Dârü’l-Endelüs), s. 25, 43-46, 82, 111; Bîrûnî, Tahkıku mâ li’l-Hind, Beyrut 1403/1983, s. 48; Bağdâdî, el-Fark (Abdülhamîd), s. 283; Deylemî, Mezhebü’l-Bâtıniyye, s. 43, 48-53; İsmâil b. Abdürresûl el-Uceynî, Fehresetü’l-kütüb ve’r-resâǿil (nşr. Ali Nakī Münzevî), Tahran 1344 hş./1966, s. 140-144; W. Ivanow, A Guide to Ismaili Literature, London 1933, s. 33-35; a.mlf., Ismaili Literature, Tahran 1963, s. 27-30; Abdurrahman Bedevî, Mezâhibü’l-İslâmiyyîn, Beyrut 1973, II, 193-196; Ismail K. Poonawala, “Al-Sijistani and his Kitab al-Maqalıd”, Essays on Islamic Civilization, Leiden 1976, s. 274-283; a.mlf., Biobibliography of Ismaagılı Literature (ed. T. Joseph), California 1977, s. 82-90; Mustafa Galib, Târîhu’d-daǾveti’l-İsmâǾîliyye, Beyrut 1979, s. 173-174; Hasan İbrâhim Hasan, Târîhu’d-devleti’l-Fâtımiyye, Kahire 1981, s. 472-474; Safâ, Edebiyyât, I, 253; S. M. Stern, “Abu YaǾkub al-Sidjzı”, EI² (İng.), I, 160; P. E. Walker, “Abu YaǾqūb Sejestānī”, EIr., I, 396-398.

Avni İlhan