EBÛSAİD MEHMED EFENDİ

(ö. 1072/1662)

Osmanlı şeyhülislâmı.

1003’te (1593-94) İstanbul’da doğdu. Hoca Sâdeddin Efendizâde Şeyhülislâm Esad Efendi’nin oğludur. Medrese tahsilini tamamladıktan sonra amcası Şeyhülislâm Hocazâde Mehmed Efendi’den (Çelebi Müftü) mülâzemet aldı. 1613-1621 yılları arasında Rüstem Paşa, Üsküdar Mihrimah Sultan, Sahn-ı Semân, Şehzade ve Süleymaniye medreselerinde müderrislik yaptı. Ardından kadılığa geçerek 1621’de Şam, 1623’te Bursa ve Galata kadılıklarına, 1624 ve 1627’de iki defa İstanbul kadılığına tayin edildi. 1629’da Anadolu, 1630’da Rumeli kazaskeri oldu (Naîmâ, Târih, III, 46). 1631’de kendisine Gümülcine arpalığı verilerek kazaskerlikten azledildiyse de 1640’ta yeniden Rumeli kazaskeri oldu. 18 Zilhicce 1053’te (27 Şubat 1644) Şeyhülislâm Zekeriyyâzâde Yahyâ Efendi’nin ölümü üzerine meşihat makamına getirildi (a.g.e., IV, 62). İki yıl kadar bu görevde kaldıktan sonra 29 Zilkade 1055 (16 Ocak 1646) tarihinde azledildi (a.g.e., IV, 170). 17 Ramazan 1061’de (3 Eylül 1651) ikinci defa şeyhülislâm oldu. Bu sırada Anadolu kazaskerliğine Bâlîzâde Mustafa Efendi’nin getirilmesi üzerine, mâzul İstanbul kadısı Esad Efendi bu makamın kendisinin hakkı olduğunu ileri sürerek ona karşı çıktı. Çok sert bir mizaca sahip olan Ebûsaid Efendi Esad Efendi’yi huzurunda tartakladı. Bu hareketi ilmiye mesleğine karşı bir hakaret olarak gören ulemânın tepkisi üzerine Ebûsaid Efendi 11 Ramazan 1062’de (16 Ağustos 1652) görevden alındıysa da bundan iki yıl sonra 12 Safer 1064 (2 Ocak 1654) tarihinde üçüncü defa şeyhülislâm oldu. Bir yıl dört ay kadar kaldığı bu görevi sırasında sadâretin Derviş Paşa’dan alınıp onun yerine daha uygun bir vezîriâzam bulunması çalışmalarına girdiği gibi bu makama İpşir Mustafa Paşa’nın getirilmesinde de faal rol oynadı. Ancak bu faaliyetleri onun azline yol açtı. İpşir Paşa’ya karşı çıkan âsiler vezîrirâzam ile şeyhülislâmın idam edilmesini istediler. Bu arada Ebûsaid Efendi’nin konağına saldırarak atası Hasan Can Çelebi zamanından beri birikmiş olan aileye ait eşya ve kitapları yağmaladılar. Güç durumda kalan IV. Mehmed İpşir Paşa’yı zorbalara teslim ettiyse de Nakîbüleşraf Zeyrekzâde’nin karşı çıkması üzerine Ebûsaid Efendi’ye dokunmadı ve onu şeyhülislâmlıktan azlederek bu makama Koca Hüsamzâde Abdurrahman Efendi’yi getirdi. Ebûsaid Efendi çiftliğinde oturup affı için haber beklerken Çınar Vak‘ası’nda kendisini destekleyen saray ağaları öldürülünce ümidi kırıldı, hatta muhaliflerinin gayretiyle arpalığı olan Gelibolu’ya gönderildi. Bir müddet sonra İstanbul’a dönmesine izin verildiyse de 1072 Zilkadesinde (Haziran-Temmuz 1662) vefat etti ve Eyüp’teki aile mezarlığına gömüldü. Şeyhülislâmlık süresi toplamı dört yıl iki aydan biraz fazla olan Ebûsaid Efendi’nin Said mahlası ile yazdığı manzumeleri bulunmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

Şeyhî, Vekāyiu’l-fuzalâ, I, 295-297; Naîmâ, Târih, III, 46, 457; IV, 62, 170; VI, 164, 165, 212; Muhibbî, Hulâsatü’l-eser, I, 127-128; Devhatü’l-meşâyih, s. 50-52; Sicill-i Osmânî, I, 187; İlmiyye Salnâmesi, s. 450-453; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/1, bk. İndeks; III/2, s. 465-466, 472.

Mehmet İpşirli