EDHEM EFENDİ, Müştakzâde

(ö. 1862-1933)

Kādirî şeyhi, mûsiki muallimi, bestekâr.

İstanbul Fatih’te Hoca Hayreddin Paşa mahallesinde doğdu. Babası İbrâilli Kadı İsmâil Hakkı Efendi, annesi Hatice Hayriye Hanım’dır. İlk öğrenimini aynı semtteki Hâfızpaşa İbtidâî Mektebi’nde yaptıktan sonra Fâtih Rüşdiyesi’ne devam ettiyse de rüşdiyeden mezun olamadı. Daha sonra Bahriye Haddehânesi’ne girdi. Bu arada 1874 yılında babasının vefatı üzerine Şeyhülislâm Kara Halil Efendi onu himayesine aldı. 1876’da Muzıka-i Hümâyun’a girdi ve aynı yıl askerî fırka dîvânıharbinde jurnal çavuşluğu ile görevlendirildi. Daha sonra Yemen’e gönderilmek üzere teşkil edilen nişancı taburuna mülâzım rütbesiyle tayin edildiyse de annesinin arzusu üzerine askeriyeden ayrıldı.

Bu dönemde zamanın tanınmış âlimlerinden ders alarak kendisini yetiştirmeye başladı. Hocaları arasında, Fâtih Camii’nde İslâmî ilimlerle ilgili derslerine devam ettiği Karınâbâdlı Ömer Efendi, Ödemişli İbrâhim Efendi ve Şumnulu Hâfız İbrâhim Efendi’yi bilhassa zikretmek gerekir. Ayrıca yine Fâtih Camii’nde derslerine devam ederek kendisinden feyiz aldığı Köprülülü Mahmud Hoca’nın onun hayatında ayrı bir yeri olmuştur. 5 Şubat 1881 tarihinde Evkāf-ı Hümâyun Nezâreti Muhasebe Kalemi’nde göreve başladı. 1883’te buradan Bahriye Nezâreti’ne geçti. 1892 yılında hacca gitti ve üç buçuk ay Medine’de kaldı. Özellikle burada okuduğu Türkçe mevlid çok beğenilmiş ve hâfızalarda derin iz bırakan bir icra tarzı olarak kaynaklara geçmiştir. 21 Eylül 1900 tarihinde rütbe-i sâlise ile taltif edildi. 1905’te Erkân-ı Harbiyye Dairesi Kalemi’ne tayin edildi. 1914 yılında emekliye ayrıldı ve hemen ardından girdiği Defter-i Hâkānî İstanbul Kayıt Kalemi’nde uzunca bir süre görev yaptı.

Edhem Efendi’nin tasavvufî hayatı, bir Kadirî halifesi olan babasının vefatından sonra hocası Köprülülü Mahmud Efendi’ye intisabı ile başlar. Seyrü sülûkünü tamamladığı 1891 sonlarında hocasının vefatı üzerine Said Efendi adlı Bağdatlı bir zata biat etti ve ondan Nakşibendiyye icâzeti aldı. Hac dönüşü oturduğu mahallede Kadiriyye’den Çenezâde Dergâhı şeyhi Bağdatlı Mehmed Emin Efendi’ye intisap etti ve bu dergâhtaki müridlerin mânevî terbiyesiyle görevlendirildi. Emin Efendi’nin vefatı üzerine dergâhtan ayrıldıktan sonra 1916’da Fethiye civarında Kefevî Tekkesi’ne Kādirî Şeyhi Arap Said Efendi’nin halifesi olarak vekâleten, bir müddet sonra da asâleten tayin edildi ve tekkelerin kapatılmasına kadar (1925) bu görevde kaldı. 1918’deki meşhur Fatih yangınında evi yanınca Çarşamba’daki Murad Molla Tekkesi’nde oturmaya mecbur oldu. 21 Şevval 1351 (17 Şubat 1933) tarihinde vefat etti ve Edirnekapı dışındaki mezarlığa defnedildi.

Edhem Efendi tasavvufî hüviyetinin yanında asıl şöhretini mûsiki hocalığı ve bestekârlığı ile kazanmıştır. Mûsikideki temel bilgilerini Muzıka-i Hümâyun’da iken aldı. Burada ilk hocaları sayılabilecek Sıdkı ve Kolağası Aziz Mahmud beylerden dinî ve din dışı eserler meşketti. Daha sonra devrin diğer üstatlarından ders alarak kısa zamanda kendini yetiştirdi ve ilk bestesini on yedi yaşında iken yaptı. Bir ara Fâtih Merkez Rüşdiyesi’nde gınâ ve ilâhi muallimliği görevinde bulundu. Önceleri Malta kahvesinde, daha sonra da Hâfızpaşa Camii karşısındaki meşkhânesinde haftanın belirli günlerinde verdiği dersler Yıldız Sarayı’na verilen bir jurnal üzerine tatil edildi. Bu meşkhânede yetiştirdiği birçok ünlü mûsikişinas arasında Hâfız Sâmi, Hâfız Kemal, Hâfız Mecid (Sesigür), hânende Arap Hüsnü, hânende Arap Cemal (Câlân) en önemlileridir. Resmî görevlerinden ayrıldıktan sonra Murad Molla Tekkesi’ndeki ikameti esnasında da mûsiki derslerini sürdürdü. Hâfız Cevdet (Soydanses) ve neyzen Süleyman Erguner bu devrede yetiştirdiği tanınmış talebelerindendir.

Muzıka-i Hümâyun’a intisabından dolayı Hânende Edhem, Bahriye Nezâreti’ndeki memuriyeti sebebiyle Bahriyeli (Tersaneli) Edhem, Hicaz’a gittiği için Hacı Edhem, nihayet şeyh olması


münasebetiyle de Şeyh Edhem Efendi adlarıyla çeşitli mecmualarda ismine rastlanan Edhem Bey ayrıca üslûp sahibi bir şarkı bestekârı olarak tanınmıştır. Klasik tarzda karcığar makamında bir beste ile bu besteye yaptığı ağır ve yürük semâilerin dışında bestelediği günümüze ulaşan şarkılarının sayısı 158’dir. Ayrıca otuzun üzerinde ilâhi ve tevşîh bestelemiş, ancak bunlardan zamanımıza sekizinin notası gelebilmiştir. Edhem Efendi şiirle de uğraşmış, ilk şiirlerinde Zârî mahlasını kullanmış, daha sonra şeyhi M. Emin Efendi tarafından kendisine İlhâmî mahlası verilmiştir. Ancak şiirlerini topladığı mecmua Fatih yangınında yanmıştır. Bestelediği dinî ve din dışı eserlerinden bir kısmının güftesi kendisine aittir. Bergüzâr-ı Edhem yahut Ta’lîm-i Usûl-i Mûsikî adıyla neşrettiği (İstanbul 1307), bazı mûsiki bilgilerinin de bulunduğu güfte mecmuasında diğer güfteler yanında yirmi sekiz yaşına kadar bestelediği şarkılarına da yer vermiştir.

BİBLİYOGRAFYA:

Müştakzâde Edhem Efendi, Bergüzâr-ı Edhem yahut Ta‘lîm-i Usûl-i Mûsikî, İstanbul 1307; Hüseyin Vassâf, Sefîne, V, 273; Zâkir Şükrü, Mecmûa-i Tekâyâ (Akbatu), s. 62; Ezgi, Türk Musikisi, V, 449-451; İbnülemin, Hoş Sadâ, s. 177-178; Selâhattin Gürer, Âşık Yunus Emre’nin Bestelenmiş Şiirleri, İstanbul 1961, s. 88-89; Mustafa Rona, Elli Yıllık Türk Musikisi, İstanbul 1970, s. 25-33; Şengel, İlâhîler, II, 12-13; III, 22-23; V, 172-173; Töre, İlâhîler, VI, 58; VII, 113; Besteleriyle Yunus Emre İlâhileri (haz. Ahmet Hatiboğlu), Ankara 1993, s. 50-51; Cemâleddin Server Revnakoğlu, “Yûnüs’ün Bestelenmiş İlâhîleri Nerede ve Nasıl Okunurdu”, TY, sy. 319 (1966), s. 138; Halil Can, “Edhem Efendiler”, MM, sy. 243 (1969), s. 4-8, 16-17; “Arşiv Vesikaları: İbrahim Edhem Efendi’nin Resmî Tercüme-i Hâl Sûreti”, a.e., sy. 265 (1970), s. 16; Hayri Yenigün, “Şeyh Edhem Efendi”, Musiki ve Nota, sy. 29, İstanbul 1972, s. 13; Gültekin Oransay, “Yayınlanmış Türk Din Musikisi Sözlü Anıtlarının Ezgileyicileri”, AÜ İlâhiyat Fakültesi İslâmî İlimler Enstitüsü Dergisi, sy. 3, Ankara 1977, s. 184-185; R. Ekrem Koçu, “Edhem Efendi (Şeyh Hacı)”, İst.A, IX, 4910; Öztuna, BTMA, I, 247-249.

Nuri Özcan