EDHEM PERTEV PAŞA

(ö. 1824-1873)

Devlet adamı, yazar ve şair.

Erzurum’da doğdu. Asıl adı İbrâhim Edhem iken şiirde kullandığı Pertev mahlası dolayısıyla Edhem Pertev olarak tanınmıştır. Aslen Erzurumlu Söylemezzâdeler’den olup Kiğı beylerine hazinedarlık yapan Mehmed Timur Efendi ile Fatma Dursun Hanım’ın oğludur.

II. Mahmud’un, âyan ve beylerin Anadolu’daki nüfuzlarını kırma hareketleri üzerine Erzurum’a dönen babası, ardından Rus işgali (1829) karşısında ailesiyle beraber Şarkîkarahisar, Gümüşhane ve Canik taraflarında dolaştıktan sonra vazifesi gereği Trabzon’a yerleşti. Edhem çocukluğunda, Fennî mahlasıyla şiirler yazan ve basılmamış mürettep divanı bulunan babasından ve gezdiği yerlerdeki ulemâ ve şairlerden faydalanarak yetişti. 1845’te babasının ölümü üzerine Trabzon Valisi Abdullah Paşa onu himaye etti ve divan kâtibi olarak yanına aldı. Ayrıca ileriki yıllarda duygulu şiirleriyle tanınacak olan Abdullah Paşa’nın kızı Fıtnat Hanım’a (ö. 1911) küçük yaşlarında şiir ve inşâ dersleri verdi. Abdullah Paşa’nın vefatından sonra yeni vali Halil Rifat Paşa bu zeki ve dürüst genci vilâyet mektupçusu yaptığı gibi (1846) kaptanpaşalıkla İstanbul’a giderken onu da yanına aldı ve Sadâret Mektûbî Kalemi’ne tayin ettirdi (1847).

Edhem Pertev’in bundan sonraki görevleri, kendisini himaye edenlerin yükselip düşüşleriyle değişmiştir. Kaptan-ı deryâ mesnedinde İzmir, Cezâir-i Bahr-i Sefîd, Hüdâvendigâr valiliklerinde memuriyet yaptı. Sefâret kâtibi olarak üç yıl Berlin’de kaldı (1853-1855). Bâbıâli Tercüme Odası’nda, Siroz ve Drama kaymakamlıklarında, Dîvân-ı Muhâsebât üyeliğinde (1864), Halep merkez kaymakamlığında (1865), Kandiye (Girit) mutasarrıflığında bulundu. Hariciye Nezâreti mektupçusu (1869) ve serasker müsteşarı (1871) oldu. Son defa Kastamonu valisi iken 6 Ocak 1873’te burada vefat etti. Mezarı aynı yerde Şeyh Şâbân-ı Velî hazîresindedir.

Devrinin hemen bütün kaynakları, Rumeli beylerbeyiliği ile paşalık unvanı da bulunan Edhem Pertev’in mevki ve rütbe hırsı olmayan, kendisine verilen görevleri dikkatle yerine getiren dürüst bir idareci olduğunda birleşirler. Ebüzziyâ Tevfik açık sözlülüğünden, oldukça serbest fikirli oluşundan dolayı Nâmık Kemal’le ilk karşılaşmalarında iyi anlaştıklarını yazar. Bununla beraber devrinin siyasî olaylarına karışmamıştır.

İzmir’de Fransızca, Berlin’de Almanca öğrenen Edhem Pertev Paşa nesir ve şiirle de meşgul olmuş, bu alanlarda bazı yenilikler getirmişse de idarî görevleri dolayısıyla fazla eser bırakmamıştır. Mizaç olarak latifeyi seven paşanın bir kısım eserlerinde mizaha temayülü görülür. Pertev mahlasıyla yazdığı eski tarz şiirlerinde herhangi bir yenilik yoktur. Tercüme şiirlerinde ve hece ile yazdıklarında ise daha başarılıdır. Nesih hattını güzel bir şekilde yazdığı, bir Delâilü’l-hayrât istinsah ettiği bilinmekte ve bazı meşklerinden hatla ciddi bir şekilde meşgul olduğu anlaşılmaktadır.

Eserleri. A) Kitap ve Makaleleri. 1. Hâbnâme (baskı yeri ve tarihi yok). Lâhikasıyla beraber otuz üç sayfa hacmindeki bu risâle, rüyada yapılmış bir konuşma tarzında doğrudan doğruya masonluğun tenkidini ihtiva eder. Ebüzziyâ Tevfik’in “Farmasonluk” (Mecmûa-i Ebüzziyâ, cüz 100 [7 Cemâziyelâhir 1329], s. 681-682) adlı meşhur makalesinde Edhem Pertev Paşa’yı devrin ünlü masonları arasında zikretmesi, aynı dönemde yaşayarak nâzırlık ve sadrazamlık yapmış bulunan diğer İbrâhim Edhem Paşa ile karıştırmış olmasından kaynaklanmıştır. Esasen bu risâle de dikkate alındığında Ebüzziyâ’nın görüşünün pek isabetli olmadığı anlaşılır. Hâbnâme’nin üzerinde herhangi bir tarih bulunmamakla beraber o devirde L’Union d’Orient locasının üstadı Cleanti Scalieri’nin Grand Orient’a gönderdiği bir mektuptan eserin 1872’de yayımlandığı anlaşılmaktadır. 2. Emrü’l-acîb fî târîhi ehli’s-salîb (İstanbul, ts.). Fransız tarihçisi Joseph François Michaud’dan (ö. 1839) Ali Fuad ve Ârifî Ahmed ile ortaklaşa çevrilmiş, Antakya’nın zabtına kadar olan Haçlı seferleri tarihidir. 3. Itlâku’l-efkâr fî akdi’l-ebkâr (İstanbul 1285, 1304). Çok evliliğin aleyhinde bulunan Batılılar’a karşı tabiat kanunlarına dayanarak yapılan bir müdafaadır. Sorulu cevaplı karşılıklı konuşma şeklinde olan kitaba, Voltaire ve Montesqieu’nün konu ile ilgili iki yazısı da eklenmiştir. Eserin son sayfasında “Lisân-ı ecnebîye tercüme olunmuştur” ibaresi yer almaktadır. Ancak hangi dile tercüme edildiği ve basılıp basılmadığı tesbit edilememiştir. 4. “Medh-i Sa‘y ve Zemm-i Betâlet” (Mecmûa-i Fünûn [Şaban 1281], s. 281-289). Çalışmanın fazileti hakkında Kemalpaşazâde’nin Arapça bir risâlesinin tercümesidir. 5. “Bekayı Şahsî ve Nev‘îye Hizmet” (Mecmûa-i Fünûn, nr. 33 [Ramazan 1281], s. 329-346; nr. 34 [Muharrem 1283], s. 8-18). İntiharın yanlışlığı ve tasvip edilemeyeceği konusunda J. J. Rousseau’dan yapılmış bir tercümedir. 6. “Av‘ave” (Mecmûa-i Fünûn, nr. 42 [1283], s. 229-240). Kelbiyyûn mezhebinden bir filozofla kanaat sahibi Kıtmîr arasında geçen mizahî bir diyalogdur. Şinâsi’nin Tasvîr-i Efkâr gazetesinde (nr. 192, 28 Zilkade 1280), sahipsiz köpeklerin İstanbul’dan uzaklaştırılmasını teklif eden makalesini tehzil mahiyetinde yazılmıştır. 7. “Kırmızı Bayrak” (Hakayiku’l-vekayi‘, nr. 237 [14 Safer 1288]). Fransa’daki komün hareketleri dolayısıyla sosyalizme yazılmış bir reddiyedir.

B) Şiirleri. Edhem Pertev Paşa’nın epeyce şiir yazdığı ifade edilmekteyse de kütüphanesi Koska’daki yangında eviyle birlikte yandığından bunların sadece dokuz tanesi bilinmektedir. Bu şiirlerinin bir kısmı eski tarzın devamıdır ve herhangi bir orijinalliği yoktur. Türkçe’ye nazmen çevirdiği Voltaire’den “Münâcât”, Rousseau’dan “Beka-yı Hayât”, Victor Hugo’dan “Tıfl-ı Nâim” adlı şiirler şekil ve muhteva bakımından yenilik


gösterir. Mahmud Nedim Paşa’ya kaside olarak takdim ettiği şiir ise hece vezniyle olup yirmi yedi kıtadır ve Bektaşî nefesleriyle halk destanlarını andırır. Sultan Abdülaziz için yazdığı “Destan” ile kızına gönderdiği manzum mektup hece vezninin ilk güzel örneklerinden sayılır. Pertev Paşa’nın bu az sayıda şiiri, Şinâsi’ninkilerle beraber tanzimat şiirinde şekil, dil ve muhteva olarak yenileşmenin ilk başarılı denemeleri arasında yer almaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

Mehmed Tevfik, Kāǿile-i Şuarâ, İstanbul 1290, s. 74-75; Recâizâde Ekrem, Kudemâdan Birkaç Şâir, İstanbul 1305, s. 57-58; Abdülhalim Memduh, Târih-i Edebiyyât-ı Osmâniyye, İstanbul 1306, s. 78-84; Fâik Reşâd, Eslâf, İstanbul 1311, I, 180-186; Ebüzziyâ Tevfik, Numûne-i Edebiyyât-ı Osmâniyye, İstanbul 1329, s. 197-225; a.mlf., Yeni Osmanlılar Tarihi (haz. Ziyad Ebüzziya), İstanbul 1973, II, 104-106; Osmanlı Müellifleri, II, 114-115; İbrahim Necmi [Dilmen], Târih-i Edebiyyat Dersleri, İstanbul 1338, II, 68-73; İsmail Habib [Sevük], Türk Teceddüd Edebiyatı Tarihi, İstanbul 1340, s. 100-107; İbnülemin, Son Asır Türk Şairleri, s. 1325-1337, 3141-3142; Mustafa Nihat [Özön], Son Asır Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul 1941, s. 55-56; Ahmet Hamdi Tanpınar, XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi, İstanbul 1956, s. 239-241; Banarlı, RTET, II, 954-955; Metîn Kayahan Özgül, Türk Edebiyâtında Siyâsî Rûyâlar, Ankara, ts. (Akçağ Yayınları), s. 31-39; Kamûsü’l-a‘lâm, II, 1495; TA, XV, 491; TDEA, II, 448-449.

M. Orhan Okay