el-BEYÂN ve’t-TEBYÎN

البيان والتبيين

Câhiz’in (ö. 255/869) Arap edebiyatına dair eseri.

el-Beyân ve’t-tebeyyün adıyla da anılır. İhtiva ettiği konular bakımından aydın tabakaya ve özellikle Arap olmayan milliyetçi unsurlara (şuûbîler) Araplar’ın hitabet, nesir ve şiir sanatlarındaki değerli mahsullerini tanıtmak, bu mahsulleri edebiyat açısından değerlendirmek, aynı zamanda bu konuda genel kültür vermek için yazılmış, Arap edebiyatında edeb (muhâdarât) türüne giren ilk ve en önemli örnek eserlerden biridir. Müellif diğer eserlerinde olduğu gibi bu kitabında da düzenli bir plana uymaksızın Arap belâgat ve fonetik ilimlerinin esaslarını vermeye çalışır. Bu arada tarihî bakımdan önem taşıyan birçok vesikayı ve kaydı ihtiva etmesi de esere ayrı bir değer katar. Câhiz, devrindeki çeşitli etnik gruplar hakkında değerli eserler kaleme almış, bu eserlerde onların meziyetlerini ve özelliklerini göstermeye çalışmıştır. Bir bakıma bu eseri hitabet ve belâgat sanatlarında diğer milletlere üstün olduğunu iddia ettiği Araplar’ın bu konudaki üstünlüklerini sergilemek için kaleme almıştır (bk. el-Beyân ve’t-tebyîn, III, 27-31). Ona göre her büyük milletin üstün bir tarafı vardır. Meselâ Yunanlılar felsefe ve ilimde, Çinliler sanatta, İranlılar devlet idaresinde ve Türkler harp sanatında üstün oldukları gibi Araplar hitabet ve dil bilimi konularında üstündürler. “Bu meziyetlerinden dolayı kendileri en büyük, emekleri en değerli, bütün milletler içinde en çok övünen, meşhur günlerini en çok anan ve hâfızalarında tutan millet oldular” (Hilâfet Ordusunun Menkıbeleri, s. 80-81). Fakat Câhiz’in meşhur Yunan ve Latin hatiplerini ve eski Hint müelliflerini iyi tanımadığı anlaşılmaktadır. Nitekim o İranlılar’ın büyük hatipler yetiştirdiğini belirtmekle beraber Yunanlılar’ın ve Hintliler’in bu konuda büyük değerler ortaya çıkaramadıklarını söylemek hatasına düşmüştür (el-Beyân ve’t-tebyîn, III, 27-30). Câhiz 237 (851) yılından önce dört cüz halinde kaleme aldığı bu eserini zamanın başkadısı Ahmed b. Ebû Duâd’a takdim etmiş ve 5000 dinar altın para ile ödüllendirilmiştir. Eserin iki redaksiyonu vardır. İkinci redaksiyon daha mükemmel olup günümüze ulaşan bu nüshadır (İbnü’n-Nedîm, s. 210; Yâkut, VI, 66). Kitabın içindeki malzemeler başlıca beyân ve belâgat; orta yolun tercihi; hutbelerden, şiirlerden, secilerden, vasiyetlerden, mektuplardan seçmeler; zâhidlerin ve vâizlerin sözlerinden bazı örnekler; ahmaklardan bazı sözler; vecizeler; belâgatla ilgili bazı metinler gibi birkaç ana bölüm altında toplanabilir. Belki de ansiklopedik şahsiyetinin etkisiyle ve henüz ilimlerin tasnifi kesin çizgileriyle belirlenmediği için Câhiz bu konuları kitabının çeşitli yerlerine serpiştirmiştir. Kendisi de bunun farkında olmalıdır ki beyandan bahsederken, “Gerçekte bu bab kitabın başında gelmeliydi; fakat bazı düşüncelerle onu buraya aldık” der (el-Beyân ve’t-tebyîn, I, 76). Birinci cüzün sonlarında ikinci cüzde şuûbîlere cevap vereceğini söylediği halde bu konudan bahsetme fırsatını ancak üçüncü cüzün başlarında bulur (a.e., III, 12-31). Câhiz, toplumun çeşitli kesimlerinden örnekler verdikten sonra zamanındaki bedevîlerin dillerinin daha sağlam olduğunu söyler. Bunun için nâdir sözlerin ve fıkraların -i‘rabı veya lahniyle- halktan duyulduğu gibi nakledilmesi gerektiğini, i‘rabın müvelledûn*un vecizelerindeki ve fıkralarındaki espriyi öldürdüğünü ifade eder (a.e., I, 146). Kısaca belirtmek gerekirse eser Abbâsîler döneminde İslâm toplumunu çeşitli yönleriyle aksettiren bir aynadır. Bu bakımdan muhtelif konularda araştırma yapanlar bu kitaptan bol miktarda faydalanmışlardır. Nitekim eski İslâm âlimleri kitabın bu yönünün farkına varmışlar ve ondan övgüyle söz etmişlerdir. Ebû Hilâl el-Askerî belâgat konusunda yazılan eserlerin en önemlisinin bu eser olduğunu söyledikten sonra, “Ancak belâgatın, beyân ve fesâhatın tarifleri kitabın içinde dağınık halde verilen örnekler arasında gizlenmiştir; bunlar dikkatli bir incelemeyle bulunabilir” der (Kitâbü’s-SınâǾateyn, s. 4-5). İbn Reşîk bu kitabın tarife sığmayacak kadar önemli olduğunu, bununla beraber sahasındaki bütün bilgileri ihtiva etmediğini söyler (el-ǾUmde, I, 171). İbn Haldûn ise edebiyat ilminden bahsederken, “Hocalarımızdan, bu ilmin esasını dört eserin teşkil ettiğini duyardık. Bunlar İbn Kuteybe’nin Edebü’l-küttâb’ı, Müberred’in el-Kâmil’i, Câhiz’in Kitâbü’l-Beyân ve’t-tebyîn’i, Ebû Ali el-Kalî’nin en-Nevâdir’idir. Diğer kitaplar bunların uydularıdır” der (el-Ǿİber, II/1, s. 1070). İbn Haldûn’un bahsettiği bu dört eserin en eskisi Kitâbü’l-Beyân ve’t-tebyîn’dir. el-Beyân ve’t-tebyîn’in çeşitli nüshaları zamanımıza kadar gelmiştir. Bunlardan İstanbul kütüphanelerinde bulunanlar Ramazan Şeşen tarafından tavsif edilmiştir (ŞM, VI, 115-119; ayrıca bk. Brockelmann, GAL, I, 159; Suppl., I, 242). Kahire’deki nüshalarından ise Abdüsselâm M. Hârûn bu eserin neşrinin mukaddimesinde bahseder. Bunlar arasında yalnız Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki (Esad Efendi, nr. 3883) eksik nüsha eserin birinci redaksiyonuna ait olup (istinsah tarihi 453 h.) diğerlerinin hepsi ikinci redaksiyonun nüshalarıdır. Muhtelif araştırmacılar el-Beyân ve’t-tebyîn’in çeşitli neşirlerini yapmışlardır. 1. Hasan el-Fâkihânî-Şeyh Zehrâvî el-Gemrâvî (I-II, Kahire 1311-1313). 2. Muhibbüddin el-Hatîb (I-III, Kahire 1332). 3. Hasan es-Sendûbî (I-III, Kahire 1345). 4. Abdüsselâm Muhammed Hârûn (I-IV, Kahire 1948-1950). Bunların içinde mevcut yazmalara dayanması bakımından en mükemmeli Abdüsselâm Muhammed Hârûn’un yaptığı neşirdir. Kitabın bir de “müntehabat” şeklinde üç baskısı vardır. Ayrıca bazı bölümleri Almanca ve Fransızca’ya çevrilmiş olan el-Beyân ve’t-tebyîn hakkında Arapça’da ve Avrupa dillerinde çeşitli araştırmalar yapılmıştır.

BİBLİYOGRAFYA:

Câhiz, el-Beyân ve’t-tebyîn (nşr. Abdüsselâm M. Hârûn), I-IV, ayrıca bk. nâşirin girişi, I24; a.mlf., Hilâfet Ordusu’nun Menkıbeleri ve Türklerin Faziletleri (trc. Ramazan Şeşen), Ankara 1967, s. 14-15, 80-81; İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist, s. 210; Askerî, Kitâbü’s-SınâǾateyn, Kahire 1371/1952, s. 4-5; İbn Reşîk el-Kayrevânî, el-ǾUmde fî mehâsini’ş-şiǾr ve âdâbih, Kahire 1325, I, 171; Yâkut, MuǾcemü’l-üdebâǿ, VI, 66; İbn Haldûn, el-Ǿİber, Beyrut 1983, II/1, s. 1070; Serkîs, MuǾcem, I, 667; Osman Recher, Abriss der Arabischen Litteratürgeschichte, Stuttgart 1933, II, 283-287; Ahmed Emîn, Duha’l-İslâm, Beyrut 1351-55/1933-36, I, 390-394; Brockelmann, GAL, I, 159; Suppl., I, 242; Ch. Pellat, La vie et l’oeuvre d’alJahiz, Zurich 1967; a.mlf., “Essai d’inventaire de l’oeuvre Gāhizienne”, Arabica, III, Leiden 1956, s. 147-180; a.mlf., “Nouvel essai d’inventaire de l’oeuvre Gaahizienne”, a.e., XXXI, Leiden 1984, s. 133; a.mlf., “el-Djāhiz”, EI² (Fr.), II, 396; MaǾa’l-Mektebe, s. 233-234; Hannâ el-Fâhûrî, el-Mûcez fi’l-edebi’l-ǾArabî ve târîhih, Beyrut 1985, II, 104-105; a.mlf., Târîhu’l-edebi’l-ǾArabî, Beyrut, ts. (el-Matbaatü’l-Bûlisiyye), s. 572-574; R. Şeşen, “Cāhiz’ın Eserlerinin İstanbul Kütüphanelerindeki Yazma Nüshaları”, ŞM, VI (1966), s. 115-119; a.mlf., “Cāhiz’ın Eserleri Hakkında Bâzı Yeni Malzemeler”, TED, sy. 1 (1970), s. 240-241.

Ramazan Şeşen