el-İFÂDE ve’l-İ‘TİBÂR

(الإفادة والاعتبار)

Abdüllatîf el-Bağdâdî’nin (ö. 629/1231) Mısır’ın coğrafî, sosyal ve kültürel yapısını konu alan eseri.

Tam adı el-İfâde ve’l-iǾtibâr fi’l-umûri’l-müşâhede ve ĥavâdiŝi’l-muǾâyene bi-arżı Mıśr’dır. Müellif önce Mısır’la ilgili on üç fasıldan oluşan, fakat günümüze kadar gelmeyen Aħbâru Mıśr adlı bir eser kaleme almış, daha sonra 600 (1204) yılında bunu el-İfâde ve’l-iǾtibâr adıyla ihtisar ederek Halife Nâsır-Lidînillâh’a ithaf etmiştir. Kitap iki bölüm (makale) halinde düzenlenmiş olup birinci bölüm altı, ikinci bölüm üç fasıldan oluşmaktadır. Birinci bölümün ilk faslında Mısır’ın coğrafî konumu, topografik yapısı, iklim özellikleri, Nil nehrinin kaynağı, taşma ve çekilme dönemleri, bu dönemlerde ortaya çıkan hastalıklar ve sebepleri gibi konular işlenmiştir. İkinci fasıl bitki türlerine, özellikle sebze ve meyvelerin tanıtımına ayrılmıştır. Bağdâdî, hekim olmanın kendisine kazandırdığı dikkat ve tecessüsün yanı sıra bitkilerin ilâç yapımındaki önemini de iyi bildiği için her bitkinin kök, gövde, yaprak, çiçek, meyve ve tohum aşamalarındaki görünümünü tasvir eder. Ayrıca bitkilerin muhtelif yörelerde hangi adlarla anıldığını, besin değerini, tadını ve ilâç olarak tıptaki faydasını veciz bir üslûpla anlatır. Üçüncü fasıl Mısır’daki hayvan türlerine ayrılmıştır. Müellifin burada kuluçkadan civciv yetiştirmeyi anlatırken verdiği bilgiler dikkat çekicidir. Dördüncü fasılda arkeolojik eserleri tanıtırken ilginç tesbitlerde bulunur. Meselâ birçok küçük ehramın Selâhaddîn-i Eyyûbî’nin kumandanlarından Emîr Karakuş tarafından yıktırılarak taşlarıyla Kahire ve Fustat şehir surlarının, ayrıca Kahire Kalesi’nin inşa edildiğini, Selâhaddîn-i Eyyûbî’nin oğlu el-Melikü’l-Azîz’in de cahil devlet adamlarının önerilerine uyarak ehramların yıktırılmasını emrettiğini, fakat sekiz ay çalışıldığı halde bunun başarılamadığını anlatır. Ancak onun burada, İskenderiye Kütüphanesi’ndeki kitapların Hz. Ömer’in emriyle yakıldığına dair verdiği yanlış bilgi sonraki tarihçiler için kaynak oluşturmuş, bu durum İslâm medeniyetini eleştirmek isteyenlere bir fırsat teşkil etmiştir. Beşinci fasılda Mısır’ın ilginç mimarisiyle gemi inşasından, kısa olan altıncı fasılda da yemek kültüründen söz edilmektedir.

Eserin ikinci bölümünün ilk faslı Nil nehri hakkında ayrıntılı bilgi içermekte, ikinci fasılda ise Nil sularının azalması sonucu 597 (1200-1201) yılında meydana gelen kuraklığın yol açtığı kıtlık anlatılmaktadır. Üçüncü fasılda yer alan bilgilerin önemli bir kısmı pahalılık ve açlığın yol açtığı trajik olaylarla ilgilidir. Buna göre yirmi iki ay zarfında (Şevval 596-Receb 598 / Temmuz 1200-Nisan 1202) divanda resmî kayıtlara geçen ölü sayısı 111.000 kişiyi bulmuştu. Bu fasılda ayrıca


598 (1201-1202) yılında meydana gelen şiddetli bir depremin birçok can ve mal kaybına sebep olduğu belirtilmektedir.

Çok iyi bir gözlemci olan Bağdâdî, Kahire yakınlarında insan iskeletlerinden oluşan bir tepecikte yaptığı araştırmada Galen’in insan anatomisi hakkında verdiği bilginin yanlış olduğunu tesbit etmiştir. Ona göre insanın alt çene kemiği Galen’in iddia ettiği gibi iki parça değil yekpâredir. Müellif bu gözlemleri sayesinde tıp kitaplarından öğrendiklerini test etme imkânı bulmuştur.

el-İfâde ve’l-iǾtibâr, erken dönemde Batılı araştırmacıların dikkatini çeken eserler arasında yer almaktadır. İngiliz şarkiyatçılığının kurucusu sayılan Edward Pococke, eserin müellif hattıyla olan nüshasını beş yıl kaldığı Halep’ten dönerken (1636) beraberinde getirip Oxford’daki Bodleian Library’ye vermiş ve eseri Latince’ye tercüme etmişti. Tercüme Arapça metniyle birlikte Thomas Hyd tarafından yayımlanmıştır (Oxford 1702). Joseph White 1782’de bu metni istinsah ettikten bir süre sonra neşretmiştir (Tübingen 1789). Büyük Pococke’un torunu olan Pococke eseri yeniden Latince’ye çevirmeye başlamışsa da ölümü dolayısıyla çeviriyi White tamamlayarak Arapça metniyle birlikte yayımlamıştır (Oxford 1800). Almanca tercümesini ise Samuel Friedrich Günther Wahl gerçekleştirmiştir (Halle 1790). el-İfâde ve’l-iǾtibâr’ın en başarılı çevirisini Antoine Isaac Silvestre de Sacy yapmış ve Arapça metniyle birlikte dipnotlar ekleyerek Relation de l’Egypte par ǾAbd al-Laŧīf adıyla neşretmiştir (Paris 1810). Mısır’da bu çalışmayı esas alan ve sadece Arapça metni ihtiva eden yayımla (Kahire 1286) Selâme Mûsâ’nın ǾAbdüllaŧîf el-Baġdâdî fî Mıśr adıyla gerçekleştirdiği yayım (Kahire 1353) ticarî amaçlıdır. Bûl Galyûncî’nin (Paul Ghalioungui) ǾAbdüllaŧîf el-Baġdâdî ŧabîbü’l-ķarni’s-sâdis el-hicrî adlı çalışması içinde yer alan eser de (Kahire 1958, s. 65-152) son iki neşrin tekrarı mahiyetindedir. Bodleian Library’deki nüshanın John A. Videan’ın önsözüyle faksimile yayımından sonra (London 1961) Kamal Hafuth Zand ile John A. Videan ve Ivy E. Videan eseri İngilizce’ye çevirerek Arapça metniyle birlikte neşretmişlerdir (London 1965). Ahmed Gassân Sebânû eseri tahkikli neşir diye yayımlamışsa da (Dımaşk 1403/1983) basit bazı dipnotları dışında önceki basımlardan pek farkı yoktur. Nihayet Ali Muhsin Îsâ Mâlüllah kitabın ciddi bir neşrini gerçekleştirmiştir (bk. bibl.).

BİBLİYOGRAFYA:

Abdüllatîf el-Bağdâdî, el-İfâde ve’l-iǾtibâr (nşr. Ahmed Gassân Sabânû), Dımaşk 1403/1983; a.e. (nşr. Ali Muhsin Îsâ Mâlüllah, el-Mevrid içinde), XIII/1-2, Bağdad 1984, s. 163-182; İbn Ebû Usaybia, ǾUyûnü’l-enbâǿ, s. 683-696; Kütübî, Fevâtü’l-Vefeyât, II, 385-388; Brockelmann, GAL, I, 632-633; Suppl., I, 880-881; Sezgin, GAS, III, 30-31; IV, 9-10; Abdülkerîm Şehâde, “ǾAbdüllaŧîf el-Baġdâdî”, Proceedings of the First International Symposium for the History of Arabic Secience, Halep 1977, I, 693-734; Mahmut Kaya, İslâm Kaynakları Işığında Aristoteles ve Felsefesi, İstanbul 1983, s. 286-287; P. Galyonci, ǾAbdüllaŧîf el-Baġdâdî, Kahire 1985; S. M. Stern, “ǾAbd al-Laŧīf al-Baҗћdādī”, EI² (İng.), I, 74; Abdülhalîm Muntasır, “el-İfâde ve’l-iǾtibâr”, Tİ, I, 116-122.

Mahmut Kaya