el-KASÎDETÜ’n-NÛNİYYE

(القصيدة النونيّة)

Osmanlı âlimi Hızır Bey’in (ö. 863/1459) manzum akaid risâlesi.

Cevâhirü’l-Ǿaķāǿid olarak da adlandırılan kaside 105 beyitten ibaret olup her beytinde bir kelâm meselesi veciz bir şekilde ifade edilmeye çalışılmıştır. Fâtih Sultan Mehmed’e takdim edilen eser “tam basît” vezninde kaleme alınmış, müstef‘ilün / fâilün vezninin tekrarı ile sekiz tef‘ileden oluşmuştur. Vezin ve kafiyelerinde göze çarpan bazı değişiklikleri dikkate alan el-Ķaśîdetü’n-nûniyye şârihlerinden Büyük Hâfız Muhammed b. Hasan, manzumenin aruz vezinlerine uymadığını ve edebî bakımdan başarısız olduğunu ileri sürmüş, eserin diğer bir şârihi olan Uryânî Osman Efendi ise Büyük Hâfız’ı eleştirerek kasidenin kurallara uygun edebî bir metin olduğunu söylemiştir. eş-Şeķāǿiķu’n-nuǾmâniyye ve Keşfü’ž-žunûn’da nakledildiğine göre Hızır Bey iki kasîde-i nûniyye yazmıştır. Bunlardan biri akaidle ilgilidir, diğeri ise ǾUcâletü leyle ev leyleteyn diye adlandırılan kasidedir. Bu iki kaside bazı kaynaklarda aynı kasidenin değişik bölümleri gibi gösterilmişse de ayrı ayrı eserler olduğu yolundaki görüş ağırlık kazanmaktadır (bk. HIZIR BEY).

Kasidede konular açıkça bölümlere ayrılmamışsa da manzume sistematik bir tahlile tâbi tutulduğunda şu kısımları içerdiği görülür: İlk kısımda Allah’a hamd, resulüne salât ve selâmdan sonra kasidenin yazılış amacı ifade edilmiştir (1-5. beyitler). İkinci kısımda Allah’ın varlığı, selbî ve sübûtî sıfatları (6-30. beyitler); üçüncü kısımda ihtiyarî fiiller, hidayet ve dalâlet, hüsün ve kubuh, akıl ve ilâhî kanun, güç yetirilemeyen şeylerle mükellef tutulma, Mu‘tezile’nin benimsediği aslah telakkisi, rızık ve ecel meseleleri (31-41. beyitler) ele alınmıştır. Kasidenin dördüncü kısmında nübüvvet konuları çeşitli yönleriyle incelenmiş, velînin kerametleri gibi hususlara temas edilmiş (42-69. beyitler), beşinci kısımda âhiret halleri anlatılmış (70-85. beyitler), altıncı kısımda iman ve islâm terimleri, iman-amel ilişkisi, mukallidin imanı, insan için dünyada mükellefiyeti düşüren bir mertebenin bulunmadığı gibi konular ele alınmıştır (86-91. beyitler). Manzumenin son kısmında ise imâmet meselesi incelenmiştir.

İstanbul kütüphanelerinde altmış civarında yazma nüshası bulunan el-Ķaśîdetü’n-nûniyye (meselâ bk. Süleymaniye Ktp., Cârullah Efendi, nr. 2085; Yazma Bağışlar, nr. 2551/2, 4072/2; Bağdatlı Vehbi Efendi, nr. 786) ilk defa 1258 (1842) yılında İstanbul’da basılmış ve çeşitli âlimler tarafından tercüme ve şerhleri yapılmıştır. Eseri Türkçe’ye çevirenler arasında İsmâil Müfîd Efendi (İÜ Ktp., TY, nr. 354), İmamzâde Mehmed Esad Efendi (Süleymaniye Ktp., Nâfiz Paşa, nr. 825; İÜ Ktp., TY, nr. 1291, 9776) ve Prizrenli Şem‘î (Hacı Selim Ağa Ktp., Aziz Mahmud Hüdâyî, nr. 886) gibi şahsiyetler yer almaktadır. Kasidenin Arapça şerhlerinden bazıları şunlardır: 1. Şerĥu’l-Ķaśîdeti’n-nûniyye. Hızır Bey’in talebesi Hayâlî Ahmed Efendi tarafından kaleme alınmış olup kasidenin şerhleri içinde en meşhur olanıdır (İstanbul 1318 [Dâvûd-i Karsî’nin şerhiyle birlikte]). Şerhin sonunda manzumenin Arapça metni ve kime ait olduğu bilinmeyen Türkçe manzum tercümesi de yer almaktadır. Mehmed Emîn Üsküdârî bu şerhe önce Arapça bir hâşiye yazmış, sonra da onu Türkçe’ye çevirmiştir. Üsküdârî, tercümesinde Ehl-i sünnet karşıtı görüşlere ve bunlara yöneltilen eleştirilere yer vermediğini kaydetmektedir. Risâlenin on dört varaklık müellif hattı nüshası Hacı Selim Ağa Kütüphanesi’nde kayıtlıdır (Kemankeş Emîr Hoca, nr. 284). Kâtib Çelebi, Âyînezâde Mehmed Şemseddin Şîrâzî’nin de bu şerhe yazılmış bir hâşiyesinin bulunduğunu kaydeder (Keşfü’ž-žunûn, II, 1348). 2. Şerĥu’l-Ķaśîdeti’n-nûniyye. Büyük Hâfız Muhammed b. Hasan’a aittir (Beyazıt Devlet Ktp., Veliyyüddin Efendi, nr. 2095, 2096). Şârih kasidenin son on beş beytini şerhetmeden vefat etmiştir. 3. el-Fevâǿidü’n-nađıriyye fî ĥalli’n-nûniyyeti’l-Ħađıriyye. Hacı Çelebi Mehmed İsmet b. İbrâhim Efendi tarafından yazılmıştır (Süleymaniye Ktp., Esad Efendi, nr. 1233, Lâleli, nr. 2381, Hacı Mahmud Efendi, nr. 1402; Beyazıt Devlet Ktp., Veliyyüddin Efendi, nr. 2100, 2101, 3249). 4. Ħayrü’l-ķalâǿid Şerĥu Cevâhiri’l-Ǿaķāǿid. Uryânî Osman Efendi’nin kaleme aldığı eser (İstanbul 1301), Şerif Paşazâde Mehmed Esad Efendi tarafından Türkçe’ye çevrilmiştir (M. Şerefeddin [XXIII], s. 17). 5. el-Cevâhirü’l-ķalemiyye fî taśŧîri es-râri’n-Nûniyye. Lâlezârî Mehmed Tâhir’in eseri olup Süleymaniye (Hafîd Efendi, nr. 142; Esad Efendi, nr. 1214; Reşid Efendi, nr. 141) ve Hacı Selim Ağa (nr. 648) kütüphanelerinde nüshaları bulunmaktadır. 6. Kasîde-i Nûniyye Şerh ve Tercüme-i Manzûmesi. İsmâil Müfîd Efendi tarafından kaleme alınan eser Arapça açıklamalar yanında beyitlerin manzum tercümesini de içermektedir (Süleymaniye Ktp., Hasan Hüsnü Paşa, nr. 237/2; İÜ Ktp., TY, nr. 354). 7. Şerĥu’l-Ķaśîdeti’n-nûniyyeti’t-tevĥîdiyye. Dâvûd-i Karsî’ye aittir. Çeşitli kütüphanelerde birçok nüshası bulunan şerhin (Brockelmann, II, 321) ilk baskısı litografya usulüyle gerçekleştirilmiştir (İstanbul 1291; diğer baskıları için bk. Serkîs, II, 1503).

el-Ķaśîdetü’n-nûniyye’nin Türkçe şerhleri içinde de şunlar zikredilebilir: 1. Kasîde-i Nûniyye Şerhi. Dâvûd-i Karsî’ye aittir (Beyazıt Devlet Ktp., nr. 2823, 3214; Süleymaniye Ktp., Hasan Hüsnü Paşa, nr. 1177/3). 2. Metâlib-i İrfâniyye ve Îzâhât-ı Nûniyye. Manastırlı İsmâil Hakkı tarafından kaleme alınmıştır (İstanbul 1312). 3. Tuhfetü’l-fevâid alâ Cevâhiri’l-akāid. Dâmâd-ı Gelenbevî Seyyid Mehmed Şükrî’ye aittir (İstanbul 1328). 4. Sünûhât-ı Vehbiyye ve Esrâr-ı Nûniyye. Mustafa Behcet Uranyevî tarafından yazılmıştır (Kahire 1318).

Hızır Bey, el-Ķaśîdetü’n-nûniyye’de ele aldığı kelâm meselelerini şekillendirirken Ebû Hanîfe’nin başta el-Fıķhü’l-ekber’i olmak üzere akaide dair risâlelerinden ve Nesefî’nin ǾAķāǿid’inden istifade ettiği anlaşılmaktadır. Risâlede herkesin bilmesi gereken sahih akîdeler ve bunların dayandığı deliller, özlü ifadelerle Ehl-i sünnet ekolünün Mâtürîdiyye kolu anlayışı doğrultusunda ortaya konulmuştur. el-Ķaśîdetü’n-nûniyye özgün bir metin niteliği taşıması, önemli bilgiler içermesi yanında sanatkârane bir anlatıma sahip olmasıyla da ilgi görmüştür. Kaside üzerine yapılan tercüme ve şerh çalışmalarının çokluğu ona gösterilen itibarı ortaya koymakta ve yaygın bir şekilde kabul gördüğünü kanıtlamaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

Taşköprizâde, eş-Şeķāǿiķ, s. 93-94; Mecdî, Şekāik Tercümesi, s. 113-114; Keşfü’ž-žunûn, II, 1348-1349; Büyük Hâfız Muhammed b. Hasan, Şerĥu’l-Ķaśîdeti’n-nûniyye, Beyazıt Devlet Ktp., Veliyyüddin Efendi, nr. 2096, vr. 2a-3a; Uryânî Osman Efendi, Ħayrü’l-ķalâǿid Şerĥu Cevâhiri’l-Ǿaķāǿid, İstanbul 1301, s. 3-4; Osmanlı Müellifleri, I, 228, 337; Serkîs, MuǾcem, II, 1503; Brockelmann, GAL Suppl., II, 321; A. Süheyl Ünver, Kadıköyüne Ünvanı Verilen Hızır Bey Çelebi, Hayatı ve Eserleri, İstanbul 1944, s. 30-33; a.mlf., İlim ve Sanat Bakımından Fatih Devri Notları, İstanbul 1947, s. 21-23; H. Laoust, Les Schismes dans l’Islam, Paris 1965, s. 210, 273; M. Said Yazıcıoğlu, Hızır Bey,


Ankara 1987, s. 44-65; a.mlf., “Hızır Bey ve Kasîde-i Nûniyesi”, AÜİFD, XXVI (1983), s. 549-588; M. Şerafeddin, “Türk Kelamcıları”, DİFM, XXIII (1932), s. 17; Franz Babinger, “Hızır Bey”, İA, V/1, s. 471.

M. Said Yazıcıoğlu