ENDONEZYA

Güneydoğu Asya’da müslüman ülke.

FİZİKÎ ve BEŞERÎ COĞRAFYA

TARİH

ÜLKEDE İSLÂMİYET

Güneydoğu Asya ile Avustralya arasında yer alan çok sayıdaki ada üzerinde kurulmuştur. Batıdan doğuya doğru uzunluğu 5000 kilometreden fazla bir alana serpilmiş bulunan bu büyüklü küçüklü adaların sayısı 13.677’dir; bunların ancak 3000 kadarı meskûn olup başlıcaları şunlardır: Sumatra, Cava, Kalimantan, Irian Jaya, Madura, Sumba, Timor ve Sulavesi. 17 Ağustos 1945 tarihinde Hollanda’ya karşı bağımsızlığını ilân eden ülkenin yüzölçümü 1.919.443 km2, nüfusu 179.378.946 (1990), başşehri Cakarta’dır. Endonezya başkanlık rejimiyle idare edilen üniter bir devlettir ve yürütme gücünü, devletin en yüksek organı olan Majlis Permusyawaratan Rakyat tarafından beş yıllık süre için seçilen devlet başkanı ile başkan yardımcısı temsil eder. Bakanlar kurulu devlet başkanına yardımcı bir organdır. Yasama yetkisini bölge delegeleriyle siyasî parti, temsilciler meclisi, işçi, köylü, ordu ve öğrenci gruplarının temsilcilerinden oluşan 1000 üyeli Majlis Permusyawaratan Rakyat ile 400 üyesi doğrudan seçimle, 100 üyesi de devlet başkanının tayiniyle belirlenen 500 üyeli Dewan Perwakilan Rakyat elinde tutmaktadır. Yargı kurumu bağımsızdır ve Cakarta’da en üst mahkeme (mahkamah agung), önemli şehirlerde yüksek mahkemeler, diğer şehirlerde de normal mahkemeler seklinde teşkilâtlanmıştır. Her beş yılda en az bir defa toplanan Majlis Permusyawaratan Rakyat’ın başlıca görevleri devletin temel politikalarını belirlemek ve devlet başkanı ile yardımcısını seçmektir. Her türlü kanun yapma yetkisini elinde bulunduran Dewan Perwakilan Rakyat’ta, Nisan 1987 seçimleri sonunda, ülkenin en büyük partisi olan Golangan Karya (=GOLKAR, Hizmet Grupları) 299, dört İslâmî partinin (Nehdatü’l-ulemâ, Partai Sarikat Islam Indonesia [= PSII, Endonezya İslâm Birliği Partisi], Persatuan Tarbiyah Islamiyah [=PERTI, İslâm Eğitim Birliği], Partai Muslimin Indonesia [=PARMUSİ, Endonezya Müslümanları Partisi]) birleşmesiyle oluşan Partai Persatuan Pembangunan (= PPP, Birleşik Kalkınma Partisi) altmış bir, hıristiyan ve milliyetçi partilerin birleşmesiyle kurulan Partai Demokrasi Indonesia da (= PDI, Endonezya Demokrasi Partisi) kırk üye ile temsil edilmektedir. Endonezya Birleşmiş Milletler, İslâm Konferansı Teşkilâtı, Güneydoğu Asya Uluslar Birliği ve Petrol İhraç Eden Ülkeler Teşkilâtı’na (OPEC) üyedir.

FİZİKÎ ve BEŞERÎ COĞRAFYA

Yüzey Şekilleri. Endonezya Güneydoğu Asya ile Avustralya kıyıları arasında, âdeta sıçrama taşları veya denizle yer yer kesilmiş bir kıstak oluşturacak şekilde dizilmiş adalardan meydana gelen bir köprü ve birçok bakımdan bir geçiş alanıdır. Bu adalar ülkesinin batı kesimlerinde, meselâ Sumatra’da Asya özellikleri hâkim iken doğu kesimindeki Irian Jaya’da (eski Batı Yeni Gine) Avustralya’ya ait tabii ve beşerî özellikler ön plana geçer. Ülkeyi meydana getiren adalar, uzunluğu kuzey - güney doğrultusunda 2000, doğu-batı doğrultusunda 5200 kilometreyi bulan bir alana yayılmış olmalarına rağmen bazı gruplar veya takımadalar halinde toplanmışlardır. Bu grupların her bakımdan en önemlisi, güneyde Hint Okyanusu’nun kenarındaki çok derin bir deniz çukurunun (Cava çukuru, 7450 m.) kuzeyinde geniş bir yay çizen, birbirinden dar boğazlarla ayrılmış Büyük Sunda (Sumatra 473.000 km3, Cava 126.000 km2, Madura) ve Küçük Sunda (Bali, Lombok, Sumbawa, Flores, Timor) takımadalarıdır. Endonezya’nın özünü ve en kalabalık kesimini oluşturan ve bir arada 670.000 km2’lik bir yer kaplayan bu grubun kuzeyinde, sığ bir alan olan Cava denizinin kuzey kenarında 540.000 km2lik büyük kısmı Kalimantan adıyla Endonezya’ya ait olan Borneo adası yer


alır. Onun doğusunda, derin bir oluk oluşturan Makassar Boğazı’nın ötesinde Maluku (74.500 km2) ve Sulavesi (Eski adı Selebes, 189.000 km2) takımadaları ve nihayet en doğuda Arapura sığlığı üzerinde, toplam yüzölçümü 745.000 km2 olan ve 421.951 km2’lik batı yarısı Irian Jaya adıyla Endonezya’ya ait bulunan Yeni Gine’ye geçilir.

Endonezya adaları, özellikle Cava çukurunun kuzeyindeki Sunda adalar yayı. Büyük Okyanus’u kuşatan ateş çemberinin, volkanik faaliyetlerin ve depremlerin çok sık ve şiddetli olduğu bir kesimi üzerinde yer alır. Sayıları pek çok olan volkanların halen 128’i faal durumdadır. Bunların patlamaları, püskürdükleri akıcı lavlar ve yağmur sularıyla bir çamur akıntısı halinde yamaçlardan aşağı doğru hızla inen küller zaman zaman büyük can ve mal kayıplarına sebep olur. Sumatra ile Cava asimetrik bir engebelik gösterir ve Hint Okyanusu’nun kenarında, Pliyosen devrinde de kıvrılmalara uğramış tortullardan oluşan 1000-2000 m. yükseklikteki platolar ve dağlar yer alır. Bu kuşağın kuzeyinde yine kıvrımlı tersiyer oluşukları üzerinde yükselen volkanlar dizisine geçilir. Bu volkanların bazıları 3000 metreyi aşan yükseltilere erişirler (Cava’da Semeru 3676 m., Lombok adasında Rinjani 3736 m.). Akarsuların kaynak alanını ve sözü geçen adaların bel kemiğini oluşturan bu yüksek volkanik kesimin kuzeyinde nüfusun en büyük kısmının yaşadığı tepeliklerle geniş ve bataklık kıyı ovaları uzanır. Borneo’nun Endonezya’ya ait kısmı, Alp kıvrımlarıyla şekillenmiş olan kuzeydoğu kesimi dışında vadilerle yarılmış, en yüksek noktası 2500 metreye yaklaşan eski bir masiftir. En doğudaki Irian Jaya’nın güney yarısı, Kuzey Avustralya eski kütlesinin bir uzantısını örten alüvyonlardan oluşmuş bataklık ovalar, kuzey yarısı ise Alp kıvrımları ile şekillenmiş genç dağlarla kaplıdır. Bu adanın ortasında bir baştan ötekine uzanan sıradağlar üzerinde, en yüksekleri Irian Jaya kesimindeki Puncak Jayawijaya olan (eski adı Carstensz dağı, 5030 m.) 4000 metreden yüksek birçok doruk ve küçük buzul görülür.

İklim ve Bitki Örtüsü. Ekvatorun iki yanında uzanan ve aynı zamanda muson rüzgârlarının da etki alanında bulunan ülkenin çoğu yerinde, sıcaklığın yaz ve kış arasında pek değişmediği ekvatoral iklimin muson tipi görülür. Bununla beraber Sumatra, Kalimantan ve Sulavesi’nin kuzey yarısı ile Maluku takımadalarında ekvatoral iklim karakteri daha belirgindir. Yıllık yağış miktarının birçok yerde 3000 milimetreyi aştığı (Batı Kalimantan’da Pontianak: 4000 mm.) bu bölgelerde bütün aylar bol yağış almakla beraber âzami yağış ekim - kasım döneminde düşer. Buna karşılık ekvatorun güneyinde yer alan Cava ile Küçük Sunda adalarında ekvatoral muson iklimi karakteri daha ağır basar. Aylık ortalama sıcaklıkların 26-28° C arasında olduğu bu adalar kuzeybatı musonlarının estiği ekim - mayıs döneminde yağış alır. Batıda daha bol olan yağış miktarı (Cakarta’da ortalama yılda 1760 mm.) genellikle doğuya gidildikçe biraz azalır ve aynı zamanda güneydoğu musonlarına rastlayan kurak mevsim uzar. Bitki örtüsü, bu nemli ve sıcak iklime uygun olarak çok gür ve tür bakımından da son derece zengindir. İnsanlar tarafından açılan yerler dışında ülkenin büyük kısmı her zaman yeşil yağmur ormanlarıyla kaplıdır. Daha az yağış alan bazı kesimlerde, özellikle Küçük Sunda adalarında daha az yoğun ormanlar ve savan formasyonları görülür. Sumatra ve Kalimantan’ın geniş ovalan ise bataklık ormanları ile kaplıdır. Devâsâ ağaçların, aşın ölçüde gelişmiş uyanların, orkidelerin, baharat elde edilen çeşitli bitkilerin ve dünyanın en büyük çiçeğinin (çapı 1 metreyi aşan rafflesia) sık bir örtü oluşturduğu yağmur ormanlarında dar bir alanda binlerce türe rastlanır. Muhtelif bölgelerinde kaplan ve panterlerin, ayıların, yaban öküzlerinin, fillerin, gergedanların, orangutanların, dev kertenkelelerin yaşadığı ülke kuş çeşidi bakımından da çok büyük zenginliğe sahiptir.

Akarsular ve Göller. Su kaynakları bakımından zengin olan Endonezya’da akar-


sular, yeryüzü yapısının gereği kısa ve düzensiz rejimlidirler. Ülkenin en büyük nehirleri güney Sumatra, Kalimantan ve Irian Jaya’dadır, Sumatra’daki Barisan dağlarından doğan çok sayıda nehir kuzeydoğuda denize dökülürken Kalimantan’dakiler güneyde, Maoke dağlarından doğan Irian Jaya’dakilerin ise bir kısmı kuzeyde, bir kısmı da güneyde denize kavuşurlar. Zengin muson yağmurlarıyla beslenen akarsuların uzun ve durgun olanlarından ulaşımda da istifade edilir. En yoğun yerleşim alanlarının su kenarları olduğu Endonezya’da büyük göl bulunmamakta, sadece Barisan dağlarında İrili ufaklı çok sayıda krater gölüne rastlanmaktadır.

Nüfus ve Etnik Yapı. 1900 yılında ancak 45 milyon olan ülke nüfusu hızla artarak 1939’da 68.4 milyona, 1990 da da 179.323.000’e ulaştı; 2000 yılında ise 222 milyonu aşacağı tahmin edilmektedir. Halkı çeşitli etnik gruplardan oluşur. Bu grupların en büyüğü, nüfusun yarısına yakınını (% 45) meydana getiren Cavalılar’dır; sayıca onları % 13,6 ile Sundalılar ve onları da Çinliler (% 2,3) takip eder. Ayrıca özellikle Kalimantan ve Irian Jaya’da sayılan çok daha az ve kültür düzeyleri çok düşük olan birçok etnik grup vardır. Bunlardan başka ülkede küçük sayılarda Hintliler, Araplar ve Hollandalılar da yaşamaktadır. Endonezya’da ortalama nüfus yoğunluğu km2/90 kadar olmakla birlikte, bölgeler ve muhtelif adalar arasında çok büyük farklar bulunur. Ülke nüfusunun yandan çoğu Cava’da yaşar. Burada ortalama nüfus yoğunluğu km2’ye 800 kişi kadardır Ancak 1.2 milyon insanın yaşadığı Irian Jaya’da ise bu oran km2’ye üç kişiyi dahi bulmaz. En büyük şehirler de ülkenin en kalabalık adası olan Cava’dadır. Bunların başında, Cava’nın kuzeybatı kıyısındaki Cakarta gelir (1990’da 8.254.000); onu aynı adanın doğusundaki Surabaya (1985’te 2.345.206) ve Sumatra adasının kuzeyindeki Medan (1985’te 2.110.000), Cava adasının batı kısmındaki Bandung ile (1985’te 1.613.000) kuzey kıyısındaki Semarang (1985’te 1.269.000) ve Sumatra adasının doğusundaki Palembang (1985’te 900.000) takip eder.

Dil ve Din. Endonezya’nın resmî dili Bahasa Indonesia (Endonezya dili) olmakla beraber ülkede yirmi beş ayn dil ve 250’den çok lehçe konuşulur. Sumatra’nın doğusundaki Jambi’de yaşayan bir Malay lehçesinden gelişmiş olan Bahasa Indonesia’nın diğer Malay lehçeleriyle pek çok ortak özelliği vardır. Öğretimin ilk iki yılında mahallî dillere yer verilirken ileri yıllarda sadece resmî dille eğitim ve öğretim yapılarak bütün halkın bu dili öğrenmesi sağlanmaktadır. Ülkenin büyük kısmında, esas itibariyle on altı ana gruba ayrılan Malezya-Polinezya dil ailesine mensup diller hâkim durumdadır; Irian Jaya’da ise Papua dilleri konuşulur. Yerli dillerin yanı sıra dışarıdan gelen grupların konuştukları Çince, Hintçe, Hollandaca (Felemenkçe) ve İngilizce gibi yabancı dillerin de önemi bir hayli fazladır. 1989 verilerine göre ülke nüfusunun % 90’ı müslüman, geriye kalanı hıristiyan (Katolik ve Protestan), Hindu, Budist ve az bir kısmı da mahallî dinlere mensup animisttir. Bölgede I. yüzyılda başlayan Hinduizm’in etkisini daha sonra Budizm takip etmiş, XII. yüzyılın başlarından itibaren ise İran, Hindistan ve Çin’den Sumatra kıyılarına gelen müslüman tüccarların getirdikleri İslâmiyet gittikçe güçlenerek XV. yüzyılda bu dinlerin hâkimiyetine son vermiştir. Özellikle Cava ve Sumatra ile Maluku adalarında İslâmiyet daha yaygın durumdadır ve bunda, buralarda kurulmuş olan müslüman sultanlıklar büyük rol oynamışlardır (aş. bk.). Günümüzde sadece Bali adasında Hindu kültürünün etkisi devam etmekte, Flores ve Timor adalarında XIX. yüzyıldaki misyonerlik faaliyetleri sonucunda yerleşen Hıristiyanlık hâkim bulunmakta, Sulavesi ve Kalimantan’ın iç kısımlarında da mahallî dinlerin varlığı sürmektedir.

Ekonomi. Bir bütün olarak ele alındığında Endonezya, nüfus başına düşen 520 dolar (1989) düzeyindeki millî geliriyle az gelişmiş fakir ülkeler kategorisinde yer alır. Fakat ülkenin muhtelif bölgeleri arasında bu bakımdan çok büyük farklar vardır. Gerçekte Endonezya yer altı ve yer üstü kaynakları bakımından zengin bir ülkedir. Çalışan nüfusun yarıya yakın kısmı (% 48), millî gelirin % 20 kadarını (1989) sağlayan tarım işleriyle uğraşır. Tarım alanı olarak kullanılan topraklardan (ülke yüzölçümünün % 9 kadarı) elde edilen başlıca ürünler pirinç (1989’da üretim 43.2 milyon ton), manyoka (14 milyon ton), mısır (6.4 milyon ton), tatlı patates (2 milyon ton), hindistan cevizi, çeşitli sebze ve meyveler, şeker kamışı (21.8 milyon ton), kauçuk (1.1 milyon ton), yer fıstığı (800.000 ton), palmiye yağı, kahve (390.000 ton), çay ile (140.000 ton) eskiden ülkenin başlıca cazibesini ve şöhretini oluşturan vanilya, kara biber, karanfil, küçük hindistan cevizi gibi çeşitli baharattır. Balıkçılık kıyı halkının önemli bir meşgalesidir (yıllık balık üretimi 2.2 milyon ton dolayında). Geniş ormanlardaki demir ağacı, abanoz ve tik gibi ağaçlardan çok değerli keresteler sağlanır.

Endonezya’nın yer altı kaynakları arasında, rezervinin 9,8 milyar varil kadar olduğu tahmin edilen petrol başta gelir. En önemli petrol yatakları Sumatra, Kalimantan ve Cava’dadır. Üretim yılda 531.993.000 varildir (1990). İhracatın % 80 kadarını petrol ve petrolden elde edilen ürünler oluşturur. Ülkenin doğal gaz yatakları da çok zengindir. Diğer yer alfa kaynaklarının başlıcaları kalay (yıllık üretim 23.000 ton dolayında), nikel, demir, bakır, boksit, altın ve gümüşle Kalimantan’da bulunan elmastır. Endüstri, tarım ürünlerini işleyen ve özellikle alüminyum, petrol, doğal gaz gibi yer altı kaynaklarını değerlendiren tesislerden meydana gelir. Fakat çalışan nüfusun % 15 (1989) kadarının çalışma alanı olan endüstri faaliyetlerinin millî gelirdeki payı ancak % 22 dolayındadır.

Ülkede bütün iktisadî faaliyetler bakımından olduğu gibi kara ulaşım ağının gelişme derecesi bakımından da büyük bölgesel farklar vardır. Uzunluğu 6900 kilometreye yakın olan demiryollarının tamamı Cava ve Sumatra’dadır. Adalar arasındaki bağlantıyı yüzyıllardan beri deniz sağlar. Ülkenin en çok ticaret yaptığı ülkeler önem sırasına göre Japonya, Amerika Birleşik Devletleri ve Singapur’dur.

BİBLİYOGRAFYA:

R. W. Van Bemmeien, The Geology of Indonesia, Lahey 1949; J. P. Roux, Islam en Asie, Paris 1958, s. 78-84; L. E. Willlams, Southest Asia: A History, New York 1970, s. 4-23, 43-52; “Indonesia”, The Far East and Australasia 1988, London 1987, s. 429-463; D-M. Frémy, Quid 1991, Paris 1991, s. 995-997; Arabia, London 1981, s. 20-27; “Indonesia”, EBr., XII, 171-172; “Indonesians”, The Illustrated Encyclopedia of Mankind, London 1978, VIII, 939-943; “Indonesie”, EUn., VIII, 935-936; “Indonesia”, EBr2., XVII, 732-747.

Sırrı Erinç





II. TARİH

İslâmî Dönem. Malezya-Endonezya takımadalarındaki muhtemel müslüman yerleşmeleri hakkında mevcut en eski bilgi, bir Çin kaynağında rastlanan, 55 (674-75) yılında Doğu Sumatra’da (Son - Fu - chi = Sriwidjaya - Palembang) bir Arap


şeyhinin yönettiği bir yerleşim merkezinden bahseden kayıttır (bk. Groeneveldt, XXXIX, 14-15). Müslümanların adalara vuku bulan göçlerinin geniş şekilde açıklaması Mes‘ûdî tarafından yapılmıştır. Mes‘ûdî, Khanfu’da (Canton) oturan ve çoğunluğu Arap ve İran asıllı müslümanlardan oluşan 120.000 veya 200.000 kişilik bir tüccar ve zanaatkâr grubunun T’ang hânedanından Hi-Tsung’un (878-889) tahta çıktığı yıl meydana gelen bir köylü isyanında öldürüldüğünü ve katliamdan kaçan birçok müslümanın Malaya yarımadasının batı sahilindeki Kalah (Kedah) şehrine sığındığını haber vermektedir. Çok sayıda müslüman tüccarın Kedah’a yerleşmesi, Çin İmparatorluğu ile ticaret yapan müslümanların ticaret merkezlerinin de buraya taşınmasına yol açtı ve böylece Kedah’ta müslümanların yeni bir ticaret merkezi teşekkül etti. Canton’da hayli yüksek bir dinî ve sivil otonomiye sahip olan müslümanlar burada da önemli bir merkez kurdukları için aynı yerleşim ve sosyal organizasyon sistemlerini sürdürmüş olabilirler. Bu göç hadisesi İslâmiyet’in Endonezya takımadalarına girişini belirler, öte yandan Kamboçya’da Güney Champa’nın Phanrang bölgesinde 431 (1039) yılında veya az önce bir müslüman yerleşim merkezinin bulunduğuna dair bilgiler vardır. Kuala Berang’da bulunan 1302 tarihli bir taş yazıt, o yıllarda Malaya yarımadasının kuzeydoğu sahilindeki Trengganu bölgesinde de bir müslüman yerleşim merkezinin mevcut olduğunu göstermektedir. XIV. yüzyılın sonlarına doğru Cava’dan kaçarak kısa bir süre Tumasik’te (Singapur) hüküm süren Palembanglı prens Paramesvara, Malaya yarımadasının batı sahilinde Malaka Krallığı’nı kurdu. Müslümanların uzun süre önce Kedah’a yerleştikleri göz önüne alındığında ilk zamanlarda Malaka yakınındaki kıyı bölgelerine de ticarî ziyaretler yapmış olabilecekleri mümkün görünmektedir. 1409 yıllarında Malaka hükümdarı, müslümanların yoğun davet faaliyetleri sonucunda İslâmiyet’i kabul etti ve Kuzey Sumatra’daki Pasai sultanının kızıyla evlendi. Malaya yarımadasındaki ilk müslüman devlet Malaka, İslâm’ın Cava ve daha doğuya doğru yayılmasında daima en önemli merkezi teşkil etmiştir. Meselâ Malakalı bir prensesle evli bir seyyidin oğlu olan Şerif Muhammed Kabungsuan 1475’te Fllipinler’deki Mindanao adasına gitmiş ve İslâmiyet’i orada yaymıştır.

Açeliler’in tarih kayıtlarına göre Sumatra adasının kuzey uç bölgesine İslâmiyet 1112 yılı dolaylarında Şeyh Abdullah Ârif isminde Arap asıllı bir din adamının çalışmaları sonucunda girmiştir. Daha sonra onun müridlerinden Şeyh Burhâneddin tebliğ görevini üstlenerek adanın batı sahillerindeki Priaman’a kadar olan bölge içinde faaliyetini devam ettirdi. İslâmiyet’in Sumatra adasının kuzey taraflarına yerleşmesinin tarihi Cihan Şah’ın sultan seçildiği 1204 yılı olarak gösterilir. Hikāyāt Raja-Raja Pasai adlı eserde, Mekke şerifinin XIII. yüzyıl ortalarında Şeyh İsmâil başkanlığında bir heyeti İslâmiyet’i yaymak için Sumatra adasının kuzeyine yolladığı nakledilmektedir. Perlak ve Samudra yörelerini kapsayan Kuzey Sumatra’daki Pasai bölgesi esasen 1280’li yıllarda Sultan el-Melikü’s-Sâlih zamanında İslâmiyet’i kabul etmişti. Civar adalardan ve hatta Arabistan’dan gelen müslüman âlimler ve davetçiler dinî bilgileri yaymak için Pasai ve Malaka’da toplandılar. Bunlar arasında sonradan Cava’nın ilk velîleri, şeyhleri olan Tubanlı Sunan Bonang ve Sunan Giri gibi din adamları da vardı. XIV. yüzyılın başlarında el-Melikü’s-Sâlih’in torunu el-Melikü’z-Zâhir’in hükümdarlığı sırasında Pasai, takımadalarda İslâm eğitiminin verildiği ilk merkez oldu. 1345-1346’da Pasai’yi ziyaret eden İbn Battûta, sultanı dinî müzakereleri seven ve fetih yoluyla çevresindeki yörelere İslâmiyet’i yaymak isteyen bir hükümdar olarak tanıtır. 1410’lu yılların sonlarında Açe sınırları içinde bulunan Aru, Samudra, Pedir ve Lambri yerli halkları da Müslümanlığı kabul ettiler; böylece güçlenen Açe Sultanlığı nüfuzunu adanın güney taraflarına doğru genişletti. XVI. yüzyılın başlarında Açe İslâm devletini güçlendiren Sultan Ali Mugâyet Şah, güneydeki birkaç bölgeyi ve doğu sahillerini sınırlarına kattı; oğlu Sultan Alâeddin Riâyet Şah el-Kahhâr da 1537 tarihinde Orta Sumatra’yı (Batak bölgesi) ele geçirdi; ancak Batak halkının tamamı İslâmiyet’i kabul etmedi. 1575 ve 1582 yıllarında Açe’ye Mekke, Yemen ve Gucerât’tan âlimler geldi; bunlar kelâm ve tasavvufa ait konuları aralarında tartışmaya başladılar. Takımadalarda, özellikle Sumatra ve Cava’da bir asır önce başladığı anlaşılan ve İslâmlaşma faaliyetlerini hızlandıran bu tartışmalar daha sonra Malay dilinde önemli eserlerin yazılmasına vesile oldu. Bu eserlerin en güzel örneklerini veren müellifler arasında Kādiriyye tarikatına mensup Hamza-i Fansûrî Seyyid el-Mükemmel diye bilinen Sultan Alâeddin Riâyet Şah döneminde (1589-1604) ün salmıştır. I. İskender Muda’nın hükümdarlığı sırasında (1607-1637) Açe ticarî yönden kuvvetlendiği gibi askerî bakımdan da bölgedeki sayılı güçler arasına girdi. “Dünyanın hükümdarı” (mahkota âlem) unvanını alan İskender Muda Perak’ı fethetti ve Johor’u yağmaladı. Cava ve takımadaların batı kesimleri hariç bölgenin tamamını hâkimiyeti altında tutan I. İskender Muda döneminde diğer bir mutasavvıf olan Şemseddîn-i Sumatrânî Açe şeyhülislâmı sıfatıyla ilmî bakımdan çevreyi aydınlattı. XV. yüzyılda başlayan vahdet-i vücûdculuk üzerindeki tartışmalar Açe’de mânevî havaya hâkim oldu ve bu durum 1637’de Nûreddin er-Rânirî’nin bölgeye gelişine kadar devam etti. Nûreddin er-Rânirî’nin vahdet-i vücûd anlayışı ve bu felsefe üzerindeki eserleri Gazzâlî’nin İslâm felsefesine katkıları ile mukayese edilebilir. Rânirî 1644 yılına kadar Açe’de kaldı ve II. İskender’in hükümdarlığı sırasında (1637-1641) ülkenin başkadılığına getirildi. Bu dönemin önemli bir hadisesi, Şüttâriyye tarikatına mensup Abdürraûf es-Sinkilî tarafından Kur’ân-ı Kerîm’in Beyzâvî tefsiriyle birlikte Malay diline çevrilmiş olmasıdır. Açeli müslümanlar, XIX. yüzyılın sonlarında Avrupalı hıristiyan misyonerlerin bölgeye gelmesi üzerine XVI. yüzyıldaki ilk fetihleri sırasında tam olarak müslümanlaştıramadıkları Batak bölgesine ikinci defa İslâm’ı yayma hamlesi başlattılar ve Protestan misyonerlere karşı büyük başarı elde ettiler. Sumatra adasının güney bölgelerinin İslâmlaşması da XV. yüzyılın başlarına rastlar ve bir asır sonra bölgenin tamamen, Minangkabau bölgesindeki bazı yörelerin ise kısmen müslüman olduğu görülür. Palembang 1440 yıllarında Arya Damar ve Raden Rahmet’in çalışmaları sonucunda, güneydeki Lampung bölgesi ise XV. yüzyılın sonunda İslâmiyet’e girdi. Lampung Kralı Minak Kemala Bumî’nin önce müslüman olduğu ve hac farîzasını yerine getirdikten sonra ülkesinde İslâmiyet’i yaymaya çalıştığı söylenir.

Doğu Cava’da Gresik yakınlarındaki 475 (1082) tarihli bir mezar taşı oralarda bazı müslümanların yaşadığını haber vermekteyse de bu dönemde yerlilerin İslâmiyet’i kabul etmeye başlayıp başlamadıkları bilinmemektedir (bk. CAVA [Ülkede İslâmiyet]). Cava’da Arap ve İranlı


davetçilerin 1400 yıllarından itibaren faaliyete geçtikleri görülmektedir. Bunlardan biri, 1419’da Gresik’te ölen meşhur velî Seyyid Mevlânâ Melik İbrâhim’dir. Seyyid İbrâhim, Majapahit Kralı Vikramarvaddhana’nın (1386-1429) Müslümanlığı kabul etmesini sağlamak için teşebbüslerde bulundu; ancak İslâmiyet Kertawjaya’nın (Bhre Tumapel) hükümdarlığı sırasında (1447-1451) Majapahit sarayında önemli bir yer kazanabildi. Bu durum Champalı Arap davetçisi Raden Rahmet’in bölgeye gelişiyle başladı. Onun Cava’nın İslâmlaşmasındaki kesin ve önemli rolüne diğer bir Arap davetçisi olan Cavalı Şeyh Mevlânâ Cumâdü’l-kübrâ önceden zemin hazırlamıştır. Raden Rahmet Ampel’de (Surabaya) dergâhını kurdu ve bütün Cava adasında Sunan Ampel (Sunan Ngampel) adıyla velî olarak tanındı. Cava’nın diğer bir ünlü davetçisi de Pasai sultanı tarafından adanın doğu kesimlerindeki Balambangan’ın İslâm’a girmesini sağlamakla görevlendirilen Pasaili Seyyid Mevlânâ İshak idi. Sunan Ampel’in oğlu Sunan Bonang ve Mevlânâ İshak’ın Macapahit kralının kızıyla evliliğinden olan oğlu Raden Paku (Sunan Giri) Malaka ve Pasai’de Mevlânâ İshak’ın halifesi olmuşlardı. Sunan Ampel’in ölümü üzerine (1467) Sunan Giri onun yerini aldı ve Ampel’i İslâmî ilimlerin öğretildiği ve Cava adasında İslâmiyet’i yayma faaliyetlerinin yürütüldüğü daha parlak bir merkez haline getirdi. Sunan Ampel’in diğer bir oğlu da velî olarak tanındı ve Sidayulu Sunan Dracat ismiyle şöhret buldu. Bu sıralarda Halife Hüseyin adıyla da bilinen Prens Şerif Madura adasında hâkim durumda idi. Cava vekāyi‘nâmelerine göre Majapahit Krallığı’nın 1478’de yıkılışı, 1440 yıllarında Raden Rahmet’in vasıtasıyla müslüman olan Palembang’daki Majapahitler’in valisi Arya Damar’ın üvey oğlu Raden Patah’ın Cava’da yaptığı fetihlere bağlanır. Raden Patah, Bintara’da (Demak) halen mevcut olan bir cami yaptırdı ve bu şehre yerleşti. Cava’da İslâm’ın merkezi durumundaki Demak’ta ortaya çıkan diğer bir meşhur velî Sunan Kali Caga da İslâmiyet’in yayılması için halkın çok tuttuğu “vayang” denilen geleneksel Cava gölge oyunlarını kullandı. 1511’de Raden Patah’ın oğlu Patih Yûnus Japara’yı ele geçirdi ve Demak’ta sultanlığını ilân etti. Aynı tarihlerde Sunan Gunung Jati unvanını taşıyan yine bir Cavalı asker ve yönetici olan Şeyh Nûreddin İbrâhim de (İbn Mevlânâ) Batı Cava’da Sunda halkının toplu halde İslâmiyet’i kabul etmesine vesile oldu. Daha sonra oğullarından Mevlânâ Hassanüddin’i İslâmî çalışmalar yapmak üzere Ceribon’dan Batı Cava bölgesindeki Bentem’e gönderdi. 1520’li yıllarda Bentem ve Cakarta halkı İslâmiyet’e girdiler ve böylece Sunan Gunung Jati ilk Bentem sultanı oldu (1526-1552). Ceribon prensleri ve Bentem sultanları onun neslinden gelmişlerdir. Raden Trenggana’nın hükümdarlığı sırasında, daha sonra Demak sultanı olarak tahta geçen Patih Yûnus’un kardeşi İslâmiyet’i kabul etti. Doğu Cava’da Hindû-Cava Devleti Singasari ile (Tumapel) henüz İslâm’a girmemiş olan Kediri ve Mataram birleşerek müslümanlara karşı koydular. Balambangan bölgesindeki Panarukan ve Pasuruan (bugün Pasuruhan) bağımsız devletleri, İslâm’a karşı savunmasını Macan (Matjan) Putih’te yoğunlaştıran Bali prensinin etkisi altında idiler. Singasari ve Mataram’ın fethini Raden Trenggana tamamladı; fakat Pasuruan’a karşı düzenlediği bir seferde öldü (1546). Trenggana’nın ölümünden sonra taht kavgaları yüzünden meydana gelen karışıklıklar üzerine Doğu Cava’daki on bölgede hüküm süren Pajang Sultanı Adiwijaya duruma hâkim oldu ve ülkesi hızlı bir şekilde güç kazandı. Pajang’a bağlı bölgeler bundan böyle sultana karşı sorumlu valiler tarafından yönetildi. Ancak Mataram Valisi Sutawicaya sultana baş kaldırdı ve mücadelesinden zaferle çıkarak Mataram Sultanlığı’nı kurdu. 1601’de öldüğü zaman sultanlık Orta Cava boyunca Ceribon’daki Galuh’a kadar batıya ve Balambangan üzerinden bütün doğu kesimine yayılan yirmi beş kadar bölgeyi kapsıyordu.

Sulu takımadalarından Jolo’daki Bud Dato’da İslâmî bir mezar taşına rastlanması müslümanların muhtemelen Çin ile ticarî ilişkiler dolayısıyla sık sık bu bölgelere gidip geldiklerini ortaya koymaktadır. Bir Sulu tersilasına (şecere, asil ailelerin soy kütüğü) göre İslâmiyet buraya, 1380’de Malaka’dan gelerek Jolo yakınlarındaki Buansa’ya (Bwansa) yerleştiği söylenen Şerîf Evliyâ Kerîm el-Mahdûm adında bir Arap davetçisi vasıtasıyla girdi. Seyyid Ebû Bekir adındaki başka bir Arap davetçisinin de yine aynı bölgeden veya muhtemelen Sumatra’dan geldiği rivayet edilir. Bu davetçi Buansa’nın Raca Baginda adlı müslüman kralının kızıyla evlenerek XIV. yüzyılın sonlarına doğru Sulu’nun ilk sultanı olmuştur.

Güney Borneo’nun Bancermasin bölgesi aynı dönemde Cava’dan gelen davetçiler vasıtasıyla, kuzeydeki Bruney ise daha önceki asırlarda Sulu ile birlikte İslâmiyet’i kabul etti. Maluku adaları da (Maluccas) İslâm’a XV. yüzyılda girdi. Halmahera, Selebes, Ambon, Banda, Yeni Gine’nin batı sahilleriyle Seram, Batjan ve Obi adaları arasında yer alan bu adalar o zaman Ternate, Tidor, Gilolo ve Batjan (bugün Bacan) prensliklerinin yönetimindeydiler. Bölgede ilk defa 1495 yılında Gresik’te Ternate sultanı İslâmiyet’i kabul etmiş ve Cava’da eğitim gören Ambon’daki Hitu Valisi Putah’ın yardımı ile bu dini ülkesine de yaymıştır. Tidor, Gilolo ve Batjan prensleri de XV. yüzyılın son çeyreğinde müslüman olmuşlardı. Borneo’nun güneybatısındaki Sukadana bölgesi, çoğunluğu Palembang’dan gelen Arap ve Malayalılar tarafından İslâmlaştırıldı. 1590’lı yıllarda Borneo’nun bütün sahil bölgeleri, Luzon adaları ve Manila, Cebu, Oton gibi bölgelerle Sulu ve Mindanao halkı Bruney ve Açe taraflarından gelen davetçilerin çalışmaları neticesinde İslâmiyet’i kabul ettiler. 1600 yıllarında Cavalı davetçiler takımadaların doğusundaki bölgelerin İslâm’a girmesinde aktif rol oynadılar.

Maluku adalarına gemiyle sefer yapan Sumatra ve Malakalı davetçiler de Selebes’teki Makassar bölgesinin İslâmlaşmasında rol oynadılar (1505); bunların en önde geleni, mezarı bugün Govva’nın kuzeyindeki Tallo’da bulunan Minankabaulu hatip Tunggal idi. Makassarlılar İslâmiyet’i yerli Bugiler arasında tanıttılar; Bugiler önceleri dini kabul etmekte ağır davrandılarsa da sonradan Yeni Gine ile Singapur arasındaki bölgede ve güneydeki Flores ada devletinde yayılmasına hizmet ettiler. İslâmiyet Selebes’ten Makassarlı davetçiler vasıtasıyla 1540-1550 yıllan arasında Sumbava adasına ve muhtemelen Lombok’a ulaştırıldı. Selebes’te Minahasa’nın kuzeydoğusunda yer alan Balaang-Mongondu Krallığı, Arap, Bugi ve diğer yerli müslüman davetçilerin çalışmalarıyla İslâm dairesine katıldı ve son hıristiyan kral Jacobus Manual Manopo 1844 yılında İslâmiyet’i kabul etti. Bu bölgede faaliyet gösteren tanınmış din adamları ve tebliğciler arasında Hakîm Bagus ile İmam Tuveko da bulunuyordu.

XVI. yüzyılın başlarında Batjanlı Sultan Zeynelâbidîn yönetimine giren Yeni Gineli Papualılar’ın bir kısmı ile kuzey-batı


tarafındaki adalarda yaşayanlar İslâmiyet’i kabul ettiler. Müslümanlar Yeni Gine’nin batısına doğru XVI. yüzyılda tebliğ hareketi başlatmış ve özellikle XIX. yüzyılın sonlarında faaliyetlerini yoğunlaştırmış oldukları halde tam bir başarı elde edemediler. İslâmiyet daha çok sahillerde yaşayanlar arasında kabul gördü, iç kesimlerde oturan yerli halk bugün dahi putperest olarak yaşamaktadır. Malezya ve Endonezya takımadalarında İslâmiyet’in yayılması günümüzde de çeşitli bölgelerde ve değişik düzeyde devam etmektedir.

BİBLİYOGRAFYA:

Rânîrî, Bustânü’s-selâtîn, Leiden University Library, nr. Or. 1971, 5303; The Sedjarah Banten (nşr. R. Hüsein Djajadiningrat), Haarlem 1913; The Babad Tanah Djatui (trc. ve nşr. W. L Olthoff), The Hague 1941; The Sedjarah Melayu (nşr. T. Situmorang - A. Teeuw), Djakarta 1958; Hikayat Atjeh (nşr. T. Iskandar), The Hague 1959; Hikayat Raja-Raja Pasai (nşr A. H. Hill, Journal of the Malayan Branch of the Royal Asiatic Society, XXXIII, içinde), Singapore 1960; C. S. Hurgronje, De Atjehers, Batavia 1893-94, I-II; a.mlf., Versprecide Geschriften, Bonn - Leipzig 1924, IV; M. Saleeby, Studies in Mora History: Law and Religion, Manila 1903; D. A. Rinklos, Abdoerraoef van Sinkel: Bijdrage tot de kennis van de mystiek op Sumatra en Java, Heerenveen 1909; F. Hirth - W. W. Rochhill, Chau Ju-Kuai His Works on the Chinese and Arab Trade in the 12 th. and 13 th. Centuries, St. Petersburg 1911; R. A. Kem, Verspreside Geschriften, The Hague 1917, VI; a.mlf., De Verbreiding van den Islam in Geschiedenis van Nederlandsch Indie, Amsterdam 1938, I; G. W. J. Drewes, Drie Javaansche Goeroes: Han Leven, onderricht en Messiasprediking, Leiden 1925; H. A. R. Gibb, Travels of Ibn Battuta in Asia and Africa, London 1929; P. J. Zoetmulder, Pantheisme en monisme in de Javaansche Soeloek-Litteratuur, Nijmegen 1935; R. Le Roy Archer, Muhammadan Mysticism in Sumatra, Hartford 1935; F. W. Stapel, Geschiedenis van Nederlandsch Indie, Amsterdam 1938-40, I-V; T. Pires, Suma Oriental (trc. A. Corlesao), London 1940, II; S. A. Huzayyin, Arabia and the Far East, Cairo 1942; T. W. Arnold, The Preaching of Islam, London 1913, s. 363-408; C. A. O. van Nieuwenhuijze, Samsu’l-Din Van Pasai, Leiden 1945; W. F. Stutterheim, De Islam en zijn Komst in den Archipel Groningen 1952; J. B. O. Schrieke, Indonesian Socialogical Studies, The Hague 1955-57, I-II; J. C. Van Levr, Indonesian Trade and Society, The Hague 1955; W. F. Werthaim, Indonesian Society in Transition, The Hague 1959, s. 195-235; B. H. M. Vlekke, Nusantara: a History of Indonesia, The Hague 1959; C. A. Majul, “Theories on the Introduction and Expansion of Islam in Malaysia”, International Association of Historians of Asia, 2nd Biennial Conference Proceedings, Taiwan 1962, s. 339-397; S. Q. Fatımi, Islam Comes to Malaysia, Singapore 1963; W. P. Groeneveldt, “Notes on the Malay Archipelago and Malacca, Compiled from Chinese Sources”, Verhandelingen van het Bataviaasch Genootschap van Kunsten en Wetenschappen, XXXIX, Den Haag 1880, s. 14-15; R. Hüsein Djajadiningrat, “Critisch Overzicht Maleische gegevens over de geschiedenis V.h. Soeltanaat van Atjeh”, Bijdragen tot de-Taal-, Land- en Volkenkunde van Nederlandsch-indie, XV, Gravenhage 1911, s. 135-265; A. H. Johns, “Sufism as a Category in Indonesian Literature and History”, Journal of Southeast Asian History, I/2, Singapore 1961; S. H. Alatas, “Reconstruction of Malaysian History”, Reuue du Soudest Asiatique, sy. 3, Bruxelles 1962, s. 219-245; Syed Muhammad Naquib al-Attas, “Rânirî and the Wujûdiyyah of 17th Century Acheh”, Monographs of the Malaysian Branch of the Royal Asiatic Society, III, Singapore 1966, s. 1-153.

Syed Muhammad Naquıb al-Attas