ERTOKUŞ

Mübârizüddîn Ertokuş

(ö. 633/1235 [?])

Anadolu Selçukluları’nın önde gelen kumandan ve devlet adamlarından.

I. Gıyâseddin Keyhusrev’in has kölelerindendir. II. Kılıcarslan’ın veliaht tayin ettiği I. Gıyâseddin babasının ölümünden sonra tahta çıktı; ancak kardeşi Rükneddin II. Süleyman Şah’a karşı mevkiini muhafaza edemeyip İstanbul’a kaçmak zorunda kalınca (1196) Ertokuş da ona refakat etti. II. Süleyman Şah’ın 1204’te ölümü üzerine yerine küçük yaştaki oğlu III. Kılıcarslan geçti. Ancak devlet adamlarından bir kısmı, özellikle de uç beyleri olan Dânişmendliler’den Yağıbasanoğulları, I. Gıyâseddin Keyhusrev’i Selçuklu tahtına oturtmak maksadıyla Hâcib Zekeriyyâ’yı sultanı davet etmek üzere gizlice İstanbul’a gönderdiler. Bu şekilde Ertokuş da sultanla birlikte tekrar Anadolu’ya döndü. Kerîmüddin Aksarâyî, Ertokuş’u uç beyleriyle birlikte sultanı Anadolu’ya davet eden kumandanlar arasında sayar. Ancak İbn Bîbî’nin onu I. Gıyâseddin Keyhusrev’in yanında gösteren kaydı daha doğru kabul edilmektedir.

1205 yılında ikinci defa tahta çıkan Gıyâseddin Keyhusrev 1207’de Antalya’yı fethetti. Ertokuş Antalya ve civarının Selçuklu topraklarına katılmasında önemli rol oynadı; fetihten sonra da Antalya subaşılığına tayin edildi ve Gıyâseddin Keyhusrev’in ölümüne kadar (1211) bu görevde kaldı. Fakat sultanın ölümünden sonra İzzeddin Keykâvus ile kardeşi Alâeddin Keykubad arasında cereyan eden saltanat mücadelesini fırsat bilen şehir halkı ayaklandı ve Kıbrıs’taki Franklar’dan da yardım alarak bir müddet için buradaki Selçuklu hâkimiyetine son verdi. İzzeddin Keykâvus Kardeşi Alâeddin Keykubad’ı Ankara muhasarasında teslim aldıktan sonra Antalya’yı tekrar fethedince subaşılığına yine Ertokuş’u getirdi.

Ertokuş ikinci defa getirildiği bu görevde uzun müddet kaldı. I. Alâeddin Keykubad zamanında da (1220-1237) bu yörede fetihlere devam eden Ertokuş, I. Alâeddin Keykubad’ı cülûsundan bir iki yıl sonra Antalya’nın doğusunda bulunan Kalonoros Kalesi’ni zapta teşvik etti. Bunun üzerine sultan kalenin fethine karar verdi. Kale hâkimi Kir Fard mukavemet edemeyeceğini anlayınca eman istedi, böylece kale barış yoluyla alındı. Sultan Akşehir’i Kir Fard’a iktâ ettiği gibi birkaç köyü de mülk olarak verdi. Karatay Medresesi’ne ait vakıflar arasında zikredilen ve bugün Kivrat ismini taşıyan köy adını ondan almıştır. Ertokuş bu sefer esnasında, Kir Fard’ın kardeşinin idaresinde bulunan Alara Kalesi’ni de zaptetti.

Antalya subaşılığı sırasında Ertokuş, I. Alâeddin Keykubad’ın nüfuzlu devlet adamları arasına girmeyi başardı. Sultanın, Antalya’da bulunduğu esnada kendisine muhalif olan bazı devlet adamlarını ortadan kaldırmaya karar verdiği halde Ertokuş’tan çekindiği için bunu tehir etmesi onun sahip olduğu nüfuz ve itibarı göstermektedir. Ertokuş 1226-1228 yılları arasında Anamur ve Manavgat gibi birçok kaleyi zaptetti. Daha sonra Kıbrıs seferi için müsaade istediyse de muhtemelen Keykubad’ın izin vermemesi sebebiyle bu sefer gerçekleşmemiştir. Onun adalarda ve sahillerde bulunan


Franklar’la denizde boy ölçüşmeye cesaret edecek kadar kuvvetli bir donanma teşkil ettiği anlaşılmaktadır.

Ertokuş Antalya’da yirmi iki yıl kadar subaşılık yaptı ve muhtemelen 1228 yılından sonra buradan ayrıldı. I. Alâeddin Keykubad Erzincan’ı Mengücükler’den aldıktan sonra Ertokuş’u oğlu II. Gıyâseddin Keyhusrev’e atabeg tayin ederek onunla birlikte Erzincan’a gönderdi. Bundan dolayı Ertokuş “atabeg” unvanıyla anılmaktadır. Erzincan’a vardıktan bir süre sonra Ertokuş sultanın emriyle Şarkî Karahisar’ı (Kögonya) Mengücüklü Muzafferüddin Mehmed’in elinden alarak Selçuklu ülkesine kattı. Ertokuş’un Erzincan’daki atabegliğinin ne kadar sürdüğü ve ne zaman vefat ettiği kesin olarak bilinmemekte, ancak I. Alâeddin Keykubad’dan (ö. 634/1237) önce yaklaşık 633’te (1236) öldüğü tahmin edilmektedir. Gelendost ilçesindeki Kudret Hanı ile Isparta’daki Atabeg Ertokuş Medresesi onun tarafından yaptırılmıştır. Vakıflarının tevliyetini Armağanşah’a vermesi Ertokuş’un oğlu olmadığını gösterir.

BİBLİYOGRAFYA:

İbn Bîbî, el-Evâmirü’l-Ǿalâǿiyye, s. 77, 99, 146, 236, 244, 248, 252, 306, 343, 359, 360-363; Ebü’l-Ferec, Târih, I, 398; Aksarâyî, Müsâmeretü’l-ahbâr, s. 32; İsmail Hakkı [Uzunçarşılı], Kitâbeler II, İstanbul 1347/1929, s. 232; Osman Turan, Selçuklular Zamanında Türkiye, İstanbul 1971, s. 266, 272, 284, 309, 335-336, 340, 343-344, 356-357, 361, 404; a.mlf., Türkiye Selçukluları Hakkında Resmî Vesikalar, Ankara 1988, s. 104-106; a.mlf., “Selçuk Devri Vakfiyeleri II. Mübârizeddin Er - Tokuş ve Vakfiyesi”, TTK Belleten, XI/43 (1947), s. 415-429; Cl. Cahen, Osmanlılardan Önce Anadolu’da Türkler (trc. Yıldız Moran), İstanbul 1979, s. 129, 135, 181, 220, 241, 298; Oktay Aslanapa, “Selçuk Devlet Adamı Mübarizüddin Ertokuş Tarafından Yaptırılan Âbideler”, İTED, II/1 (1957), s. 97-113; Yılmaz Önge, “Emir Mübarezeddin Ertokuş’un Kümbeti ve Çinili Sandukası”, Önasya, III/27, Ankara 1967, s. 14-15.

Aydın Taneri